T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Hepiniz aynısınız

Amerika'yı ziyaret eden Çinli ile arkadaşı beraberce meşhur barlardan birine giderler...

İçeri girdiklerinde Çinli yan masalardan birinde Steven Spielberg'in oturduğunu görür ve heyecanla arkadaşına:

- Hey, görüyor musun Steven Spielberg de burada, yanına gidip elini sıkıp tanışmak istiyorum der ve Spielberg'e doğru yönelir...

Aynı anda Spielberg de onu görür ve ayağa fırlayarak Çinli adama bir tokat atar...

Çinli şaşkınlık içerisinde:

- Bunu neden yaptınız diye sorar...

Spielberg:

- Siz pislik Japonlar, İkinci Dünya Savaşı'nda büyükbabamı öldürdünüz ve Pearl Harbor'u bombaladınız der...

Çinli isyan eder:

- Ama ben Çinliyim onları yapanlar Japonlar'dı.

Spielberg umursamaz bir tavırla:

- Ne farkeder ki, ha Çinli, ha Japon, ha Vietnamlı hepsi aynı der ve yerine oturur.

Bir süre sonra Çinli yerinden kalkar, Spielberg'in yanına gider ve tam suratının ortasına okkalı bir yumruk atar...

Spielberg dağılmış yüzü ile şok halinde Çinli'ye sorar:

- Neden vurdun bana?

Çinli cevap verir;

- Seni adi Amerikalı, Titaniği sen batırdın...

Bu sefer isyan sırası Spielberg'dedir:

- Ama o gemiyi batıran ben değilim. Titanik bir aysberg yüzünden battı.

Çinli cevabı yapıştırır:

- Ha Aysberg , ha Carlsberg , ha Spielberg hepiniz aynısınız...

Kabahat

Frenk dillerinden kelime kullanmanın beceri olduğunu düşünenler 'spagetti' diyedursun, ben Türkçesiyle 'çubuk makarna' demeyi tercih ediyorum. (Spa'larla işimiz olmaz; getsin ya da getmesin.)

Toplu halde yemek yenen mekanlarda ortak menü arasında çubuk makarna yer alınca, insanın aklına neler geliyor!

Başkasını bilmem ama, ben ne zaman çubuk makarna yiyen birini görsem, hatırıma solucan yutmakta olan bir tavuğun görüntüsü gelir.

Farkındayım, bu hoş bir benzetme değil ama, ne yapayım?

Hem, söyler misiniz kabahat kimin?
Benim mi?
Tavuğun mu?
Solucanın mı?
Makarna yiyenin mi?
İtalyanlar'ın mı?
Hatırlamanın mı?
Görmenin mi?
Benzetmenin mi?
Makarnanın mı?
Durum buğdayının mı?
Durumun mu?
Hepsinin mi?
Hiçbirinin mi?

Kültür Ocağı dersleri başladı

Kültürel etkinliklerini istikrarlı bir şekilde sürdüren Kültür Ocağı Vakfı, faaliyetlerine bir yenisini ekledi. 'KOCAV Dersleri' başladı.

Vakıf Başkanı Dr. Ali Ürey'in verdiği bilgiye göre, bu program çerçevesinde verilecek derslerde, farklı branşlarda öğrenim gören gençlere, ortak bir kültürel altyapının sağlanması; temel ve güncel konulara ilmi ve disiplinli bir bakış açısı kazandırılması amaçlanıyor.

Dört hafta sürecek olan dersler cumartesi-pazar günleri günde beş saat üzerinden toplam 40 saat yapılacak.

Doç. Dr. Mustafa Delican'ın koordinatörlüğünde yürütülen programda, Dr. Mehmet Niyazi Özdemir "Devlet Felsefeleri", Yard. Doç. Dr. Durmuş Hocaoğlu "Siyasi Söylemler", Prof. Dr. Ahmet Yörük "İktisadi Bakış", Prof. Dr. Edibe Sözen "İletişim, Kültür ve Medeniyet", Prof. Dr. H. Musa Taşdelen "Türk Toplumunun Sosyolojik Yapısı", Dr. Mustafa Hakkı Ertan "Dini Anlamada Metod", Doç. Dr. Mustafa Budak "Eser Değerlendirme Teknikleri", Dr. Hüseyin Kozanoğlu "Hafıza Eğitim Teknikleri" derslerini verecek.

Ayrıca beş saatlik ders de öğrenciler tarafından yapılacak. Ayrıntılı bilgi için tel: 212.589 18 37

Bitiş

Recai Kutan "Hükümet bitmiş" dedi.
Evet, bitmiş ama haberi yok.
Boşa döndüğünü kendisi de bilmiyor.
Üstelik okeylerin ikisi de başkasının elinde.

Haber kaynağı

Bir gazeteci arkadaş şöyle konuşuyor:
"Tuncay Özkan'ın haber kaynakları bende olacak, Uğur Dündar'dan bile daha ünlü olmazsam namerdim."


25 Ekim 2001
Perşembe
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED