|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bazılarınızın ayıplamasını da göze alarak bir itirafta bulunacağım: Televizyonlardaki tartışma programlarına beş-on dakikadan sonra tahammül edemiyorum. Dostlarla sohbetlerde gündeme geldiğinde yüzlerine boş gözlerle bakma pahasına hem de... Genellikle bir kitaba dalıyorum, bazen de iyi bir film izlemeyi yeğliyorum... Bu itiraftan sonra bir başka itirafım daha olacak: Önceki akşam, 'BBC-World'te bir tartışma programı izledim, hayatım değişmese bile gözüm gönlüm açıldı; katılımcıların tartışma âdâbına da hayran kaldım. Konu, tahmin edebileceğiniz gibi, Afganistan eksenliydi: 'Kültürler çatışması'... Londra'daki tecrübeli sunucu David Dimbleby, bir İslamabad'taki konuklu stüdyoya, BBC muhabiri Nisha Pillai'ye uzanıyor, bir de New York'ta konuklarıyla bekleyen Nicky Campbell'e... Washington'dan da iki konuğu vardı programın: Richard Perle ile Pakistan'ı vaktiyle ABD başkentinde temsil etmiş büyükelçi Abida Hussain... Perle, Donald Rumsfeld'in Pentagon'unda danışmanlar kuruluna başkan olarak atanmış... 'Karanlıklar Prensi' lâkaplı Perle'ye yakışan bir görev. Belli ki, o da, 11 Eylül sonrasında dişlerini göstermeye başlayan 'Şahinler Grubu' içerisinde... Nitekim, programda da, "Ya biz, ya onlar" söylemini korudu Perle; sunucunun "Görüyorsunuz, sadece Pakistan'da değil ABD'de de savaşa karşı çıkanlar çok" tespitine, "Kim ne derse desin, biz savaşacağız" cevabını verdi... İslamabad stüdyosuna çağrılı olanlar iki ayrı masaya oturtulmuşlardı; birinde yüzü peçeli bir genç kız ile hepsi de sakallı üç genç oturuyordu; karşıda ise ikisi başı açık kadın olmak üzere dört kişi... Nisha Pillai, sohbete başlarken, "İslâmcılar ve liberaller" diye tanıttı konuklarını; ancak yüzü peçeli genç kızla başı açık olan arasında konuya yaklaşım açısından bir fark bulunmadığı görüldü: İkisi de 11 Eylül terör saldırısını kınadı... İkisi de teröre karşı savaşı onayladı... İkisi de ABD'nin Afganistan'a saldırısına karşı çıktı... Bu tür tartışmalara kimi çağıracağınız çok önemli. Richard Perle'yi dikkafalı göstermeye yarayan bir tercihte bulunmuş BBC ve onu dengelemek üzere büyükelçi Abida Hussain'i çağırmış... Hint altkıtasından asil bir ailenin ferdi olan Bn. Hussain, Perle'nin yaklaşımını, "Sevgisiz, şefkatten yoksun" bulduğunu söylediğinde, özellikle Amerikalı katılımcıların tasdik ettiği görüldü. Abida Hussain'i ABD politikalarına eleştirel yaklaşımıyla tanıyorum. Reagan döneminde Washington'da büyükelçiydi ve Joyce M. Davis adlı gazeteciye o günlerde yaşadıklarından anekdotlar aktarmıştı. Davis'in "Between Jihad and Salaam: Profiles in Islam" adlı kitabında, o sıralar genelkurmay başkanı olan bugünün dışişleri bakanı Colin Powell ile bir görüşmesi yer alıyor Hussain'in... Gen. Powell, "Pakistan neden nükleer silâha sahip olmak istiyor?" diye sorunca, Bn. Büyükelçi, "Komşumuz Hindistan nükleer bir güç; dehşet dengesi Rusya ile ABD arasında işe yaradığına göre, bizim coğrafyada da savaşı aynı dengeyle önleriz" cevabını vermiş... Powell, "Ama biz nükleer silâhlarımızı azaltıyor, altıbinden ikibine çekiyoruz" deyince, Abida Hussain, "Bizim bütün çabamız bir tanecik edinmek; buna karşı çıkıyorsunuz" târizinde bulunmadan edememiş... "İşte görüyorsunuz, Amerikalılar 'Güçlü olan haklıdır' tezini savunurlar" diye de ekliyor, olayı aktardığı Amerikalı gazeteciye... (s. 268). 'Panorama' adlı programa New York'tan katılanlardan biri kendisine fazlaca söz verilen Fareed Zakaria idi. Yakından izlediğim ilginç biri Zakaria. Henüz 28 yaşındayken, 'gizli dünya hükümeti' diye de bilinen Council on Foreign Relations (CFR) tarafından yayımlanan 'Foreign Affairs' dergisinin editörü oldu. Geçen yılın sonlarında, 34 yaşındayken, bütün dünyada 3,5 milyon okuyucusu bulunan Newsweek dergisinin uluslararası baskılarının editörü yapıldı. Bir özelliği de, henüz ABD vatandaşı bile olmamışken, Başkan Bush'un danışmanları arasında yer alması... Bu yıl içerisinde ABD'li eşi Paula sayesinde vatandaş olup Milli Güvenlik Konseyi'nde üst düzey bir göreve atanması bekleniyor... Hindistan kökenli ve Müslüman bir ailenin çocuğu olan Fareed Zakaria, ABD'nin en parlak eğitim kurumlarında yetişti; Esquire dergisi, onu, "21. yüzyılın en etkili kişilerinden" diye ilân etti bile. Panorama programında da ABD'nin 11 Eylül ve Afgan savaşı ile ilgili tezlerini öteki Amerikalılar'dan daha mükemmel savundu Zakaria. "İslâm Dünyası şiddet ile arasına mesafe koymalı" dedi sözgelimi; "Müslümanlar, Üsame'yi ve Tâlibân'ı çıkaran din esaslarını gözden geçirmeliler" demeyi de ihmal etmedi. O konuşurken bizdeki benzerlerini dinliyormuşum gibi hissettim... Perle ve Zakaria daha üst perdeden konuşsalar, New York'un eski belediye başkanı Edward Koch bildik tezleri tekrarlasa bile, tribünleri dolduran sıradan Amerikalılar 'sağduyu' ile irtibatlı olduklarının işaretlerini verdiler. "Ev hanımı" diye tanıtılan bir genç kadın, "İslamabad'taki peçeli bayanın sözlerini duydunuz" diye söze giren BBC muhabirini, ağzından kamçı gibi çıkan, "Herkes dininin gereğini kıyafetine yansıtmakta özgürdür" cümlesiyle ayıpladı. Richard Perle'ün, üyesi olduğu 'Şahinler Grubu'nun ilk toplantısına "Galiba kaybediyoruz, beyler" uyarısıyla gideceğine eminim...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |