Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, düşüncenin ve anlatım özgürlüğünün çerçevesini, alanını devletin değil, demokratik düzenin belirlemesi gerektiğini ifade ederek, yeni bir Anayasa yapmanın kaçınılmaz olduğunu söyledi. Partilerin kapatılmasına şiddetle karşı çıkan Selçuk, parti kapatmalarını insanlara verilen ölüm cezasına benzeterek, "Partiler feshedilebilir ama hiçbir halk feshedilemez" diye konuştu.

2001-2002 Adli Yılı açılış töreni, ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde yapıldı. Konuşmasında yargı sorunlarıyla ülke gündemindeki konulara değinen Selçuk, Türkiye'nin, çağcıl demokrasiye ve gelişmiş bir hukuka kavuşmak için Avrupa Birliği'ne girmesi gerektiğini belirterek, Ulusal Program'ın benimsenmesini istedi. Anayasa'nın, anayasal devletin özüyle çatışan polis tüzüğüne benzediğini belirten Selçuk, "Sözleşme hukuku ve Anayasa hukuku, mevcut Anayasa'ya karşı" dedi.

Daha neyi bekliyoruz?

Selçuk, yeni ve kusursuz bir Anayasa istediğini belirterek, "Herşeyin elverişli olduğu şu anda niçin yeni bir Anayasa yapmıyoruz? Bizi, dünyada daha saygın kılacak Anayasa yapabiliriz, neyimiz eksik? Bunu anlamakta güçlük çekiyorum. Değişikliklerle oyalanmamalıyız" şeklinde konuştu.

Anlatım özgürlüğünün toplumun sigortası olduğunu belirten Selçuk, demokrasinin "patlamalara gebe" olduğunu söyledi. Selçuk, "Devlet, yeraltına inerek kendisine karşı güç birliği yapan akımlarla kolay kolay savaşamaz" dedi. Atatürk'ün "yasalarımız apaçık olsun" ifadesini hatırlatan Selçuk, "Yasalarda, anlamları belirgin olmayan, anlaşılabilir olmayan ne kadar hüküm varsa değiştirelim" dedi.

Elma ve armut misali

Selçuk, "din ve devlet işlerinin tıpkı elma ve armutlar gibi asla birleşemeyeceklerini" belirterek, "Birleşirlerse demokrasiden söz edilemez, bu dayatmadır" dedi. Selçuk, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Akıl ve inanç küreleri ayrılmışsa, felsefe laiktir, dindarlıkla yurttaşlık küreleri ayrılmışsa siyaset laiktir, devlet ve dinin kuralları ayrılmışsa hukuk laiktir, din tek belirleyici değilse kültür laiktir, din ile bilim ayrılmışsa öğrenim laiktir, din ile devlet karşılıklı olarak bağımsızdır. Din devleti, devlet dini yönetemez, yönlendiremez. Devleti insan haklarının ürettiği hukuk biçimlendirir ve yönetir."

Parti mezarlığı olmayalım

"Türkiye, ultra-ideolojik nedenlerle kapatılan siyasal partiler mezarlığı olmaktan çıkarılmalıdır" diyen Sami Selçuk, partilerin kapatılmasını "toplumdan kopuş, toplumun değerler örgüsünde ve temsilde yırtılma, sistemde bunalım" olarak nitelendirdi. Selçuk, "Partiler feshedilebilirler, ama hiçbir halk feshedilemez" diye konuştu.

Parti kapatmayı "kişiler için verilen ölüm cezasına" benzeten Selçuk, "Nasıl ölüm cezası Anayasa'da yer almasına karşılık yaşama hakkının özüne dokunuyorsa, parti kapatmalar da Anayasa'da yer aldığı halde anlatım ve örgütlenme özgürlüklerinin özünü yok eden ayrık bir durumdur" dedi.

Yargının, genel bütçeden binde 9 oranında pay aldığını anımsatan Selçuk, "Yargı, devletin en yoksul akrabasıdır" dedi. Selçuk, yargı ile yasama ve yürütme erklerinin çalışma, yaşam, devlet içindeki konum gibi bütün maddi ve manevi alanlarda eşit olması gerektiğini belirtti.

Yüce Divan yetkisi Yargıtay'a

Başkan Selçuk, yolsuzluklar çağında yaşandığını ifade ederek, bu çağda Türkiye'nin dünya istatistiklerinde yolsuzlukların en çok yaşandığı ülkelerin arasında yer aldığını söyledi. Sami Selçuk, milletvekili dokunulmazlığının sınırlandırılması ve Yüce Divan yetkisinin Yargıtay'a verilmesini de istedi. Anayasa Mahkemesi'ne 39 yılda memur yargılamasıyla ilgili sadece 6 dava geldiğine işaret eden Selçuk, "Geliniz bu işi uzmanlarına bırakalım. Kendimizi boş iddialarla avutmayalım" dedi.

Ölüm cezası kalkmalı

Çağcıl infaz sisteminde devletin hükümlüyü topluma yeniden kazandırmasının amaçlandığını ifade eden Selçuk, "Ölüm cezası bu ilkeyle çatışmaktadır, kaldırılmalıdır" diyerek, koşullu salıverilme kurumu iyileştirilmesi gerektiğini söyledi.

Adli Yıl'ın başlaması sebebiyle TBMM Başkanı Ömer İzgi, Başbakan Bülent Ecevit ve DYP lideri Tansu Çiller, Başkan Selçuk'a mesaj gönderdi.