T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Haberiniz olsun

Üzeyir Garih cinayeti polis ve medyayla ilgili kanaatleri zedeledi. Polisin insanları 'kâtil' ilân etmedeki aculluğu, delilleri toplamada sergilediği kabiliyetsizlik ve zanlıyı takipte verdiği hantal görüntü güven sarsıcı boyutlarda. Güvenlik ve istihbarat görevlilerinin her dediğini sorgusuz kabul eden, gözaltına alınanları derhal 'suçlu' diye yansıtan, olaya adı karışanları canlı yayına çıkarmak için meydan savaşı vermeye kalkışan bir medya manzarası da hiç iç açıcı değil.

Cinayetle ilgili kanaatlerimizin önemli bir bölümü polis tarafından medyaya verilen bilgiler üzerine oturuyor. İlk gün 'küçük F.N.' senaryosu polis tarafından kurgulanmıştı; hemen ardından sözü edilmeye başlayan mezarlığı mekân tutmuş küçük kadınlarla aşna-fişna 'firari er' ile ilgili bilgileri de medyanın gündemine yine polis soktu. Güvenlik güçlerinin bağlı oldukları içişleri bakanını yanılttıklarını da biliyoruz. Bugünkü bilgi kirliliğinin çoğu emniyet kaynaklı.

Bilgi kirliliği, başta işe yarar görünse de, sonraları kirleten aleyhine döner. İstanbul emniyeti, bilgi sızdırarak yönlendirdiği polis-adliye muhabirlerini, bir kaç gün sonra kendisi itip kakmaya başladı. Önceleri cinayet mahalline ve cinayet soruşturmasını yürütenlerin burnunun dibine kadar sokulmasına izin verilen kameralara yasak getirildi, canlı yayın araçları kamuya açık binaların yakınına alınmamaya başlandı.

Medya, özellikle ticari televizyonlarla birlikte, müthiş rekabetçi bir uğraş alanı haline dönüştü. Sadece kanalların sürekliliği açısından gerekli reklâm gelirlerini artırma bakımından değil, medya mensuplarının vazgeçilmezliği açısından da, 'haber' bizim bildiğimiz anlamda 'haber' değil aslında; tam bir 'meta' artık o... Bu sebeple de çabuk tüketiliyor ve o çabukluk haberin 'gerçek' ile irtibatını da zayıflatıyor. Haberi 'farklı' vermek ve adı duyulanı ekrana çıkartmak, haberi haber olarak sunmanın önüne geçiyor...

'Mezarlığı mekân tutmuş küçük kadınları' gündeme taşıyan son cinayette, hiç değilse bugün bildiklerimiz açısından, o kadınların hedef şaşırtma dışında bir önemi bulunmuyor; bunun böyle olduğu daha gözaltında tutuldukları sırada da biliniyordu. Ancak, "Gördüğünüz gibi, bu, Pınar değil, Suna" deme ötesinde bir haber değeri taşımayan, ya da "Yener diye birini de, öldürülen kişiyi de tanımıyorum" demesiyle birlikte ilgimizi kaybetmesi gereken iki genç kız için kanallar müthiş bir meydan savaşı verdiler. Gazeteler, o bilgisiz kızların 'bilgilerini' tefrika halinde yayımlamaya devam ediyorlar...

Bugün geldiğimiz noktada polisin de, medya mensubunun da başı önde; onların kamuoyunu tatmin etme adına meslek ilkelerini ayaklar altına almalarının oyuncağı olmuş insanlar da koyu bir mahcubiyet yaşıyorlar. Bu tür olayların savaş mantığına kurban edilmesi ise, gerçekleri sakatlayan, bilgiyi kirleten, bu sebeple de zihinleri bulandıran bir etkiye sahip.

Emniyet ve istihbarat birimleriyle medya mensuplarının bu noktada durup bir durum muhasebesi yapmalarında yarar var. Meslek kuruluşlarının, haber programlarına konuk kaçırma amaçlı meydan savaşlarını kınamaları tek başına yeterli değil elbette; sadece meslek itibarını korumaya yönelik çıkışların yararı yok da ondan. Her iki mesleğin ilkelerinin zedelenmesi vahim bir sonuç doğuruyor: Bilgi kirletiyor ve gerçekleri iğdiş ediyor. Bu sebeple, çok daha keskin tedbirler alınmasını zorlayan bir ortamla karşı karşıya olunduğu görülerek yeni bir ilişki tarzı arayışına girmek gerekiyor.

Bu sorunun kesin çözümü izleyici ve okuyucunun sağduyusuyla medyadan 'gerçeği, sadece gerçeği' talep etmesi, onun da, polisle ilişkilerinde, 'kullanma' sözcüğünü akla getirmeyecek bir ilişki tarzı bulma ihtiyacı hissetmesidir. Fakat, bugünkü medya düzeni izleyici ve okuyucunun sağduyusunu târumar ettiği için bu imkânsız.

İyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan ayırt etme özelliğimiz dumura uğruyor, haberiniz olsun.


8 Eylül 2001
Cumartesi
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED