|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Af değil erteleme
AK Parti, Anayasa Mahkemesi'ne vereceği savunmada, Tayyip Erdoğan'ın 'af'tan değil 'erteleme'den yararlandığı bildirilecek. Savunmada, Başsavcı'nın iddialarına tek tek cevap verilecek
Adalet ve Kalkınma Partisi, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun Recep Tayyip Erdoğan'ın genel başkanlığı hakkında tedbir ve ihtar istemine karşı bir savunma hazırladı. Erdoğan'ın milletvekili dahil olmak üzere, siyasi parti kurucusu, genel başkanı olmasına engel bir yasal düzenlemenin olmadığı savunuldu. Kanadoğlu'nun 'kıyas yoluyla' kanunda olmayan cezalar ihdas ettiği ifade edildi. Anayasa Mahkemesi'nin Hasan Celal Güzel'le ilgili verdiği karara da atıfta bulunan savunmada, Kanadoğlu'nun yaptığı müracaatla Anayasa Mahkemesi kararına karşı geldiği ifade edildi. Recep Tayyip Erdoğan'ın imzasını taşıyan ve yaklaşık 25 sayfalık savunma metninin girişinde Kanadoğlu'nun ihtar ve tedbir müracaatının değerlendirmesi yapılıyor. Hukuki dayanaklar yok Savunmada, tedbir isteminin hukuki dayanaktan yoksun olduğu anlatıldı. "Erdoğan'ın genel başkanlığında tedbir uygulamasını gerektirecek açıkça hukuka aykırılık ve telafisi mümkün olmayan sonuçların doğmasına yol açacak hiçbir fiili durum söz konusu değildir" denilen savunmada, Erdoğan'ın durumunun af değil, erteleme olduğuna dikkat çekildi. Savunmada ayrıca, "işlenme tarihine, işlenme biçimine, süresine ve kapsadığı cezalara" ilişkin ayrıntılı açıklamalar sıralandı. Af yok, ceza ertelendi Savunmada, 4454 sayılı kanunun bir af kanunu olmadığı, Başsavcı Kanadoğlu'nun Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki müracaatında bunu açıkça vurguladığı dile getirildi. "Durum böyle olunca Anayasa'nın 76., milletvekili kanunun 11/f-3 maddesindeki bazı suçlardan ve bu arada TCK'nın 312/2 maddesinden dolayı mahkum olanların affa uğramış olsalar dahi milletvekili seçilemeyeceklerine ilişkin hükümler, Recep Tayyip Erdoğan bakımından uygulama imkanı hukuken bulunmamaktadır" ifadesine yer verildi. Savunmada, "Af farklı, erteleme farklıdır. Birinin diğerine ikamesini ise ceza hukuku yasaklamaktadır. Kaldı ki böyle bir ikamede yorum yapmak ceza hukukunun temel ilkelerinden olan, 'kanunsuz suç ve ceza olmaz' ilkesi ile de çelişeceğinden ceza hukuku tarafından yasaklanmıştır" görüşleri kaydedildi. Yüksek Seçim Kurulu'nun 18 Mayıs 1989 tarihli kararına atıfta bulunulan savunmada, bu kararda memnu hakların iadesi kararının mahkumiyet nedeniyle kaybedilen seçilme hakkının yeniden kazanılmasına neden olacağının benimsendiği vurgulandı. Yüksek mahkemenin daha önce vermiş olduğu kararlar ve Yargıtay içtihatlarının da aynı yönde olduğu anlatıldı. Af kanunun çıktığı tarihte Erdoğan'ın 10 aylık hapis cezasının infazının halen devam etmekte olduğuna da atıfta bulunuldu. Anayasa Mahkemesi'nin YDP'ye üye olan Hasan Celal Güzel hakkındaki kararına atıfta bulunulan savunmada, "Aslında Celal Güzel'in kararı ile sorun çözülmüştür. Yargıtay Savcısı, Anayasa Mahkemesi'nin kararına aykırı hareket etmiştir" denildi. Başörtülü kurucuların durumu
Savunmanın son bölümünde Başsavcı Sabih Kanadoğlu'nun başörtülü kurucular nedeniyle AK Partisi'yle ilgili müracaatı da değerlendirildi. Kimlerin parti kurucusu olabilecekleri ve parti kurucularında aranan nitelikler ve özelliklerinin SPK'da açıkça düzenlenmiş olduğu, başörtülü bayanların kurucu olamayacaklarına dair bu kanunda hiçbir yasaklayıcı hüküm ve düzenlemenin bulunmadığı belirtildi. Başsavcının görüşü, "Anayasanın din ve vicdan hürriyetini düzenleyen hükümlerini görmezden gelerek" kanunun tersten yorumlamak olarak nitelendirdildi.
|
|
|
|
|
|
|
|