|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Yargıtay Başkanı Dr. Sami Selçuk, yine mükemmel bir sistem eleştirisi yapıp, "Bağımsız Yargı", "Hukukun Üstünlüğü", "Yolsuzluğun Yarattığı Tehlikeler" gibi konulara girdi ya.. Sami Selçuk, "İdam Cezası" ile "Parti kapatmaları" arasında da, gerçekten mükemmel bir bağlantı kurdu.. -İdam cezası yaşama hakkının parti kapatma da anlatım ve örgütlenme özgürlüklerinin özüne dokunur, dedi.. Sami Selçuk, bunların yanında, Yüce Divan görevinin Yargıtay'a verilmesini de istedi.. Bütün bu görüşlere ve parti kapatma olayına Dr. Selçuk'un yaklaşımı, elbet tartışılabilir.. Hukuk, neticede farklı görüşlerden ve içtihattan oluşur.. Ama Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin'in eleştirisi, çok değişik bir yaklaşımı ifade ediyor. Şöyle eleştirmiş Sami Selçuk'u Mustafa Bumin.. -Sayın Selçuk konuya teorik açıdan yaklaşıyor.. Türkiye gerçeklerini görmediği kanaatindeyim.. Aslında Sayın Bumin'in yaklaşımı hem doğrudur, hem de "Türkiye Gerçekleri"ne uygundur.. Türkiye gerçeğinde, evrensel hukukun yerel yasalara yansımasını istemek, aslında gerçek-ötesi bir davranıştır.. Yok "Kopenhag Kriterleri"ymiş, yok "İnsan Hakları Mahkemesi'nin içtihatı"ymış, bunlar çeşitli açılardan Türkiye gerçeklerine uygun düşmemektedir. Zaten bu Türkiye gerçekleri, sadece Türkiye'yi izleyen dış dünyayı değil, biz Türkler'i de şaşırtmıyor mu? Dün "Sabah"ta Metin Münir soruyordu.. -Bizim patron Dinç Bilgin neden içeride? Bankayı ona satmaması gerektiği halde satan politikacılar ve bürokratlar, neden dışarıda? Haklı Metin Münir.. Ama "Türkiye Gerçeği"ni bilseydi ve anlasaydı, böyle anlamsız sorular sorup, eleştiriler seslendirmezdi.. -Elden ele dolaşan iddianamelerde, politikacıların ve bürokratların suçlu oldukları iddiası açıkça yer alıyor. Ama savcılar bu sanıkların isimlerini bile zikretmekten çekiniyor. Çünkü bunlar dokunulmazlığı olan dişli politikacılar. İşte Dr. Sami Selçuk da, Yargıtay Başkanı olmasına rağmen, "Türkiye Gerçekleri"nin farkında değil.. Hâlâ parti kapatmaları için "yanlış" diyor.. Oysa, başörtülülerin parti kurmasının parti kapatılmasına neden olabileceğini savunan Başsavcı Kanadoğlu, biliyor bu gerçeği.. -Benim annem de başörtülü.. Ama başörtülülerin parti kurması bir dayatmadır diyor.. Bizim diyebileceğimiz de şu.. Sami Selçuk, hukuku öğrendiği kadar Türkiye gerçeklerini de öğrenseydi, böyle konuşmalar yapmazdı.. ŞAKA
Başarının yolları!..
İki milletvekili konuşuyorlardı.. Yeni milletvekili, kıdemli olana sordu.. -Bu milletvekilliğinde nasıl başarılı olunur? -Konuşan, eleştiren, muhalif milletvekili olursan, başarılı olamazsın, diye cevap verdi kıdemli olan.. Yeni milletvekili üsteledi soruyu.. -Peki susarsan, vekili olduğun millet sana kızmaz mı? Kıdemli güldü.. Cevap verdi.. -Sen seçimden seçime milletin vekilisin.. Aradaki dönemde, senin vekilin partinin lideridir.. Sus, görme, duyma.. Başarılı ol!.. BİLİŞİM VE TÜKETİM
Galiba erken doğmuşuz!..
Önce "Jurassic Park-3"e gittim.. Spielberg, yine uçurmuş senaristleri ve yönetmenleri.. Vahşi dinozorlar, cep telefonlarını yutuyor.. Onlardan kaçan insanlar da, telefon sesi duyunca, canavarların yaklaştığını anlıyorlar.. "Peter Pan"daki korsan da, timsahın geldiğini, canavarın karnındaki çalar-saatin sesinden anlardı ya.. Jurassic Park, çalar saatten, cep telefonuna sıçratmış bu olayı.. "68 kuşağı"nın, "Bilişim kuşağı" olması gibi bir durum.. Sonra kalktım, "Bilişim Fuarı"na gittim.. Aslında biraz karışık düzenlenmiş.. Bilişimi sadece "tüketim" olarak algılayanların da, kendilerini hiç ilgilendirmeyen bölümleri gezmesi gerekiyor.. "Yeni ürünler"i, bunca kalabalık arasında bulup çıkartmak, çok zor bu fuarda.. Ama yine de arayanlar, özellikle cep telefonlarındaki yenilikleri bulabilir.. Örneğin "Nokia 8310"un, aynı zamanda FM Radyosu olması.. Siemens'in kol saati-cep telefonu.. Yine Siemens'in MP3 çalabilen "SL45" modeli telefonu.. Ericsson'un "ComüniCam" modeli fotoğrafı e-maille gönderen mobil kamera modülü.. "Trimum"un, "Sagem"in, "Palm 5"in, "Handspring"in, avuç-içi bilgisayarla GSM'i evlendiren aygıtları.. Böyle ürünler var.. Ama bu Bilişim Fuarı'nı düzenleyenler ve katılımcılar, belli ki hiç cuma namazına gitmiyor, hutbe de dinlemiyor.. Bütün ürünlerin fiyatları, Amerikan Doları ile çünkü.. Neyse.. Bilişim Fuarı'ndan sonra, eve dönüp, DVD'den "X-Man" filmini seyrettim.. Arkasından da "Hollow-Man"i.. Tabiî tüylerim diken diken oldu.. Bilişim ile diğer bilim dalları birleşince, "neler olabilir"i dehşet senaryolarında izledim.. Kısacası, erken doğmuşuz..
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |