T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R

İşe yoğunlaşmayan BAŞARAMAZ

İşyerlerinde sürekli aynı hataların tekrar edildiğinden çok yakınılır. Bunun sebebi, işe gerçek yoğunlaşmanın olmaması, aynı anda aynı kişinin birçok işi birden yapmaya kalkmasıdır.

Yıllar önce, Türkiye'nin en büyük bisküvi imalatçısı şirketin danışmanı sıfatıyla ABD'nin St. Louis kentinde büyük bir kek fabrikasını ziyaret etmiştim. Amacımız, o şirketin lisansıyla Türkiye'de kek imalatına başlamaktı. Bir yıl kadar süren görüşmelerden sonra, Türkiye şartlarına göre yüksek sayılabilecek bir bedel talep edildiği için, projeden vazgeçildi. Son görüşmelerden biri sırasında, şirketin kurucu başkanına (Sabri Ülker) şöyle dediğimi hatırlıyorum: "Efendim, ben kek imalatından anlamam. Fakat görebildiğim kadarıyla, biz bu keklerden daha iyisini yaparız. Niçin başkasının pahalı desteğine talip oluyoruz?"

Ve tecrübeli sanayiciden şu unutamayacağım cevabı aldım: "Doğru, biz bu keklerden daha iyisini yaparız. Fakat bu arada bisküvi imalatını unuturuz!"

Basit bir bilimsel gerçek: Beynimiz, bir zaman diliminde bir tek konu veya görev üzerinde yoğunlaştığında en iyi şekilde işler ve en yüksek verim ve hatasızlık payına ulaşır. Aynı anda birçok işle uğraşma yeteneğimiz vardır kuşkusuz, ama bunlardan ancak birine kendimizi gerçek anlamda verebiliriz. Diğer işleri yarı dikkat ve yarı bilinçle sürdürebiliriz.

İşyerlerinde sürekli aynı hataların tekrar edildiğinden çok yakınılır. Bunun sebebi, işe gerçek yoğunlaşmanın olmaması, aynı anda aynı kişinin birçok işi birden yapmaya kalkmasıdır.

12 kez hata yapan kovboy

Şu kovboy hikâyesi tam da bu tür işyerleri için anlatılmıştır: İki arkadaş sinemaya giderler. Filmde boyuna çekişen iki kovboy vardır. Ne banka soygunlarından kazandıkları paraları paylaşabilirler, ne filmin başrolündeki güzel kızı. Filmin sonunda kaçınılmaz düello anı gelip çatar. Arkadaşlardan daha uyanık gözükeni, diğerinin kulağına eğilip, bıyıklı kovboy bıyıksızı vuracak der. Diğeri ise bıyıksızı tutar ve akşam yemeğine bahse tutuşurlar. Uyanık olanın dediği çıkar ve bıyıklı kovboy bıyıksızı öldürür. Yemek yenip parası ödendikten sonra, uyanık gülmeye başlar. "Benim bu filme ikinci gelişim" der. "Bıyıklının diğerini vuracağını biliyordum." Diğerinin cevabı daha ilginçtir: "Benim bu filme onikinci gelişim. Şu bıyıksız hıyar hep aynı hatayı yapıyor. Bu sefer yapmaz dedim, gene yaptı!"

Yedi basamaklı reçete

Her yönetici, işletmesindeki hatalar konusunda şöyle bir mantık yürütebilir: 1. Her hata bir (veya birkaç) sebepten doğar. 2. Hataların analizi bu sebepleri ortaya çıkarabilir. 3. Sebepler ortadan kaldırılabilir veya etkileri azaltılabilir. 4. Bunu yapmak hata sayısını azaltır.

İşletmelerde ortaya çıkan hataları iki genel gruba ayırabiliriz: Yaklaşım hataları, işlem hataları. Yaklaşım hatalarını bertaraf etmenin tek yolu, yanlış yaklaşımdan geri dönmektir. İşlem hatalarını en aza indirmek içinse yedi basamaklı bir reçete öneriliyor:

1. Minimize edilecek hata türleri nelerdir?
2. Bu hataları kimler yapmaktadır?
3. Hatalar niçin yapılmaktadır?
4. Bu hataları yok etmek için planınız nedir?
5. Böyle bir plan genelde (sektörünüzde veya başka işletmelerde) ne kadar sağlıklıdır?
6. Plan, işletmenizdeki gerçek duruma ne kadar uymaktadır?
7. Ne kadar etkinlikle uygulanmaktadır?

İyi uygulanmayan plan, uygun da olsa, iyi sonuç vermez.

Kuyruktaki mutluluk

Büyük bir kedi, kuyruğuyla oynayan küçük kediye sordu: "Kuyruğunu niçin kovalıyorsun?" Yavru kedi şöyle cevap verdi: "Bir kedi için hayatta en güzel şeyin mutluluk, mutluluğun ise kuyruğum olduğunu keşfettim. Bunun için onu kovalıyorum. Yakaladığımda mutluluğa kavuşmuş olacağım!" Yaşlı kedinin cevabı şu oldu: "Gençken ben de mutluluğun kuyruğum olduğunu sanmıştım. Yaşlandıkça şunu keşfettim: Ne zaman onu kovalasam benden uzaklaşıyor; ne zaman kendi işime baksam, hep peşimden geliyor!"

Sakın gaza gelmeyin

Greater Idaho Falls Bilim Fuarı'nda, bir lise talebesi yüksek bir masanın üzerine çıkarak hazırladığı projeyi anlatıyordu: Dihidrojen Monoksit maddesi acilen yasaklanmalı, bu mümkün değilse, çok sıkı biçimde kontrol altında tutulmalıydı! Maddenin zararlarını duvara astığı afişte şöyle sıralıyordu:

1. Yoğun terlemelere ve kusmaya yol açabilir.
2. Tabiata büyük zarar veren asit yağmurlarının ana unsurudur.
3. Gaz haline gelmiş hali çok ciddi yanıklara sebep olabilir.
4. Kazara solunarak ciğerlere dolması ölüme davetiye çıkarır.
5. Erozyona yol açar.
6. Otomobil frenlerinin etkinliğini azaltır.
7. Ölümcül kanser tümörlerinin hepsinde görülmüştür.

Bir saat içinde, standı gezen 50 kişiden 43'ü yasaklama isteğini şiddetle destekleyip imza verdiler; altı kişi kararsız kaldı ve sadece bir tanesi Dihidrojen Monoksit (iki hidrojen bir oksijen!) maddesinin hayatın can damarı "SU" olduğunu söyledi.


9 Eylül 2001
Pazar
 
MUSTAFA ÖZEL


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED