Dünyanın ahvali, kalbini ve beynini çoktan çıkarmışların elinde. Elinde mi sahiden? Gözünüzü televizyona dikip kaldığınızda; adam yerine konmuşluğunu caninin avukatı olmaya borçlu olanların ağzına baktıkça; tarihi yazabilecek, bozabilecek, yeniden inşa edebilecek tek güç Amerika. "Bundan sonra her şey Amerika öyle istediği için olacak." Söylüyorlar ve inanıyorlar ağızlarından çıkanın ne olduğunu duymadan. Helak olmuş kavimler, sınavı kaybetmiş insanlar, durumdan vazife çıkarırız, çıkarır da yaşadığımız hayatı yeniden gözden geçiririz endişesiyle tarihin en derinlerine itiliyor durmaksınız.

Nicedir kalbimizden düşmüş olan "Allah'ın dediği olur" levhası evlerimizin, dükkanlarımızın duvarlarında da asılı değil artık.

Yaşadığımız, sözüm ona şahit olduğumuz her olay onca teknik güç, istihbarat ağına rağmen kulların kul olduğunu bize daha iyi hatırlatacakken unutuşun kalın tabakasına bir kat daha yama vuruyor.

Yıl 1422

Aylardan Recep-i Şerif

Mağfiret kapılarının sonuna kadar açıldığı kapıdan dua ile ibadet ile geçmeye hazır mıyız? Hazır mıyız yaşadığımız dünyada ne olursa olsun sonuna kadar insan kalmaya? Mazlumdan yana olmaya, elimizle, dilimizle o da yoksa kalbimizle buğz etmeye?

Dün Recep'i şerifin ilk perşembesini idrak ettik. Zamanı mümin gibi yaşadığımızda tarihe tanıklık edeceğiz. Mümin gibi yaşamadığımız zamanlar yalancı şahitliğin vebaliyle yazılıyor hanemize.

Hepinizi medyaya ram olmuş yalancı şahitliklerden sadece Allah'ın iradesine boyun eğen tarihin gerçek inşacıları olmaya davet ediyorum. Üç ay boyunca içinde nefes alacağımız manevi iklimi, bütün ruhumuzla teneffüs edeceğimiz, an ve an sadece Allah'ın dediğinin olduğunu hiç aklımızdan çıkarmadan yaşayacağımız; yediğimiz her lokmada başkalarının da hakkı olduğunu düşünerek ve önce mahallemizden başlayarak dünyanın dört bir yanında sayıları katlanarak artan fakirlere nasıl yardım edebileceğimizin telaşıyla geçecek, mümin huzuruyla geçecek günler diliyorum.

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu