T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Dar kafalılık ve bağnazlık

İnsanın, ayın görmediği bir arka yüzünün bulunduğunu, sırf onu görmüyor diye inkâr etmesi bir dar kafalılıktır. Bazı fikirleri veya bazı olguları sırf benimseyemediğimiz için reddetmek veya küçük görmek veya yok saymak, gene bir dar kafalılık işaretidir. Bağnazlıkla dar kafalılığın farklı olduğunu kabul etsek bile bu iki kavram genelde birbiri için besleyici bir rol ifa eder. Dar kafalılık bağnazlığa yol açtığı gibi, bağnazlık da dar kafalılık için iyi bir besin kaynağıdır.

Birinin, kendisinin beğendiğini başkalarının da beğeneceğini sanması veya kendisinin beğenmediğini başkalarının da beğenmeyeceğini düşünmesi dar kafalılıktır. Kendi beğendiğini başkasının da beğenmesi için zor kullanması, baskı yapması ise bağnazlıktır. Ama gene de dar kafalılıkla bağnazlık arasında hangisinin ehveni şer olduğuna dair bir tercih yapmanın mümkün olduğunu sanmıyorum. En iyisi insanın, böyle bir seçme mecburiyetiyle karşı karşıya kalmamasını temenni etmek. Ben hiç bir dar kafalıyı bir bağnaza veya hiç bir bağnazı bir dar kafalıya tercih etmek mecburiyetiyle sınanmak istemem. Ama bir dar kafalı adam veya bağnaz biri, kendisi farkına varmasa da, bu tür sınanmalarla karşı karşıya durur.

İnsan, kendisinin hoşlanmadığı bir davranışı başkasına uygulamaktan kaçınmıyorsa ve bu işte bir beis görmüyorsa, biz o kişinin dar kafalılığına hükmederiz. İnsan kendisi için değerli tuttuğu şeylere nasıl saygı gösterilmesini bekliyorsa, kendisinin de aynı saygıyı başkasından esirgememesi gerekir. Burada önemli olan "değer" olarak bakılan kavramın niteliği değildir; önemli olan o kavrama değer atfedilmiş olmasıdır. Uluslararası bir toplantıda, diyelim ki, toplantıda hazır bulunanlardan birisi, Hintli temsilciyi ineğe kutsallık izafe ettiği için kınamaya ve hor görmeye kalkışsa, bu davranış dar kafalılıktan doğan bir saygısızlık olur. Hintlinin ineğini karşı tarafa benimsetmeye kalkışmasıysa bağnazlıktır. Kimse ineği kutsal kabul etmeye mecbur değildir; ama onu kutsal kabul edeni tahkir etmek de kimsenin hakkı değildir. İnsanların kendi görüşlerini başkalarına benimsetmelerinin yolu dar kafalılıktan ve bağnazlıktan geçmez.

Yalnızca kişisel değerler değil, ulusal değerler veya ulusların rejimleri de, onların bazı sembolleri de fetiş haline getirilmiş olabilir. Böyle bir durumda, kendi fetişine başkasının da sahip çıkmasını beklemek bir dar kafalılık örneğidir; kendi fetişini herkesin fetişi haline getirmek için zor ve baskı uygulamaksa bağnazlık olur. Ben, kendi fetişini bana benimsetmek için zor kullanılmasını reddederim; ama o fetişi sahiplenenlerin haklarını kullanmasının yolunun açık tutulması gerektiğini kabul ederim.


14 Haziran 2001
Perşembe
 
RASİM ÖZDENÖREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED