|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Bursa Anadolu İmam Hatip Lisesi'nden tasdikname ile uzaklaştırılmış 8 kız öğrenci var karşımda. Lise 1 ve 2 öğrencileri... Henüz çocukluktan yeni çıkmış bu 8 çocuk, dert anlatmak için gelmişler İstanbul'a... Okuldan atılma gerekçeleri "devamsızlık!" Öyle bir devamsızlık sayımı yapmış ki okul, Cumartesileri bile "tam gün devamsız" sıralamasına sokmuş. Bana verdikleri tasdikname örneğinde Saliha Coşkun'un ders notları var. Ortalaması 90. Matematik 100, Edebiyat 90, yabancı dil 100, Tefsir 100 diye gidiyor notlar... Atmışız okuldan çocukları. "Artık okumasanız da olur" demişiz. Suçları başörtülü olmak. Umutsuz değiller. Gözleri hâlâ ışıl ışıl. Şimdi İdare Mahkemesine başvuracaklar. Ve yargıı süreci sona erdiğinde ülkelerini acı duyarak Avrupa İnsan Haklarına şikâyet etmek için harekete geçecekler. Marmara FM'in yayını 30 gün süreyle durduruldu. RTÜK'ün kararı böyle. Sebep, Sultanahmet Camii İmamı Emrullah Hatiboğlu'nun bir konuşması... Radyo yöneticilerinin de nihai hedefi konuyu AİHM'ye götürmek. Yeni Asya'nın karşı karşıya bulunduğu adli sorun biliniyor. Gazetenin sahibi Mehmet Kutlular 312/2'den cezaevinde... 9 ay yatacak. Suçu, depremle ilâhî ikaz arasında bağlantı kurmak. Bir inancı seslendiriyorsunuz, bir başka inanç sizi mahkûm ediyor. Gazete hakkında haftalık, aylık yayın yasakları çıkıyor yargıdan. Gazetenin dört yazarı hakkında daha gene depremle ilâhî ikaz arasında bağlantı kurdukları gerekçesiyle 312/2'den 80 yıla kadar hapis cezası isteniyor. Yeni Asya mensupları da AİHM'ye gidecekler... Memur sınavına girip kazanan İHL'liler tayin ediliyorlar mı? Bu konuda yoğun şikâyetler var. Yüksek puanlar aldıkları halde pek çok memur adayı İHL'linin tayini çıkmadı. Tayin edilen bir genç de "İHL'li olduğu gerekçesi" ile işe başlatılmadı. Açık bir ayrımcılığa muhatap olan bu gençler de AİHM yoluna düşecekler. Türkiye'ye yönelik 2700 civarında şikâyet dosyası var AİHM'de. Köy yakmadan, köy boşaltmaya, gözaltında tecavüze, işkenceye, ifade ve örgütlenme özgürlüğüne kadar uzanan yüz ağartmayan dosyalar bunlar. Peşpeşe trilyonluk tazminat mahkûmiyetleri geliyor. Ülke insanları olarak ödüyoruz bunları. Şu sıralar, başörtüsü ile ilgili dosyalar akıyor AİHM'ye... Okul hayatı sona erdirilen öğrenciler ve işlerine son verilen kamu görevlileri, iç hukuk yolları tükendikçe AİHM'nin yolunu tutuyor. Bunların sayısı da binleri bulacak. AİHM'de görülen Refah Partisi dâvâsında sona yaklaşılıyor. Gelen haberler, AİHM standartları çerçevesinde, kapatılmanın insan haklarına aykırı bulunacağı yönünde. ...Ve Fazilet Partisi'nin kapatılma dâvâsı devam ediyor. Kimbilir belki de Anayasa Mahkemesi'nin FP ile ilgili kararıyla AİHM'nin RP ile ilgili kararı peşpeşe gelecek. Belki de ülkemiz adına çok dramatik bir görüntü çıkacak ortaya. Belki de RP ile ilgili kararın bozulduğu AİHM'ye FP dâvâsının gitmesi gibi bir süreç başlayacak. "İnsan hakları" alanında nasıl sorunlu bir ülke durumuna düşürüldüğümüz ortada. Anasaya Değişikliği İçin Uzlaşma Komisyonu bir yandan, AB ile ilişkileri yürüten kurumlar diğer yadan, insan hakları alanında ülke uluslararası normlar çerçevesinde iyişileştirmeler yapmak için yoğun çaba içindeler. Son olarak Partiler Arası Uzlaşma Komisyonu, hem "parti kapatmayı zorlaştıran", hem de "temel insan hakları"nı genişleten bir Anayasa değişikliği çerçevesini benimsediler. Yani bir yandan parti kapatma davası yürüyor, diğer yandan demokratikleşme adımları... Bir yandan temel insan hakları alanında uluslararası normları arıyoruz, diğer yandan da ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü alanında ciddî ihlâller sürüp gidiyor. FP ile ilgili dâvânın son safhaya geldiği bir ortamda İzmir'de, Genelkurmay Başkanı'na "İrtica tehlikesi kalktı mı?" gibi bir soru sorulmasını da dikkat çekici bulmak gerekiyor. Bu "Bayram değil, seyran değil" cinsinden bir soru niteliğini taşıyor ve sanki "askerî irade"yi bir biçimde FP dâvâsı gündemine dahil etme amacını sergiliyor. Mahfi Eğilmez, Radikal'de "Rakipler ne durumda?" başlıklı bir yazı yazmış. Türkiye'nin de içinde yer aldığı "Yeni yükselen pazarlar" kategorisindeki ülkeler arasında Türkiye'nin nerede bulunduğunu tesbit etmeye çalışmış. "En düşük büyüme hızı"nda Türkiye birinci, "En yüksek enflasyon hızı"nda birinci, "En bozuk mali denge"de birinci, "En yüksek dış ticaret açığı"nda üçüncü gözüküyor. Buna karşılık, "En yüksek büyüme hızı"nda ismi ilk üç içinde yok, "En düşük enflasyon hızı"nda yok, "En iyi mali denge"de yok... "En düşük kamu borcu"nda gene ilk üçte yok... Yani "en olumlu"larda yok, "en olumsuz"larda ilk üçte... Benzeri bir sıralama insan hakları alanında yapılsa gene benzeri sonuç çıkar mutlaka... "En çok AİHM mahkûmiyeti alan ülke" sıralamasında kaçıncıyı meselâ? İşte bu durumdan kurtarmak lâzım ülkeyi. İşkence ile, yolsuzlukla, borçla, iflâsla anılan bir ülke olmaktan çıkarmak... Bunu sağlamak zor değil. Özellikle insan hakları alanında bu kadar kara dosya oluşturmak haksızlık bu ülkeye. Siz de 8 İHL'li öğrenciyi görseydiniz, onların eğitim haklarının elinden alınması karşısında "yazık bu ülkeye" demekten başka tepkiniz olmazdı inanın. Kimsenin hakkı olmamalı ülkenin insan hakları dosyasına kara sayfalar eklemeye...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |