|
|
|
|
Çok önemli bir milli maç öncesi ülkemin politikacısından kepenklerini siftah bile yapamadan kapatan esnafına, kadını, erkeği, çocuğu herkesin arzusu, temennisi galibiyet olmuştu. Ve öyle oldu. Avusturya'yı yenerek yüreklerimize su serpildi. Evet, Avusturya Milli Takımı, bizim yıllar önce Dünya Kupası'na gitmemizi 29 Ekim günü İzmir'de engellemişti. Bugün elinde bastonu ile derman arayan Erol Togay'ın direkten dönen kafa şutu filelerle buluşsaydı Avusturya 1-0 yerine beraberlikle Viyana'ya hüsranla gidecekti. Bunları neden yazıyorum. Sakın alınma, gücenme ve darılma meslekdaşım. Misyonu olmayan şeklinde kabullenmeye çalıştığın, yalnız kendinin inandığı görüşünde sabitleştiğin Şenol Güneş, Milli Takım'ın başında ve başarısını isbat etmiş durumda. Böylesine kritik ve anlamlı günlerde moral vereceğimize yerden yere vurmaya kimsenin hakkı yok. Spor basınımızın "Duayenleri" arasına kendini koymana da daha çoook zaman var. Necmi Tanyolaçlar, Kahraman Bapçumlar, Necati Bilgiçler, Erdoğan Arıpınarlar daha hayattalar. Sırada Atilla Gökçe, Ali Gümüş, Güven Taner, Kemal Belgin ve Salih Sezer var. Hele bekle bakalım değerli kardeşim. "Kanat"larının biraz daha güçlenmesini bekle. "Okuyucu mektuplarındaki" satırlar ölçü olmayabilir... Gelelim konumuza. Futbol oyununda her türlü talihsizlikler olabilir. Eleniriz, gidemeyi. İngiltere, Hollanda, Belçika bile aynı darbeyi yediler. Beklemesini bildiler. Yıllar sonra kapıya kadar geldik. Beğenmediğin Şenol Güneş ve talebelerine köstek değil, destek olmalısın. Ve Sen, sen ol Ben deme... "Her Yeni Şafak sonrası, Akşam olur..."
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |