|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Mezar-ı Şerif'in adı, bir 'efsane'ye dayanıyor. Hazreti Ali'nin bir Harici tarafından suikastle öldürülmesinden sonra, cenaze, bir devenin sırtına yüklenerek yola çıkarılmış ve Hz. Ali devenin çöktüğü yerde defnedilmiş. Devenin çöktüğü yer bugünkü Kuzey Afganistan şehri Mezar-ı Şerif. Hz.Ali'nin naaşı 'müşerref' olunduğu için, yerin adı Mezar-ı Şerif… Bu efsane bir yana, Hz.Ali'nin, öldürüldüğü Irak'ın Necef şehrinde defnedildiği kabul görüyor. Bu yüzden, Necef, Şiiler için kutsiyeti olan bir şehir. Tıpkı, biraz kuzeyinde yer alan Kerbela gibi. Yıllar önce Kerbela'da Hz.Hüseyin'in medfun bulunduğu altın kubbeli camiyi ziyaret etmiştim. Birkaç yıl sonra, Kahire'de ünlü El-Ezher'in hemen karşısındaki Hüseyin Camii'nin Hz.Hüseyin'in defnedildiği yer olarak kabul gördüğünü öğrendiğimde şaşırmıştım. Belli ki, İslam Dünyası'nın çeşitli köşeleri, İslam'ın ulu şahsiyetlerinin ebedi uykusuna ev sahipliği yapmaktan 'şeref' duymak istiyor ve bu yüzden çeşitli 'efsaneler' türetilmiş. Özbek ağırlıklı bir yerleşim yeri olan Mezar-ı Şerif'in 'efsanevi' özelliği benzer bir durumdan kaynaklanıyor olmalı. Hz.Ali, Mezar-ı Şerif'te gömülü olmasa bile, Mezar-ı Şerif, bugün, çeşitli türlerdeki düşünce fukaralığının kabristanı haline geldi. Kimi çevrelerde boy gösteren ufuksuzluk ve cehalet, Mezar-ı Şerif'in Taliban'ın elinden çıkmasıyla birlikte, orada gömüldü. Kuzey İttifakı'na bağlı Afgan Özbek, Türkmen, Hazara ve Tacik güçler, Mezar-ı Şerif'i Taliban'ın elinden aldıktan sonra, Taliban rejimi Afganistan'ın Peştu güney bölgeleri hariç, ülkenin geri kalan bölümlerinde çökmeye başladı. Mezar-ı Şerif, öylesine 'stratejik önemde' bir nokta ki, Taliban'ın elinden çıkar çıkmaz, doğudaki eyalet merkezlerinden önce Talokan; ardından Kunduz da Taliban rejiminden temizlenmeye başladı. Sıra, Batı Afganistan'ın tarihi merkezi, İslam tarihinin ise kültürel merkezlerinden, İran sınırı yakınındaki Herat'a geldi. Ülkenin orta-doğu noktasında yer alan Kabil'in doğusundaki Bamyan eyaleti -Taliban'ın bedevi vahşetiyle Buda heykellerini yıktıkları eyalet- de bu arada elde çıkmış vaziyette ve Kuzey İttifakı, Kabil'e uzanan başkentin kuzeyindeki Pençşir Vadisi ve Şomali ovalarından başkente ilerleyebilecek durumda. Şu anda ortaya çıkan fotoğraf, Taliban'ın münhasıran ülkenin yüzde 40'ını oluşturan Peştular'a dayandığı; Afganistan halkının yüzde 60'ını oluşturan diğer etnik toplulukların ise birbiri ardından Taliban'ın rejiminden koptukları şeklinde. 'İslam'a karşı bir Haçlı Seferi'nden söz eden ve 'Medeniyetler Çatışması'ndan medet umanlar; Afganistan'ın güneyi hariç, diğer bölümlerinde Taliban rejiminin ortadan kalkmasından memnun musunuz, değil misiniz? Afganistan'ın Özbek, Türkmen, Hazara ve Tacik kökenli halkını, yüzde 60'ını Müslüman saymıyor musunuz? Onların, başta Mezar-ı Şerif ve Herat, tarihi Afgan şehirlerinin Taliban'ın elinden kurtarılmasına yol açan 'askeri harekat'a bir itirazları olamaz ve zaten yok. Öyle bir 'askeri harekat' olmasaydı, bu şehirler ve Afganistan'ın geniş bölümleri, Taliban rejiminden temizlenemezdi. Mezar-ı Şerif'in düşmesiyle birlikte 'Afganistan haritası'nda meydana gelen değişiklikler, acaba sizlerin 'zihin haritası'nda değişikliklere sebep olabilecek mi? Dünya gerçeklerini göremeyen, anlamayı kabullenmeyen ve iki aydır bir 'evrensel proje' yerine 'evrensel reaksiyon' üreten zihin kalıplarınızı Mezar-ı Şerif'e defnedip, tekrar 'dünya'ya, gerçeklere ve olgulara geri dönecek misiniz? Afganistan'daki gelişmelerin bu soruları, ister istemez, ortaya çıkartması tabiidir. Gelişmeler, gelip Kabil kapılarına dayanmak üzere. Tam bu aşamada, Amerika, 'Pakistan talebi'ne uyarak, Kuzey İttifakı'nın Kabil'e girmesini 'şimdilik' menetti. Kabil kapılarına dayanmak serbest; girmek 'şimdilik' yasak. Başkent Kabil'in düşmesi esaslı bir 'askeri zorluk' ortaya koymuyor. Fakat, şu aşamada 'aşılması neredeyse imkansız' bir 'siyasi açmaz'ı ifade ediyor. Söz konusu 'siyasi açmaz', Kabil'in Tacik-Özbek-Hazara-Türkmen ittifakını yansıtan Kuzey İttifakı'nın (resmi adıyla Afganistan İslam Devleti) eline geçmesi halinde, başkentin bir 'intikamcı kan banyosu' yaşaması ihtimalinden gayrı, Taliban'ın Peştu dayanağını pekiştirme ihtimaline sahip bulunması ve Afganistan'ın fiilen Taliban yönetimindeki Peştu Güney Afganistan ve Peştular dışındaki Afganlar'dan oluşan Kuzey Afganistan olarak ikiye bölünecek olması. Böyle bir durum, Taliban'ın ömrünü uzatacak olmaktan gayrı, Afgan nüfusunun toplamına yakın bir Peştu varlığını kendi vatandaşları olarak barındıran Pakistan'ın 'istikrarsızlığa' sürüklenme ihtimalini artıracak ve Afganistan üzerindeki 'nüfuzu'nu 'tümüyle' yitirmesi anlamına gelecek. O yüzden, Kabil, 'Taliban sonrası geniş tabanlı Afganistan yönetimi'nin oluşturulması çalışmalarını bekleyecek. Bu da 2002 baharına sarkacağa benziyor. Bu zaman zarfında, Mezar-ı Şerif'e Türk askerlerinin yerleşmesini de içeren gelişmelerin gündeme gelmesi söz konusu. Irak heyecanıyla yatıp kalkan Türkiye'deki bazı çevrelerin bu heyecanları da 2002 yaz aylarına kadar beklemek zorunda kalacak. 11 Eylül 2001'den iki ay, savaşın başlamasından ise bir ay sonra önümüzde 'yeni sayfa' var.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |