|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Rene Girard, 1947'den beri ABD'de yaşayan, üniversitelerde ders vermiş bir Fransız filozof ve antropolog. Bugüne kadar kaleme aldığı ve birçok dile çevrilen eserlerinin ışığında Fransızlar'ın Le Monde gazetesine İslam ve Hıristiyanlık karşılaştırmasını içeren, "terörizm" merkezli bir mülakat vermiş. Gazeteci son bir soru olarak, filozof-antropoloğa son kitabında altını çizdiği şu tespiti de hatırlatıyor: Kitabınızda Batı'da "Avrupa merkezicilik"le birlikte kendine has bir "özeleştiri"nin de varolduğunu söylüyorsunuz; bu "özeleştiri" New York'taki gökdelenlerin ortadan kalkmasından sonra da devam ediyor mu? Girard, "özeleştiri"nin devam ettiğini ve geleceği tekrar tahayyül etmek için bunun kaçınılmaz olduğunu söylüyor. Bu çerçevede verdiği örnek de ilginç: Mesela Locke'un ya da Adam Smith'in serbest rekabetin her zaman iyi ve cömert olacağı yolundaki fikri... "Bu fikrin saçma bir fikir olduğunu zaten epeydir biliyoruz" diyor. Girard'a göre, Marxizm'in yıkılışından sonra tek başına kalan "serbest rekabetin her zaman iyi ve cömert olacağı" ideolojisinin mutlak galibiyetinden ve dolayısıyla "Tarihin sonu"ndan söz etmek de hepten yanıltıcıdır. Ve antropoloğun 11 Eylül sonrası için Batı'dan beklentisi: "Liberalizmin ve ilerlemenin tabii ki daha akılcı, yenilenmiş ideolojisi." Yani epeyce "moda" bir terimle söyleyecek olursak, yeni bir "paradigma" ihtiyacı gibi bir şey... Peki, madem ki 11 Eylül sonrasında dünyada "siyasi tarih anlamında" yeni bir "paradigma" ihtiyacı doğduğu ortadadır, o halde acaba başta ABD ve İngiltere olmak üzere dünyanın güçlü ülkelerinin gayretleri de sonunda bu yola girmiş midir? Bu ülkeler bundan böyle bu yeni "paradigma"nın ufkunu merkeze alarak mı "tarih yazmaya" koyulmuştur? Soruları biraz daha açık soralım: 11 Eylül'den sonra "eskisi gibi" kalmayacak olan nedir? 11 Eylül'den sonra yepyeni bir "yön"e doğru ilerlediği söylenen "tarih" nerededir? "İlerlemesi"ne engel olmamızın ve dolayısıyle kendisinden kaçmamızın mümkün olmadığı söylenen bu yeni "tarih" selefinden hangi açılardan dolayı tamamen farklıdır? Eğer -yine iddia edildiği gibi- bundan böyle "tercih"imizi bu yeni "tarih felsefesi"ne göre yapmak zorundaysak, dünyanın güçlü ülkeleri 11 Eylül'den bu yana bu "felsefe"nin hangi temellerini nasıl attılar? "Ne gezer!" dediğinizi duyar gibiyim ve tamamen haklısınız... Ben bu çerçevede The Independent'a yazan bir tarihçinin, A. Schlesinger'in şu sözlerini bu yeni "tarih felsefesi"nin bir reddiyesi olarak değerlendiriyorum: "Bizim yapmayı öğrenemediğimiz şey, yeni teröristler yaratmadan terörizmle mücadele etmektir." Ne kadar doğru ve yerinde bir tespit... (O derece doğru ve yerinde ki, bu güzel özeleştiriyi dünyayı bir yana bırakıp tek tek ülkelere -ve mesela Türkiye'ye- de rahatlıkla uygulayabiliriz.) "Yeni teröristler yaratmadan terörizmle mücadele". Eğer aklında bu en temel düstur yoksa, neyin "yeni paradigması" ya da "tarihin yeni istikameti"? Radikal'den Erdal Güven, geçenlerde yine güzel bir yazı kaleme aldı. Güven "Bu savaş belki de her şeyden çok ironilerin savaşı" diyor ve şu "ironi"yi hatırlatıyordu: "ABD kendi beslemesi Bin Ladin'i öldürmeye çalışıyor. Pakistan kendi eliyle kurduğu Taliban'ın devrilmesinde anahtar rol oynuyor... Rusya kendisini perişan eden Afganlar'ı silaha boğuyor. Moskova Washington'la güç birliği yapıyor, ABD'yi kendi arka bahçesine buyur ediyor. Tahran ABD'yle çıkar birliğine giriyor... Ve 11 Eylül'e kadar tu kaka edilen bir diktatörün (Müşerref) ayağına kadar gidiliyor, dahası Batı başkentlerinde kırmızı halılarla karşılanıyor. Ve ironinin ironisi: Diktatör, parlamenter rejimin beşiği Londra'da demokrasi nutku çekiyor." Edoğrusu bu kadar olur! 21. yüzyılın "siyasi tarih olarak" başlayan "yeni dönem"i bundan mı ibaret? Bunun neresi yeni ki, "biz" de vakit geçirmeden bu yeniliğin içinde yer alalım! Sonuç olarak, bilim tarihinde olduğu gibi siyasal ve sosyal tarihte de yeni "paradigma"nın ortaya çıkması o kadar zahmetli bir iştir ki, daha dereyi görmeden paçaları sıvamanın kimseye bir yararı yoktur...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |