Fakirlikten dolayı çöpleri karıştıranları biliyorsunuz. Mesleği gereği o işi yapanlar da var, ekmeğini çöpten kazanıyorlar, malum. Bir de bunların dışında, meraklı amatörler var çöp karıştıranlar arasında. Daha doğrusu varmış, ben yeni öğrendim.

Sırf merak ettiği için, 'sosyolojik' açıdan değerlendirmek, 'bilimsel gözle' incelemek maksadıyla çöp eşelediğini, hali vakti epeyce iyi olan birisinin kendi ağzından duydum.

"İnsanlar neleri gözden çıkarıyorlar diye arada bir çöpleri karıştırırım" dedi.

Şaşırdım.

Üniversite (sosyoloji) mezunu, mal mülk sahibi, hem imalat hem de ihracatçılık yapan bir arkadaş.

Belki siz de şaşırdınız. Dahası var.

Bulduğu bazı parçaları alıp evine götürdüğü de oluyormuş.

Geçenlerde çok ilginç bir parça bulduğunu söyledi.

Üzerinde Bülent Ecevit ve Kıbrıs haritası bulunan porselen bir tabak. Kırığı çatlağı yok, sapasağlam.

Demek ki sahibi, 25 seneden fazla bir zaman evinin duvarına astığı Karaoğlan'ı sonunda çöpe atmış.

Kırığı çatlağı olmadığına göre, belki de usulca bıraktı. Yıllarca taşıdığı sevgisi, umudu ve hayalleriyle beraber... İçi ezilerek, yüreği burkularak büyük ihtimal. Yoksa fırlatıp atardı, kırılmasına aldırmazdı.

Onu bulan arkadaşımızın Ecevit hayranı ya da ona oy veren birisi olmadığını belirtelim ki yanlış anlaşılma olmasın.

- Sen Bülent Bey'i beğenen biri değilsin ki niye alıp evine götürdün?

- Gönlüm elvermedi.

- Ne yapacaksın, saklayacak mısın?

- İsteyen biri çıkarsa veririm.

- Para karşılığı mı?

- Yok canım, ne parası!

Değişik siyasi görüşleri bulunan onbeş kişi arasından, bir kişi bile ben isterim demedi. Şimdi buradan ilan ediyoruz, bu porselen tabağı isteyen varsa, haber versin.

Bülent Bey'in ya da Kıbrıs'ın ya da kimbilir belki her ikisinin birden, bir parça zedelenen onurunu bu vesileyle kurtarmaya çalışalım.

İKİNCİ

Tansu Çiller, "İkinci Demokrasi Hareketi"nden bahsediyor son birkaç yıldır. Mehmet Altan, "İkinci Cumhuriyet" sözünü yıllardır tekrarlıyor; sitesi bile var. (Yine de tam olarak anlaşıldığı söylenemez.)

Ebru Gündeş'in televizyon programının ismi ise "İkinci Hayat".

"İkinci bahar yaşıyor ömrüm

Gel benim yarim oluver şimdi" sözleriyle başlayan şarkı ne zamandır dillerde.

Son yılların en çok beğenilen dizilerinden biri de aynı ismi taşıyordu: İkinci Bahar.

Eh bu durumda, Basiretli Ali Efendi'nin "ikinci ev" peşinde gayret sarfetmesini de anlamak gerekir herhalde.

* * *

İkinci Bahar dizisini de, Ebru Gündeş'in programını da hiç seyretmemiş olabilirsiniz.

Zevk sizin, o şarkıdan da hoşlanmayabilirsiniz.

Ali Efendi'nin ev derdini de umursamayabilirsiniz.

Fakat Çiller'in "İkinci Demokrasi Hareketi" ile Mehmet Altan'ın "İkinci Cumhuriyet" düşüncesi üzerine dikkatinizi yoğunlaştırmanızı rica ederim.

Her ikisi de azımsanmayacak derecede taraftar bulduğuna göre, ya "Cumhuriyet"te bir problem var demektir, yahut "Demokrasi"de.

Çoğunluk Cumhuriyet'e sahip çıktığına ve halkın iradesine değer verdiğine göre, şu demokrasi üzerinde biraz daha düşünsek mi acaba...

Muhal

Bülent Bey, muhalefetten şikayet ediyor. Muhalefet, çok muhalefet ediyormuş. İlahi Bülent Bey!.. Hiç muhalefet görmemiş gibi konuşuyorsunuz.

Bugünkü iktidarın karşısında 70'lerin Ecevit'i gibi birisi olacaktı ki görecektiniz muhalefeti!

Herkes safını belirlesin

Bay Buş, 11 Eylül'ün ardından Afganistan'a saldırıya geçileceğini açıkladığı zaman, "Herkes safını belirlesin" demişti.

Daha doğrusu tam olarak böyle söylememişti de, bu manaya gelen lafın Amerikancasını söylemişti.

Biz bu laftan ne bir sonuç çıkardık, ne de alındık.

Çünkü baştan beri bizim safımız belli.

Sevmek, keman çalmak gibidir; bilmeyen, kötü sesler çıkarır.
BOLİVYA SÖZÜ

MEHMET ŞEKER

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu