|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Amerika'ya, mazlum ve yoksul milletlerin aleyhine işleyen dünya ekonomik düzenine, çarpık gelir dağılımına, ödeme ile ilgili hiçbir makul plan ve proje yok iken durmadan artan iç ve dış borca, çiğnenen insan haklarına... karşı tavrımızı tartışacak yerde günlerden beri "Taliban'a karşı tavrımız" tartışılıyordu. Sanki Türkiye'de, kale alınacak ölçüde, Taliban'ın anladığı ve yaşadığı gibi bir İslam anlayışını ve yaşayışını temsil edenler varmış gibi birileri hayalindeki düşmanla savaşıyorlardı. Oysa bir kısım Müslüman yazar çizerin yaptığı, Amerika'nın ve yandaşlarının tutumunu kınamaktan ibaretti; bunlar "11 Eylül olayını Bin Lâdin'in yaptığına dair geçerli kanıt bulunmadığını, o yapmış olsa bile bir ülkeye topyekün savaş açmak için bunun bahane edilemeyeceğini, hele hele masum sivillerin öldürülmesi insanlık suçu ise bunu Amerika'nın da yapmaması gerektiğini, teröre terörle cevap verilemeyeceğini..." yazıyor ve söylüyorlardı. Bunlar da doğru idi. Geçen Çarşamba akşamı haberleri dinlerken -hem de İslamcı diye nitelenen- bir kanalın spikerinin tavrı ile izlemekte olduğumuz iç karartan savaş (daha doğrusu vahşet) görüntüleri karşısında dudaklarımdan şu kelimeler döküldü: "Yüz karası, gönül yarası..." Spiker iki Müslüman grubun savaşmasını, birini dünya düzeninin patronları ile kendi çıkarlarının takipçileri desteklediği için diğerinin mağlup olmasını, kaçanın da kovalayanın da vahşet ve ilkelliğin en çirkin örneklerini sergilemelerini şiir okur gibi veriyordu. Yanına çağırdığı yorumcuya "Bu iş bitti, Taliban bitti, yenilgi kesin, Kuzey İttifakı'nın zaferi... değil mi?" şeklinde sorular soruyor, ancak onun ihtiyatlı yaklaşımı karşısında biraz sakinleşiyor, coşkusu eksiliyordu. Sokaklarda öldürülmüş Taliban yanlıları vardı, başı sarıklı bir İttifak yanlısı cesedin yanına geliyor, yüzünü tekmeliyordu. Esir alınmış Taliban askerleri öldürülüyor, dövülüyor, hayvanlar gibi iplerle bağlanarak sevkediliyorlardı. Devlet binaları bile yağmalanıyordu. Ülkenin bu kesimine gelen yenilik (zaferin meyvesi) korkusundan sakal bırakmış gençlerin berberlere koşarak sakallarını kazıtmaları, sağa sola asılmış kadın resimleri ve meydanlardaki büyük hoparlörlerden duyulan müzikti. Zaferin (!) ilk meyveleri bunlardı, sonrası hakkında ise ufukta gözüken hiçbir ışık yoktu. Yine gurupların iştahları kabarmıştı, konuşulan sözler, yapılan anlaşmalar hiçe sayılıyor, her grup kendi çıkarı ve politikası yönünde yürümeyi düşünüyordu. Hasılı biz (genel olarak Müslümanlar, İslam dünyası) bir şey kazanmış değildik. Eski başkan baba tarafından düşman ilan edilen İslam, oğul başkanın açtığı savaş sonunda bir mağlubiyet daha almıştı. Bazı safdillere göre "dünya düzeninin ve buna hizmet eden devletlerin (Başta Amerika'nın) savaş açtığı İslam, normal İslam (?) değil, siyasal İslam idi, bunda da haklı idiler." Bu doğru ise şu sorulara da ikna edici cevaplar bulmaları gerekiyor: a) Siyasal İslam nedir? İslam iç ve dış siyaseti yasaklıyor mu? b) Bir bağımsız siyasi topluluk (ulus devlet) İslam'ı dünya düzeni olarak da uygulamak isterse ona inanmayanların, öyle düşünmeyenlerin (başka ulusların) onlara savaş açmaları, onları öldürmeleri hak mıdır? Öyle ise şeriatı uygulayan başka ülkelerle niçin dostluk yapıyorlar. Çıkarları öyle gerektirdiği için mi? Çıkarlarına göre hareket ediyorlarsa "siyasal İslam'ın bahane olduğu" gerçeği ortaya çıkmış olmaz mı? Benim kalbim kanıyor. Niçin mi? Bu aziz dine layık olamadığımız için, dünya yüzünde "bir örnek ümmet; yani medeniyet" olarak yaşamayı beceremediğimiz için, Kur'an güçlenmemizi, düşmanlardan daha güçlü olmamızı emrettiği halde güçlenmenin bütün yollarını tıkadığımız ve açmaya da uğraşmadığımız için; yoksulluk, ahlaksızlık ve cahillik yüzünden zillete düştüğümüz, alan el (dilenci) haline geldiğimiz, geleceğimizi/yönetimimizi yabancılara bıraktığımız için; Gelin beş para etmez sun'i meseleleri bırakıp bu dev problemleri düşünelim, bunları konuşalım ve bunları çözmek için birleşelim.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |