|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Ebu Hüreyre anlatıyor: Biz Allah Resulu'nun huzurunda otururken bedevi bir Arap geldi: -Ey Allah'ın Resulu; hem kendimin, hem karımın, helakimize sebep olacak bir işte bulundum!
Bu suallerden ve cevaplardan sonra fakir bedevi bir kenara çekilip oturdu. Biz de ne olacağını bekliyorduk. Bu sırada Fahri kainata içi 10 sa' (30 kiloluk) bir zembil dolusu hurma hediye getirildi. Allah'ın Resulu: -Hani o fakir nerede? Diye sordular.
Cahil fakat zeki bir insan olan bedevi: Ey Allah'ın Resulu! Bunu benden daha fakir bir yoksula mı vereceğim? Allah adına and içerim ki, Medine'nin alt başından üst başına kadar aransa benim ailemden daha yoksul bir aile bulunamaz! Bu cevaba Allah'ın Resulu güldüler. Hem de o derece güldüler ki, mübarek dişleri göründü buyurdular:
Biri, bir din emrini (oruç) bilerek bozan insana verilecek ceza. Ölçü ve disiplin hikmeti. Öbürü de, bu sert ve yalçın, fakat o nisbette ulvi ve sultani ölçüye rağmen, Allah'ın verdiği imkan derecesinde, İslam'ın ruhundaki müsamaha, hoş görme. Zıtların ahengi.
Kanuni'ye basit bir köylünün verdiği cevap, Alman İmparatoru'na, "Berlin'de hakimler vardır!" diye verilen cevaptan daha ulvidir. Şu veya bu meseleden bir münakaşa neticesinde Padişah soruyor:
Hakimlere haksız iş görmeyeceklerine, halkın haklarını muhafaza edeceklerine , sadece ilahi ölçüleri tatbik edeceklerine dair, Kur'an'a el basarak yemin ettirmek usulünü İkinci Abdulhamid ihdas etmiştir. Kanaate göre, ettiği yemine zıt hareket eden şahıslar çatlar... Buna rağmen yemin edenlerden bir kısmının da Allah'a karşı ahdine zıt hareket ettiği inkar edilemez. İşte bu durum karşısında Şair Eşref şu nükteyi savurmuştur: Padişahım, her iraden aynı hikmettir senin,
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |