T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i
Bilgisayar'da fiyatları indirdik

Y A Z A R L A R
Karaoğlan değil
Keloğlan arıyorum!

KARAOĞLAN:

Türk tarihindeki; (Fevkalade güçlü olduğu, varsayılan) bir efsane kahramanı. Bir de; Siyasi amaçlarla, bu efsane kahramanı ile eşdeşleştirilmek istenilen, DSP lideri Sayın Ecevit.

Ancak; Sayın Ecevit, 1978-79'lardaki, (her şeyin yok olduğu) hâlâ unutulmayan başarısız iktidarında, bu olanağını (!) yitirdi. Şimdi 2001'deki iktidarında da böyle bir başlangıcı görülmüyor ve böyle bir umut da vermiyor... Hatta; daha da beter!..

KELOĞLAN:

Safça görünümünün ardındaki inancı, iyi niyeti ve tevekkülü ile, entrikalara rağmen bütün zorlukları aşarak, sonunda beklenmedik şekilde başarılı olan, bir Anadolu insanı...

BİR KELOĞLAN FİLMİNDE SEYRETMİŞTİM:

Keloğlan, yar-ü vefakarı CANKIZ'ı bırakıp, Sultan'ın kızı ile evlenmeye kalkışır, Sultan, kızını vermemek için olmadık koşullar koşar. Keloğlan'ın bunların hepsini aşmasına rağmen, Sultan sözünde durmaz, prensesi vermez ve durmadan yeni koşullar ileri sürer. Keloğlan bunları da aşar. Sultanın, artık yapacağı bir şey yoktur. Mecburen "Kızı veriyorum!" der.

Bunu öğrenen ilk ve vefalı sevgili CANKIZ, Keloğlan'a (kırıldığını ve küstüğünü) söyler.

Bu kırgınlıktan; Keloğlan da, CANKIZ'da mutsuzdur.

Fakat, Keloğlan'ın saf görünümünün ardındaki, ancak Anadolu insanında görülebilecek pratik zekası imdada yetişir.

Keloğlan'ın CANKIZ'a söylediği şudur: "Dünyanın en zevkli işi Sultan kızını, istemek ve Sultanın da veriyorum demesidir. Ama, ondan da zevklisi,Sultan verdiği halde ALMAMAK ve onu reddetmektir.", "Sultan kızını değil, CANKIZ!, seni istiyorum" der.

Artık ikisi de mutludur.

Türkiye olarak; yıllardır girmek istediğimiz, ancak yıllardır da, alınmadığımız Avrupa Birliği'nin temeli olan (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) 4.11.1950'de ROMA'da imzalanarak 3.9.1953'de yürürlüğe girmiş, Türkiye de 18.5.1954'de onaylamıştır.

Nerede ise 50 yılı bulan bu süreçte: 50 yıldır Türkiye'ye; hazır olun, fakat (şu, şu şartları da yerine getirin) diyorlar.

Keloğlan'a yapılanları anımsatırcasına, sonra da (Şunları da yerine getirin, o zaman alalım...), (Olmadı baştan!...) diyorlar.

Belli ki; (Haçlı Seferlerinden) kalan bir anlayışla ve (Müslüman düşmanlıklarının) etkisi ile; Keloğlan filmindeki gibi, durmadan yeni koşullar ileri sürüyorlar 1999'da; yine "kızı verdik" demediler ama, kapıyı epey araladılar.

Bazıları; ne olduğunu, neticelerinin ne olacağını pek de anlamadan ve tartışmadan bayram ettiler.

Fakat, Avrupa Birliği; iktisadi kurtarıcı değil.

Belki; hak ve hürriyetler açısından yararlı olsa bari...

Ancak; bugünlerde AB'nin Türkiye'ye ilişkin İLERLEME RAPORUNDA "Türkiye'nin hazırladığı ulusal programı beğenmediği" açıklandı ve vuslat başka bahara kaldı.

KARAOĞLAN, Başbakan!..

KELOĞLAN, nerelerdesin?!

Gerçeklerin yaşanıldığı günümüzde;

Bize, böyle efsane kahramanları ve ona özenen, fizikman çökmüş KARAOĞLAN değil,

Türkiye'nin menfaatlerini, ilerideki neticeleri görüp, Türkiye'nin egemenliğini, kişiliğini gözeterek;

(Sultanın kızını almadığı gibi)

"Ben de, sizin Avrupa Birliğinize girmiyorum.", "Geleneksel, manevi bağlarım nedeniyle, birlikte olmam gereken ülkelerin lideri oluyorum!" diyecek KELOĞLAN lazım.


24 Kasım 2001
Cumartesi
 
OSMAN MÜFTÜOĞLU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Ramazan | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED