T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Husumet ve adalet

"Birine karşı beslediğiniz husumet sizi ona karşı adaletsizliğe sevk etmesin", barış ve huzuru sağlamaya yarayan gerçek hayat düsturlarından biridir. Her şeyin başı adalettir, düşmanına karşı bile adalet... Bu düsturu kendisine rehber edinen kişiler, kurumlar, örgütler, ülkeler, tarihte ve günümüzde, hayranlık uyandırmayı başarmışlardır... Ekonomisi iflâs etmiş bir ulusun varlığını sürdürmesi mümkündür de, adalet duygusu körelmiş bir ulus izmihlâle mahkûmdur.

Dünyanın üzerine oturduğu gerçek hayat düsturlarından birinin şu günlerde aklıma takılmasının sebebi, bir süreden beri medyaya sızdırılan YÖK kaynaklı bir haber: 'Gizli denetim' yöntemini uygulayan, müfettişleri 'baskın' ziyaretlerde bulunan YÖK, 'türban yasağını ihlâl ettiği gerekçesi' ile, Fatih Üniversitesi'ni kapatmayı planlıyormuş...

Gerekçenin ne kadar sudan olduğunu sanırım herkes tahmin edebiliyor; bugün Türkiye'nin dört bir tarafında uygulanan türban yasağı konusunda, yasağı içine sindiremediği için ihmalkâr davranan yönetimler herhalde vardır; ancak müthiş baskılara muhatap Fatih Üniversitesi'nin onlar arasında bulunduğuna inanmak için Türkiye gerçeklerinden uzak olmak gerekiyor. 'Gizli denetim', ya da 'baskın ziyaret' gibi polisiye yöntemleri kendisine yakıştıran YÖK âdil davranmıyor; husumetini de 'üniversite kapatma' gibi akıl almaz bir cezaya vardıracak gibi görünüyor...

Fatih Üniversitesi, YÖK'ün talebi üzerine Bakanlar Kurulu kararıyla öğretim hayatına başlayan bir vakıf üniversite... Öğretim kadrosu atamalarını onaylayan YÖK eğitim hizmetlerini de yakın tâkip altında tutuyor. Vakıf mütevelli heyeti ülkemizin öndegelen bilim, iş ve siyaset adamlarından oluşuyor; en ufak 'şâibe' atfedilemeyecek kişiler bunlar... Öğrencilerini üniversite kendisi seçmiyor; kayıtlar, merkezi sınav sisteminde başarılı olanlar arasından sıralamayla yapılıyor... Gazeteler, rümuzlu bazı öğrencilerin ihbarlarından söz ediyorlar; besbelli, derslerinde başarılı olamayan, uyumsuz tiplerin, "Ben de size gösteririm" tepkisi...

Tercih edilir bir üniversite olması, mezunlarının iş bulmakta zorlanmaması, bir çok yabancı üniversitenin işbirliği yapmakta yarışa girmesi Fatih Üniversitesi'nin YÖK tarafından özel tâkibe alınmasını hak etmediğinin işaretleri. Buna rağmen YÖK tarafından kapatılmasının düşünülüyor olması tek bir ihtimali akla getiriyor: Husumet...

Açılışına Fethullah Gülen'in katılmış olması, bazılarını ve özellikle YÖK'e egemen olan Kemal Gürüz'ü, Fatih Üniversitesi ile Gülen Cemaati arasında ilişki kurmaya yöneltiyor. Husumetin sebebi bu. Oysa, devlete yakışır 'açık denetimler' bu tür bir irtibatı ispatlamış değil. Üniversiteyi kuran vakıf, neredeyse bütünüyle, 'cemaat irtibatı' söz konusu olmayacak kişilerden oluşuyor. Belli ki, '28 Şubatçı nefret', açık irtibat kurulamasa bile, husumet duyulan kurumların kapısına kilit vurulmasını gerektiriyor.

Aslına bakılırsa, vakıflara üniversite açma izni veren anayasal düzenleme, 'tekçi' zihniyeti ortadan kaldırmayı, her eğilimin üniversite kurmasıyla 'çoğulcu bir toplum' idealine daha kolay ulaşılmasını amaçlıyordu. Bu açıdan, devlet üniversitelerinden farklı olarak, herhangi bir vakıf üniversitesinin bir eğilimle irtibatı 'olumsuz' sayılmaması gereken bir özelliktir. ABD'de ve vakıf üniversitelerine izin verilen Batı'lı ülkelerde, mezhepler, dinî cemaatler ve değişik eğilimlerle irtibatlı 'saygın' eğitim kurumları vardır... Keşke Türkiye'de de olsa.

YÖK üyelerine sağduyunun ve adalet duygusunun egemen olacağını umuyorum. Aksi halde, beş yıldan beri Türk eğitim hayatına hizmet vermekte olan 4500 öğrencili Fatih Üniversitesi'nin, rümuzlar ardına gizlenmiş, kimbilir hangi dürtülerle hareket eden öğrenci ihbarlarına güvenilerek, devlet kurumuna yakışmayan 'gizli denetim' ve 'baskın ziyaret' gibi yöntemlerle hazırlanmış raporlara dayanılarak kapatılması, Türkiye'nin, 'anayasal bir demokrasi' olma iddiasını temelinden zedeleyecektir. Anayasal bir hakkı kullanmak üzere gerekli izinleri alarak kurulmuş bir üniversitenin kapatılmasını hangi gerekçeyle dünyaya izah edeceksiniz? Husumet dışında...

Diyelim 'husumet' baskın geldi, peki ya toplumu ayakta tutan gerçek değer olan 'adalet' duygusu? O nerede?


11 Mart 2001
Pazar
 
FEHMİ KORU


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED