|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Anadolu insanının bireysel ve toplumsal kimlik dünyası yatay ve düşey boyutta uyum ve düzen içinde çoklu bir yapı gösterir. Yatay kimlikler, eğitim ve gelir seviyesine bağlı olarak sarımsağın dişlerine benzer bir biçimde, yan yana birbirlerinden ayrılmazlar. Düşey kimlikler ise bir soğanın katları gibi, merkezden çevreye doğru genişleyen daireler çizerler. Bizim insanımız merhametli bir anne ve baba olduğu kadar "veren el" olmasını bilen bir girişimcidir. Ancak dayatmacı yönetimler altında onun "balık tutma" yeteneği büyük ölçüde köreltildi. Artık onlar "devlet"ten balık tutmasını öğretmesini istemekten daha çok balık vermesini bekliyorlar. Bu beklenti onların denetim altında tutulmasını kolaylaştırdığı için "dayatmacı devlet"in de işine gelmiş. Türk toplumu düzey kimlik olarak doğduğu şehir ve etnik kökenine önem vermekle birlikte varoluşunu hiçbir zaman etnik köken ya da yöresel dille açıklamayı düşünmemiş. O kendisini her zaman "Anadolu insanı" olarak, Türk ve İslam dünyasının bir parçası bilmiş ve her şeyi medeniyet bazında değerlendirmeye çalışmış. Malatya'nın Türkiye'ye kazandırdığı Özal'la Türk toplumu yeni bir "misyon" ve "vizyon" yakaladı. "İthalatçı" millet Özal'la "ihracatçı" millete dönüştü. Dünyanın yeni sahipleri, Malatyalılar gibi, altın sarısı kayısılarını bütün dünyaya pazarlayabilen ihracatçılar. Malatya'nın kayısısının olduğu her yerde Türkiye vardır. Altın renkli kayısının gittiği her ülkeye Anadolu'nun kültür ve medeniyeti de gider. İhracatını her yıl büyütmesini bilen bir ülkenin girişimcileri, iç ve dış meydan okumalara karşı "misyon" ve "vizyon" geliştirmede görülmedik bir başarı ve üstünlük sağlarlar. Toplum Özal döneminde olduğu gibi, düşey kimlikte farklılaşmadan bütünleşmeye geçer. İhracatı büyüyen bir ülke, birleşik kaplar gibi, toplumun bütün kesimleriyle birlikte büyür. Herkes başta siyasi liderler olmak üzere, diğer alanlardaki girişimcileri büyük bir coşku ve bağlıkla izler. İhracatı büyüyen bir ülkede kanlı kardeş kavgaları olmadığı gibi, bölünme ve parçalanma korkuları da yaşanmaz. Malatya'da Yeni Şafak'ın temsilcisi Abdullah Polat'la Vali Mustafa Yıldırım, Belediye Başkanı Mehmet Yaşar Çerçi, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı M. Mücahit Fındıklı ve MÜSİAD Başkanı Ali Osman Başkurt'u ziyaret ettik. Görüşmelerde, Özal'ı yetiştiren Malatya'nın ticaret ve ihracatın önemini iyi kavradığı izlenimini edindim. Altın sarısı kayısının başkenti Malatya, bütün Türkiye gibi, büyük bir ihracat patlaması öncesinin durgunluğunu yaşıyor. Türk toplumu artık kimseden balık istemiyor. Anadolu insanı Keban ya da Karakaya baraj gölünde balık tutmak için, yüksek lisans ya da doktora yapmak gerekmediğini biliyor. Malatya'nın kayısısı gibi, Anadolu şehirleri kaynaklarını en etkin ve en verimli bir biçimde değerlendiriyor. İşte Ömer Bostanlıoğlu Malatya'nın harika kayısısını başta Amerika olmak üzere, bütün dünyaya ihraç ediyor. Anadolu insanına balık tutmayı "kamu", "özel" ve "gönüllü" kurum ve kuruluşlardaki girişimciler öğretecek.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |