|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Türkiye'de 7 milyona yakın özürlü, başta yaşadıkları konut olmak üzere, sokak, kaldırım, kamu binaları, genel hizmet alanları ve toplu taşım araçları, engellilerin de yararlanabileceği şekilde tasarlanmadığı için, evlerinde adeta müebbet hapis hayatı yaşıyor. Engelliler bu yüzden, içinde bulunduğumuz bahar mevsiminin güzelliklerini ancak, eğer yüksekliği uygunsa, evlerinin pencerelerinden izleyebilecekler. Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı Özürlüler Uzman Yardımcısı Şehir Plancısı Deniz Çağlayan, özürlülerin toplum yaşantısına, en az özürlü olmayanlar ile eşit fırsatlarda katılabilmelerinin sağlanmasında mekansal düzenlemelerin önemli bir yer tuttuğunu bildirdi. Çağlayan, bir kişinin bağımsızlığının, diğer bir kişinin yardımı olmaksızın kendi başına tüm yapıları kullanması ile mümkün olabileceğini belirtti.
Sokağa çıkmak bile lüks
Dünya Sağlık Örgütü'nün istatistiklerine göre, gelişmekte olan ülkelerdeki nüfusun yüzde 12'sinin "özel gereksinimi olan bireyler" olarak kabul edildiğini söyledi. Bunlara, yaşlılar, hamileler ve çocukların da eklenebileceğine değinen Çağlayan, şöyle devam etti: "Bu denli önemli bir grup olmasına rağmen, özürlüler için günümüzde sokağa çıkmak, kaldırımda hareket edebilmek gibi sınırlı aktiviteler için bile çok sayıda engel bulunması nedeniyle kentlerimizin büyük bölümü ve yapıların çoğu erişilmez durumdadır. Sosyal hizmet alanındaki eksiklikler de fiziksel çevredeki olumsuzluklara eklendiğinde engeller artmakta, parklarda, sokaklarda, kısaca yaşam çevrelerimizde, tek başına tekerlekli sandalye veya yürüteç kullanan, beyaz bastonu ile yürüyen özürlü bireylere çok az sayıda rastlanmaktadır. "
|
|
|
|
|
|
|