T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

H A Y A T

Türk kadını renklidir

"Türk kadını daima renkli ve güzel giyinmiştir" diyen kreatör Ahmet Özceylan "Edirne'deki bir hanım da Van'daki bir hanım da geleneksel giysilerinde uyum ve biçime dikkat ediyor"şeklinde konuştu

Kreatör Ahmet Özceylan, "Türkiye'de kadınların şık, temiz ve işine göre giyindiğini" belirtti. Türkiye'deki giyim kültürü üzerine değerlendirmelerde bulunan modacı Özceylan, "çalışan kadınların da geleneksel kıyafetler giyen kadınların da giyimine dikkat ettiğini" kaydetti. Özceylan "Türkiye'nin giyim eğitiminde ve endüstrisinde önemli eksikleri bulunduğunu, bu yüzden ünlü modacıların yabancı ülkelerde eğitim gördüklerini ve ithal kumaşları tercih ettiklerini" belirtti. Türkiye'deki insanların vücut standardının çıkarılmaması nedeniyle hâlâ Avrupa kalıplarla çalışıldığını ve bu nedenle büyük miktarlarda kumaşın çöpe gittiğini belirten Özceylan, bunun ciddi bir sorun olduğunu dile getirdi. Özceylan, giyim ve moda konusundaki Yeni Şafak'ın sorularını cevapladı:

Giyimi ticari bir iş olarak mı yoksa kültürel bir unsur olarak mı görüyorsunuz. Türkiye'deki giyim kültürünü nasıl değerlendiriyorsunuz?

Giyim, önde gelen faktörlerinden birisi sanat olan bir konu. Giyimi tasarlayıp yapanlar önce sanat olarak sonra ticari maksatla konuya yaklaşırlar. 1700'lü yıllarda Evrensel Beyanname yayınlandıktan sonra kadın bütün dünyada ön plana çıktı. Kadın ön planda olduğu için kadın giyimi ve giyim kültürü de öne çıktı. Artık kadınlar da erkekler gibi pekçok işte çalışıyorlar. Türkiye'de giyim kültürünün ileri bir düzeyde olduğunu düşünüyorum. Bizim geleneksel düşünce ve inanışlarımız açısından kadın bizde dünya kadınlarından çok daha temiz. Türk kadını, temiz, şık ve işine göre kıyafet giyiyor.

Bu tespitiniz sadece çalışan kadınlar açısından mı geçerli? Toplumun geneli için de aynı görüşte misiniz?

Giyim tarihine baktığımız zaman Türk kadını daima renkli, güzel giyinmiştir. Bir nakışlı çorap yapıyorsa; üstüne üç etek mi giyecek, bir fistan mı giyecek, bir gömlek mi giyecek onu çok iyi ayarlar. İşim icabı bu konularda araştırmalar da yapıyorum. Edirne'deki bir hanım da Van'daki, Çorum'daki bir hanım da geleneksel giysilerinde uyum ve biçime dikkat ediyor.

Giyimin alt sektörlerinde, kalıp hazırlamadan kumaş üretimine kadar Türkiye kendisine has bir çizgi takip edebiliyor mu?

Bizde bütün mesleklerde olduğu gibi giyimde de bazı konularda geç kalınmıştır. Paris'te giyim kuşam, bunların teknikleri ve kesim şekli bakımından 1860'ta akademi kurulduğunu düşünürsek, bizim üst düzeyde moda ve tekstil eğitimi veren kurumlarımızın olmaması üzücüdür. Bu konuları gidip yurtdışında öğrenmiş olmamız bizi üzüyor. Teknik konuda, mühendislik konusunda, oranlar konusunda eksiklerimiz var.

Eğitimin dışında giyim endüstrisinde de durum aynı mı?

Eski dokuma makinaları ile çalışıyoruz. İç pazar bulunduğu için o makinalar hâlâ kullanılıyor. Gönül istiyor ki biz Fransa'dan, Almanya'dan, Japonya'dan, Kore'den kumaş almayalım. Ancak onlar daha güzeli daha çabuk yaptıkları için bize bile satıyorlar. Tekstilde söz sahibi ülkeyiz diye konuşuyoruz zaman zaman, ama hâlâ eksiklerimiz olduğu kanaatindeyim.

Giyim insanların alışkanlıklarını ve ruh hallerini yansıtan bir ayna vazifesi görüyor mu?

Eğer bir gün çok şık bir elbise giyerseniz, o gün kendinizi mutlu hissedebilirsiniz. Bunu ben şuna benzetiyorum: İnce belli bir bardaktan demli güzel bir çay içmişsiniz gibi, çok sıcakta bir bardak su içmişsiniz gibi giyimi de kimi zaman bir terapi gibi görüyorum ben, ilaç gibi görüyorum. Sadece örtünmek değil de sanki bize güç veriyor, güven veriyor.

İnsanlar giyinirken bu anlayışla mı hareket ediyorlar yoksa moda mı temel belirleyici oluyor?

Son zamanlarda modayı hazır giyim faktörleri yakından takip ediyor, renkleriyle, biçimleriyle. Moda şu anda çok yönlü, çok çeşitli. Geriye sadece insanların kendilerine yakışanı, rollerine uygun olanı seçmesi kalıyor. Bir fotoğraf sanatçısı pamuklu bir yelek giyiyor, kolay yıkanabilen bir pantolon giyiyor; yani işine uygun olanı giyiyor. Batı'da bundan 10-20 yıl önce rahatlık ön plana çıkmıştı. Şimdilerde bu ülkemize de geldi. Ben buna seviniyorum.

Müşterileriniz çoğunlukla hangi çevrelerden?

Ankara biliyorsunuz yabancı misyon şefleri, işadamları, politikacıların yoğun olduğu bir yer. Ben Ankara'yı tercih ettim. Bundan da memnunum. Buradaki insanlar daha şık, daha sınırlı ama güzel giyiniyorlar.

Giyimde kalite son yıllarda düştü mü?

Ülkemizde ısmarlama diken insanlardan bir kısmı dünyanın en iyi dikenleri arasında yeralıyor. Hazır giyimde ise kaliteliyi, iyiyi yapmak ısmarlamadan daha pahalıya maloluyor. Hazır giyim firmalarının çok reklam yapmaları, kendilerini ön plana çıkarıyor.

Ismarlama giyim mesleğini sürdürmek isteyen gençlerin ne yapması gerekiyor?

Terzilik mesleğinin devamı için, bu konuda eğitim gören gençlere, okul kadar zamanlarının yarısını da pratikte, ustaların yanında staj yaparak geçirmelerini, bu mesleğin ilerde çok daha kıymetleneceğini söylemek istiyorum. Elbette konfeksiyonda, yapılacak dikilecek şeyler de var. Fakat asıl kolda altın bilezik diye tabir ettiğimiz şey giyimin sanatsal yönü.

Kumaşlar çöpe gidiyor

Modanın israf boyutu yok mu? Sanıyorum, pekçok kişinin elbise dolabı, moda diye alınıp daha sonra giyilmeyen kıyafetlerle dolu.

Bu, beş litrelik suyla yıkanacak sebzeyi, hortumu takıp 100 litre suyla yıkamak gibi oluyor. Hazır giyimde bir de şöyle bir kaybımız var. Avrupa kalıplarla çalışıldığı için boylar hep bizim vücut standardımızın, ki bizim vücut standardımız hâlâ çıkarılmamıştır, üzerinde oluyor. Boylar hep uzun geliyor, kol boyları, pantolon boyları, manto boyları kesiliyor. Ben bir araştırma yapmıştım, milli gelirde yüzde 3'lük kadar, sadece çöpe atılan kumaşlarla zararımız var. Bu ciddi bir konu.

Ismarlama daha ekonomik

Hepimizde olmasa da pekçoğumuzda farklı görünmek arzusu zaman zaman olmaktadır. Hanımlar da erkekler de böyle şeyler istiyorlar. Bunları tasarlamak tabii ki kreatörlere, moda tasarımcılarına düşüyor. Bu tabii toplumun çok az bir kesimi için geçerli. Ekonomik açıdan aileye yük getiren bir şey çok özel giyinmek, çok özel kumaşlardan kıyafetler yaptırmak. Kimi zaman da çok zengin olanlar, nasıl olsa benim param var diye pahalı ne bulurlarsa alıyorlar. Bu doktora sormadan ilaç almak gibi bir şey oluyor, kendilerine uymayan yakışmayan kıyafetler giyiyorlar. Ismarlama yaptırmak, kimi zaman hazır almaktan çok daha ekonomik olur. Batılar'ın bir sözleri var: Ben çok zengin değilim ki ucuz mal giyeyim. Mesela kalitesiz eteklerden on tane alsam n'olacak? 6 ay giyip atacağım. Halbuki iyi, şık bir ceket diktirirse bir bay, bedeninde bir değişiklik yoksa bunu 10 yıl sonra da giyebilir.

 
Suçsuz mahkumlar
7 milyona yakın özürlü, kaldırım, yaya geçidi ve toplu taşım araçları, engellilerin de yararlanabileceği şekilde tasarlanmadığı için evlerinde mahkum hayatı yaşıyor.
Şizofreniye koşuyoruz
Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilimdalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Bilici, "Toplumsal şizofreniye doğru gidiyoruz, artık hiçbir olaya tepki gösteremez hale geldik" dedi. Doç. Dr. Bilici, "toplumsal şizofreninin", halkın normal olarak göstermesi gereken tepkiyi göstermemesi olduğunu belirtti. Doç. Dr. Mustafa Bilici, şöyle konuştu: "Fransa'da yüzde 1'lik bir zam yapıldığında halk isyan ediyor. Türkiye'de ise yüzde 40'lara varan zam yapıldığı halde toplum buna sessiz kalıyor"
Lakap okuldan soğutuyor
Psikolog Uzman Dr. Osman Sabuncuoğlu, öğrenciler arasında yaygın olan isim takmanın çocukların okulla ilişkilerinin bozulmasına ve okuldan soğumalarına neden olduğunu söyledi. Sabuncuoğlu öğrenciler arasında gözlenen lakap takmanın çocukların incinmesine neden olduğunu belirterek, "Bu durum çocukların arkadaşlarından da soğumasına neden olabiliyor" dedi. Sabuncuoğlu, erken çocukluk döneminden gelen boğuşma, güreş gibi gelişime uyan davranışların ergenlik döneminde ciddi kavgalara dönüşme riskinin daha fazla olduğunu da kaydederek kuvvet gösterisinde bulunarak öne çıkmanın asla kabul edilemeyeceği mesajının verilmesi gerektiğini kaydetti.
18 Mart 2001
Pazar
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED