T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Laiklik mücadelesi bedava olur mu?

Laikliği savunmak isterken Etibank'ı boşaltan rejimin bekçisi Sabah'çılar, işi tırmandırıyor.

Temel'in banka soyma girişimine benziyor durum..

Temel bankaya girmiş.. Vezneye gitmiş.. Elindeki tabancayı kendi başına dayamış..

Sonra bankanın veznedarını uyarmış:

- Kasadaki bütün parayı vermezsen, elimdeki rehineyi öldürürüm!.

Sabah'ın ifadesi ile, "laik, demokratik cumhuriyet değerlerinin yılmaz bekçisi olan Sabah", Etibank'ın boşaltılan paralarını ödemeyi taahhüt ediyormuş..

Neden zahmet ediyorlar?.

Dincilerle mücadele ederken ve laiklik savunulurken Etibank'ın kaynakları Bilgin şirketlerine aktarıldıysa, bu bir "vatan hizmeti"nin gereği olarak yapılmıştır mutlaka..

Etibank boşaltılması, "örtülü ödenek" fonları kullanılarak kapatılmalıdır..

Hatta Dinç Bilgin ve Zafer Mutlu ile "Etibank-Sabah" yöneticilerine, vatana hizmet aylığı bağlanmalıdır..

Bahtsız Murat Demirel!.

Akılsız Korkmaz Yiğit!.

Bilinçsiz Ali Balkaner!.

Zavallı Hayyam Garipoğlu!.

İnsan sadece "banka boşaltma fiilinin faili" olur mu hiç?.

Bunu, laiklik için, dincilere karşı mücadele ederken yapacaksın!.

Laiklik için dincilere karşı mücadele vermeyi ihmal edip, sadece banka boşaltırsan, böyle hapsi boylarsın sonunda..

Bu "laiklik mücadelesi" kolay bir iş değildir..

Bunun için, mutlaka devletin ve tasarruf sahibinin parasını harcamak gerekir..

Benim bir tanıdığım vardı..

Dincilere karşı laiklik mücadelesi vermek için, hem Türkiye'de bir banka kurdu.. Hem de New York'ta bir off-shore bankası kurdu..

Sonra, burada topladığı mevduatı New York'a aktarıp, oradan Türkiye'deki kendi şirketlerine kredi olarak geri verdi.. Bu kredileri de geri ödemedi.. 150 milyon dolar civarında bir parayı, New York üzerinden döndürüp, kendi cebine aktardı..

Ama bilinçsiz banka murakıpları, bu işlemin, dincilere karşı laiklik mücadelesi vermek için yapıldığını kavramadıkları için, bu işlemleri de, "yasalara aykırı fiil" diye rapor ettiler..

Ama laikliğin yılmaz savunucuları olan bazı politikacılar, durumu anladılar ve bu raporları hasır-altı ettiler..

İşte bu yüzden "Sabah-Etibank" yöneticileri çok rahat..

"Sabah"ın durumunu, belki Bülent Ecevit anlamayabilir.. Çünkü Tarım Bakanı Hüsnü Yusuf Gökalp'e göre, "Ecevit ne söylenilenleri, ne yazılanları anlıyor"..

Ama laiklik konusunda mangalda kül bırakmayan ilkeli politikacılar, Hüsamettin Özkan'lar, Mesut Yılmaz'lar falan, Sabah'ın laiklik için mücadele verirken, Etibank'ı nasıl boşalttığını biliyorlardır..

"Sabah-Etibank" yöneticileri de, bu anlayış karşılığında, kendilerine verilen laik görevleri yerine getirmekte ve mesela Cumhurbaşkanı Sezer'e karşı, tıpkı dincilere karşı yaptıkları gibi, ciddi yıpratma kampanyaları açmaktadır..

Aslında bir başka "devlet sırrı"nı da açıklayalım..

"Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu"na da, dinciler sızmış durumda.. Çünkü onlar da, Etibank'ı 113 trilyon lira zarara uğrattıkları için, Dinç Bilgin'in, Zafer Mutlu'nun ve laiklik mücadelesi veren diğer arkadaşlarının, şahsi iflaslarını istemişler..

Bu konuda Güngör Mengi, ciddi bir laiklik yazısı yazmalı ve "Sabah" da, gerek banka murakıpları, gerekse fon yöneticileri için "Şirret tetikçiler" başlıklı haberler yapmalıdır..

ŞAKA

Değişim başladı!.

"Hürriyet"te bir başlık..
- Köylüye yalakalık bitiyor!.
Yani artık bundan sonra, o eski söylem veya slogan bitiyor mu?
- Köylü efendimizdir, dönemi bitti mi?
Ya "en hakiki mürşit ilimdir" ne olacak derseniz, onu da zaten "YÖK" bitirdi.. Üniversite kapatarak, irşad ediyorlar bilim hayatını..
Geriye ne kaldı..
- Sağlam kafa, sağlam vücutta olur!.
Bunu da şöyle değiştirelim..
- Sağlam kafa, ekonomik krizde olmaz!.

TEBESSÜM

Ne giyersen, giy!.

İnternet'te dolaşırken, bir Amerikan fıkrası gördüm..

Şöyle:

Adamı, vergi dairesine çağırmışlar.. Yanında bütün defterlerini ve hesaplarını da getirmesini istemişler..

Adam korku içinde, mali danışmanına gitmiş..

Sormuş:

- Vergi dairesine giderken nasıl giyineyim?. Ne tür bir izlenim bırakırsam, bana daha az vergi cezası keserler?.

Mali danışman öğüt vermiş:

- En eski elbiselerini giy.. Yoksul, muhtaç bir görüntü ver ki, sana az ceza kessinler..

Adam güvenemeyip, bir de avukatına danışmış..

Avukat, mali müşavirin tam tersi bir öğüt vermiş:

- En yeni, en pahalı elbiseni giy.. Güvenli, kendinden emin bir görüntü ver ki, az ceza kessinler vergiciler..

Adamı bu öğütler tatmin etmemiş.. Aklına güvendiği, filozof bir arkadaşına aynı soruyu sormuş.. Bu akıllı arkadaş bir hikaye anlatmış.. Şöyle demiş:

- Bir gelin, zifaf gecesi ne giymesi gerektiğini bir arkadaşına sorar.. O da, gırtlağa kadar kapalı, koyu renk bir gecelik giymesini tavsiye eder.. Bir başka arkadaşı ise, dekolte, şeffaf bir gecelik giymesini söyler..

Vergi dairesine giderken ne tür bir elbise giymesi için arkadaşından öğüt bekleyen adam, bu hikayeyi dinledikten sonra, sorar:

- Zifaf gecesi ne giyeceğini bilemeyen gelinle, vergi dairesine giderken ne giyileceğini soran benim aramda ne gibi bir ortak yan var ki?

Adamın akıllı arkadaşı gülerek, izah eder:

- Ne giyersen giy, başına gelecek şey aynıdır..

KISSADAN HİSSE - Ekonomiyi iflas ettirdikten sonra "ekonomik kurtuluş savaşı" başlatan Ecevit ve birbiri ardınca açılan "ekonomiyi kurtarma paketleri", biz vatandaşlar açısından hep aynı kaderin işaretçisidir..

Ne yapılırsa yapılsın, bu yeteneksiz kadrolar işbaşında oldukça, vergi, zam, enflasyon ve yoksullaşma gelir..


24 Mart 2001
Cumartesi
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED