T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Güçlü devlet

Osmanlı'yı Osmanlı yapan ve bir cihan devleti olarak 600 yıl yaşatan, sadece "Os", "man" ve "lı" değildi. Yani "isim" den öte unsurlar vardı.

Herkes kendi yöresinde istediği gibi yaşar; kimse kimsenin diline, dinine, örfüne, adetine karışmaz...

Devlet, bu çeşitlilikten rahatsızlık duymaz, insanları ve toplumları değiştirmeye kalkışmaz; "tek tip vatandaş" projeleri geliştirmez... Vergisini alır, işine bakardı.

Bugün bizdeki pekçok sıkıntının sebebi o uygulamanın tam tersini tercih etmemiz ve herkesi "tehlikeli düşman" olarak görmemizden kaynaklanıyor.

Güçlü devlet, kendine güvenir, vatandaşına güvenir. Ufak bir rüzgarla yıkılacağı kompleksine kapılmaz.

Gözünün üstünde kaşın var diye öğrencilerin okuma hakkını elinden almaz.

Canım öyle istiyor diyerek üniversitenin kapısına kilit vurmaz.

Fatih kapatılmalıdır

Turan Çapanoğlu "Fatih kapatılmalıdır" diyor. Demekle kalmayıp gerekçelerini de açıklıyor: Çünkü Tikko, DHKP/C, Hizbulvahşete militan kazandırmıyor...

Yobazlığa pirim vermiyor...

Demokrasi yerine cunta şakşakçılığı yapmıyor...

İdeolojik saplantıların kölesi olmuş eğitim kadrosuna sahip değil...

Yöneticileri hakkında üniversite imkanlarını "cep to cep" yapmaktan açılmış soruşturma dosyası mevcut değil...

YÖK'ün değil, bilimin doğrularına göre eğitim veriyor...

Militan demokrasiye değil, çoğulcu demokrasiye inanan gençler yetiştiriyor..

Kurucuları arasında Dinç Bilgin, Zafer Mutlu, Murat Demirel gibi banka hortumcuları yok...

Egemenlik kayıtsız şartsız milletin değil, Kemal Gürüz'ündür...

"Aklı hür, vicdanı hür, irfanı hür nesiller" yetiştiriyor...Bir düşmanı affetmek, bir dostu affetmekten daha kolaydır.
M. D. Delusy

NEDEN?
TALİ YOL VAR, ANA YOL VAR.
TALİBAN VAR, ANABAN YOK.

Osman Efendi'nin derdi

Uşaklı Osman Efendi'nin başı müthiş bir şekilde ağrımaktadır. İlaç alır geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder. Doktor çağrılır, lakin baş ağrısı artarak sürer. Ağrının yanı sıra gözleri de yaşarmaya başlar. Başka doktorlar çağrılır...

Osman Efendi, ağrıyı kesene servet vaat eder. Doktorların hiçbiri ağrıyı durduramadığı gibi sebebini de bulamaz. Röntgenler, beyin tomografileri çekilir, testler yapılır... Dayanması gittikçe zorlaşan baş ağrısı ve gözyaşları hayatı çekilmez hale getirmiştir. Ağrı kesici iğnelerle zor ayakta duran Osman Efendi bu defa da apar topar yurtdışına götürülür. Zürih'te haftalarca hastanede kalınır, profesörler konsültasyon yapar, testler tekrarlanır.

Sonuç: Osman Efendi'ye teşhis konulamaz. Artık yerinden kalkamadığı için ağrı kesici iğneler verilir, altmışlarını süren adamın ülkesine dönüp "dinlenmesi", daha doğrusu son günlerini evinde geçirmesi tavsiye edilir. Osman Efendi bitkin, aile perişan. "Kader" denilir, Uşak'a dönülür. Yayla evinde bir odaya yatırılır ve ağrı kesici iğnelerle ölümü beklemeye başlar.

Bir gün, hastanın keyfi gelsin diye, Osman Efendi'nin eski berberi Mehmet çağrılır. Berber yataktan kalkamayan Osman Efendi'yi tıraş ederken, adamcağız derdini anlatır ve ölümü beklediğini söyler.

Berber Mehmet "Beyim" der, "sakın sizin burnunuzda kıl dönmüş olmasın?" Bir bakar, "Hah işte" der "Kıl dönmüş." Osman Efendi'nin şaşkın bakışlarına aldırmaksızın cımbızla kılı çeker. Ev halkı, Osman Efendi'nin köyü ayağa kaldıran çığlığıyla odaya koşar. Berber Mehmet, Osman Efendi'nin elinden zor alınır ve cımbızın ucunda tuttuğu yirmi santimlik kılla kapı dışarı edilir.

Osman Efendi'nin kanayan burnuna pansumanlar yapılır, kolonyalar koklatılır ve yaşlı adam tekrar yatağına yatırılır. Ertesi sabah Osman Efendi aylardır ilk defa rahat bir uykudan uyanır. Gözlerinin yaşarması geçmiştir. Baş ağrısından ise eser kalmamıştır. Dönen kılın, sinire yürüyüp gittikçe uzayarak, dayanılmaz ıstıraplara yol açtığı, ancak o zaman anlaşılır. Çözümün bu kadar basit olabileceği kimsenin aklına gelmemiştir. Sapasağlam ayağa kalkan Osman Efendi, Berber Mehmet'i çağırtır ve ona bir servet bağışlar.

Arkadaşımız Hatice Begoviç, bu hikâyeden şu sonuçları çıkarıyor:

1. Vergiden turizme, sosyal güvenlikten adalet reformuna kadar, Berber Mehmet Efendilerin de fikirleri vardır, dinlemek gerek.

2. Bazen büyük sorunların çok basit çözümleri olur.

3. Burnundan kıl aldırtmayanların başı çok ağrıyabilir.


24 Mart 2001
Cumartesi
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED