T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Gidişat kimin için iyi?

Bu yazıda değineceğim konulara daha önce değindim bir miktar. Fakat gelişen şartlar içinde daha çok değinmemiz gerektiği anlaşılıyor. Özellikle, perşembe akşamı doktora yaptığım Mülkiye'den yayımlanan bir ekonomi programını izleyince bu yazıyı yazmaktan geri durmam imkansız hale geldi...

Mevcut duruma bakıldığında, ülkenin içinde bulunduğu tablonun "iyi" olarak nitelenmesi kadar, "kötü" olarak nitelenmesi de mümkün. Buna rağmen, "büyük finans kurumları adına" konuşan herkes, ülkenin içinde bulunduğu durumun fevkalade iyi olduğunu söylemeye özen gösteriyor.

Bunun sebebi belli aslında. "Devletçilik" sebebiyle ortaya gelen sıkıntıların karşısında, en az "devletçilik" kadar otoriter ve halk lehine bir iktisadi faaliyet seferberliğinden kopuk "piyasacılık" çözüm gibi sunuluyor. Bu, son derece ince çizgiler üzerinde ilerletilerek, son derece haklı tartışma konularının bağlamından koparılması ile yönlendiriliyor.

Öncelikle, siyaset ve bankacılık sistemi arasındaki sıkı bağların ülkede yarattığı tahrifata yoğunlaştırılıyor tüm dikkatler ve ardından bu bağın parçalanması gerektiği haklı olarak söyleniyor. Böylece siyasete karşı aşırı duyarlı olan, böylece en ufak bir siyasi krizde bile deprem olmuşcasına sarsılan "kırılgan" piyasa yapısından kurtulunacağı söyleniyor.

"Peki bunun yerine ikame edilmek istenen ne?" diye sormadığınız sürece mesele yok. Bu soruyu sorduğunuz anda ortaya, kendi "mutlakçı" kuralları ile işleyen, dokunulmazlığı kutsal sayılan ve önüne çıkan engel ne olursa olsun iradesini yürütmesinin kaçınılmaz olması gerektiği öngörülen "piyasa" çıkıyor önünüze.

"Piyasa"nın verdiği tepkilerin ülkenin doğru yolda olup olmadığının tek göstergesi olduğu kesin bir gerçek olarak ilan ediliyor böylece.

Gerçek bu değil tabii. Döviz kuru, faiz, repo, tahvil ve bono kelimeleri eşliğinde, "piyasa"nın mukaddes buyruklarının neler olabileceği keşfedilmeye çalışılıyor.

Böylece, olabilecek en katı uygulama modellerinden biri bütün "güleryüzlülüğüyle" yürürlüğe koyuluyor. Siyaset yerine "piyasa" ikame edilmeye çalışılarak, güya daha demokratik bir ortamı getirmek adına, daha siyaset-dışı ve tüm inceliğine rağmen daha otoriter bir uygulama dizisinin devreye sokulduğu görülüyor.

Derviş'in işbaşına geliş biçimini -Derviş'in şahsından bağımsız olarak- "düşük yoğunluklu ara rejim" olarak adlandırmıştık. Bunun her geçen gün haklılaştığını görüyoruz. Üstelik bu durumdan daha da tehlikeli. Çünkü darbe siyaseti fiilen sıfırlar ve bunun ardından siyasetin kurumsal olarak ve fiilen yeniden ne zaman gündemleşeceği bellidir. Mevcut "piyasacılık" seferberliği içinde ise, siyaseti varlığı sadece "biçimsel" düzeye indirgenmektedir. Bu, adına "siyasetsiz siyaset" dediğimiz olgunun derinlemesine yerleşikleştirilmesi anlamına gelmektedir. Tek tek insanların taleplerini yönetime taşıması gereken siyaset bu şekilde etkisizleştirilince, "sokak" lehine konuşan hiçbir odak kalmamaktadır.

Büyük finans kurumlarının bilançolarına güven pompalayacak düzenlemelerin, halkın durumunun iyi olduğu anlamına geldiği düzenbazlığı bu şekilde egemenleşmektedir.

İnsanların çektiği sıkıntıları görmezden gelinmesi, yani bunun uzun vadeli bir stratejinin parçası olarak ele alınması "piyasacılığın" tartışılmaz gerçeklerinden biri olarak hergün boca edilmektedir insanların zihinlerine. Adeta kaçınılmaz bir gerçekmiş gibi, sokağın "piyasa"ya teslimiyeti ve siyasetin tüm bu konularda genetik bir suskunluğa bürünmesi istenmektedir.

Oysa, siyaset ve bankacılık ilişkilerinin kötü sonuçlarını göstererek işaret edilen bu çözümün de sıradan insanlara bir faydası yoktur. Mevcut tartışma devletten beslenenlere karşı, "piyasa"dan beslenenlerin yerleştirilmesi tartışmasının ötesine erişememektedir. Gidişat ya "devletçiler" için iyi olmaktadır, ya da "piyasacılar" için. Fakat halk için iyinin ne olduğunun gündemleşmesi bile sözkonusu olmamaktadır.


24 Mart 2001
Cumartesi
 
ÖMER ÇELİK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED