T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

H A Y A T

TEHLİKELİ OYUN

ABD'li bilim adamları, sağlıklı kadının yumurtasıyla anne olamayan kadına doğum yaptırdı. İki anne ve bir babanın DNA'sını taşıyan bebek 'ahlak' tartışmasına yol açtı.

Amerikalı bilim adamları, iki annesi, bir babası olan bebekler dünyaya getirdiler. ABD'nin New Jersey kentindeki St Barnabas Enstitüsü tarafından geliştirilen yöntemle, yaş veya diğer nedenlerle doğurma yeteneğini yitirmiş kadınların, sağlıklı kadınlardan alınan yumurta hücreleriyle hamile kalmaları sağlanıyor. Böylece yumurtası genç ve sağlıklı hücrelerle takviye edilen kadın, doğurganlık özelliğini yeniden kazanabiliyor. Yumurtasında bulunan "mitochondria" adı verilen ve içlerinde bazı genler barındıran yapıların zarar görmesi sonucu bazı kadınların doğuramadığını düşünen bilim adamları, uyguladıkları yöntemle, genç ve sağlıklı kadından yaşlı ya da kısır olanına, yumurta hücresinin bu bölümünden takviye yapıldığını belirtiyorlar.

İki anneli, bir babalı

Ancak genç ve sağlıklı kadınların yaşlılık ya da diğer nedenlerle doğurma özelliğini yitirmiş bir kadına "yumurta hücresi" konusunda güç takviyesi yapması olarak izah edilen yöntemle dünyaya gelen bebeklerin, pratikte iki anneleri, bir babaları oluyor ve bu bebeklerin hücrelerinde "mitochondrial DNA" (mtDNA) denilen yapılardan iki set bulunuyor. Bilim adamları, şimdi "ooplasmic transplantasyon" adı da verilen bu yöntemle dünyaya getirilen bebeklerde bulunan ve iki ayrı anneden gelen bu iki genetik setin hangisinin gelecek nesillere taşınacağını merakla bekliyorlar.

Aslında yeni bir teknik değil

Bilim çevreleri, aslında bu yöntemle dünyaya ilk bebeğin getirilişinin 1997 yılında gerçekleştirildiğini, bu tarihte gelişmenin pekçok tıp dergisi tarafından dünyaya duyurulduğunu, ancak o sırada kimsenin bunun önemini kavrayamadığını belirtiyorlar. Bilim adamları, bu kez yöntemin bu kadar iyi algılanmasının nedeninin ise "anneden bebeğe giden kalıtım zincirine, iki kadının genlerinin karışımından oluşan bir genetik özelliğin aktarıldığının kanıtlanması" olduğunu kaydediyorlar.

Genetik bozulma olabilir

Hammersmith Hastanesi Kısırlık Tedavisi uzmanı Lord Winston, tekniği "rahatsızlık verici" olarak niteledi. Tekniğin hayvanlar üzerinde denenmediği iddiasını ortaya atan Lord Winston, bu nedenle "ooplasmic tranplantasyon"un gelecek nesiller üzerinde bir genetik bozulma yaratıp yaratmadığının bilinemediğini ifade etti. Lord Winston, tekniğin kısırlık tedavisinde faydalı bir çözüm yöntemi olup olmadığına, bu tür sonuçlarından emin olmadan karar verilemeyeceğine işaret ederken, İngiltere'de kısırlık tedavisi yöntemleri ve bu konudaki araştırmaları kural altına alan Kısırlık Tedavisi ve Embriyoloji Araştırmaları Kurulu da yöntemin İngiltere'de denenmesine asla izin verilmeyeceğini açıkladı.

BİLİMADAMLARI AHLAKDIŞI BULDU

Teknik olarak "genetik tabuların tümünün yıkılması" anlamına geldiği belirtilen yöntemle, bugüne kadar 30 kadar bebeğin dünyaya getirildiği ve hepsinin sağlıklı olduğu açıklandı. Bunlardan 15'inin ABD'deki araştırma laboratuvarlarında ve yalnızca deney amacıyla doğurtulduğu belirtilirken, bütün bu gelişmeler, dünya bilim çevrelerinde de yeni "bilimsel etik" tartışmalarının çıkmasına neden oldu. İngiltere'nin de içinde bulunduğu pekçok ülke yöntemi "ahlak dışı" olarak nitelerken, bu konuda halen var olan yasal kısıtlamaların sonuna kadar korunması gerektiği savunuluyor. "Ooplasmic transplantasyon" adı da verilen yeni tekniğin yaratıcısı olan ekibin başkanlığını yapan St. Barnabas Enstitüsü araştırmacılarından Dr. Jacques Cohen, alanında saygın bir isim olarak tanınıyor. Ancak Cohen'in ortaya koyduğu teknik, İngiliz bilim adamları tarafından "ahlak dışı" olarak niteleniyor.

 
Sigara kanseri azdırıyor
Sigaranın, aile geçmişinde 3-4 meme kanseri veya yumurtalık kanseri vakası bulunan kadınlarda meme kanseri riskini arttırdığı belirlendi. Mayo Klinik araştırmacılarından Dr. Fergus Couch, sigara içenlerin kanına kansere yol açan maddenin daha çok karıştığını açıkladı. Kan dolaşımı sistemine karışan kanserojen maddelerin, meme hücrelerinin DNA'sında mutasyon meydana getirdiği ve belli bir zaman içinde normal hücrelerde kanser oluşmasına yol açtığı kaydedildi. Aile geçmişinden dolayı risk altında bulunan kadınlarda sigaranın, risk faktörünü artıran başlıca neden olduğunun bilimsel olarak belirlendiği bildirildi. Meme veya yumurtalık kanseri geçirmiş kişinin sigara kullanan kızı ve kız kardeşinin, 2.4 kez daha fazla meme kanseri riski içinde bulunduğu belirtildi. Aile geçmişinde 5 veya daha fazla yumurtalık ve meme kanseri vakası görülmüş sigara tiryakisi kadınlarda ise meme kanseri riskinin 5.8 kez daha fazla olduğu ifade edildi.
6 Mayıs 2001
Pazar
 
Künye
Temsilcilikler
Reklam Tarifesi
Abone Formu
Mesaj Formu
Ana Sayfa | Gündem | Politika| Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon| Hayat| Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED