|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
"Beyaz Enerji Operasyonu" başladığı vakit, inatla ve her zeminde "Beyaz Enerji"nin gidip "Mavi Akım"la buluşacağını söylemiş ve yazmıştım. Nitekim, öyle oldu. "Beyaz Enerji" ile ilgili soruşturma başlayınca Cumhur Ersümer'den ziyade Mesut Yılmaz'ın "heyecanlandığı" dikkat çekmişti. "28 Şubat'ın Başbakanı" kendisi değilmiş gibi, askerlerle polemiğe girişmesi pek ilginçti. Yirmi yıla yaklaşan siyasi yaşamında ağzından hiç duymadığımız sözcükleri kullanıyor, "sivillik"ten, "değişim"den, "statüko"dan dem vuruyor ve bir "demokrasi havarisi"ne bürünüyordu. Bütün bunlarla, "enerji" konularının herhangi bir ilgisini kurabilmek pek zordu. Üstelik, "enerji" konuları "yolsuzluk" konusuyla buluşunca, "sivillik", "değişim", "statüko" vs. gibi kavramların Mesut Yılmaz tarafından tedavüle sürülmesi enikonu sırıtıyordu. Hele bunları en sık ve en yüksek perdeden telaffuz eden kişi, Cumhuriyet tarihinin "Türkbank"tan ötürü, "yolsuzluk"tan ötürü gensoruyla düşürülmüş tek Başbakanı kendisi ise... Bu arada, "Beyaz Enerji" soruşturmasının, izlemesi gereken güzergahta ilerlemesi ve Enerji Bakanı Cumhur Ersümer'in istifaya mecbur kalmasıyla "Mavi Akım" da gündeme geldi ve "dosya" üzerine tetkik başladı. Bu noktada, Mesut Yılmaz ya da yandaşları tetiklerine daha bir kuvvetle asıldılar. İşte örnek: Tuncay Özkan imzalı "Enerji lobileri ve savaşçıları" başlıklı dünkü Milliyet'te yer alan yazı ve bu yazının bir bölümü: "... 1996 yılından bu yana bütün hükümetlerin el verdiği, destek olduğu proje bitim aşamasına gelince ortalık karışıyor. Neden mi? İşte nedeni. Gazprom'un Türk ortağı Turan Hazinedaroğlu firmasının yönetim kurulu üyesi Tunca Hazinedaroğlu ile konuştum ilginç şeyler anlatıyor: 'Amerika'da Türk Amerikan iş konseyinin bu yılki toplantısında Yeni Şafak yazarları beni gösterip 'Mavi Akım mafyası' dediler. Cengiz Çandar, Fehmi Koru ve Zeynep Göğüş nereye gitsem aleyhte propaganda yaptılar. Bu lobi büyük ve etkili bir şey." Düpedüz: yalan! Çünkü, Tunca Hazinedaroğlu adını ilk defa duyuyorum. Böyle birisini tanımıyorum. Şimdi karşıma çıksa tanımam. Ayrıca, Hazinedaroğlu'nun Rus Gazprom şirketinin ortağı olduğundan da haberim yok. Bu durumda, Amerikan Türk İş Konseyi toplantısı sırasında, nasıl olur da, Tunca Hazinedaroğlu aleyhinde her gittiğim yerde aleyhte propaganda yapabilirim? Tuncay Özkan zahmet edip, duyduklarını doğrulatmak için bir telefon etseydi, bu kadar yalan yanlış lafı biraraya getirip yazı yazmamış olurdu. Şimdi gerek Tunca Hazinedaroğlu, gerekse Tuncay Özkan'ın kalkıp, kime ve nerede "aleyhte propaganda yaptığımı" kanıtlarıyla açıklamaları gerekiyor. Ayrıca, ne lobisi bu? Bomboş laflar. Zeynep Göğüş'ü Washington'daki toplantıda sadece bir kez, o da bir dakika ayaküstü gördüm. Nereden baksanız, bir çuval deli saçması... "Mavi Akım" konusu, "tetikçilik" amaçlı gazete köşelerine böyle ıvır zıvır satırlarla yansımasının çok ötesinde "stratejik" hem de "uluslararası rekabet" boyutları taşıyan bir proje. "Mavi Akım", TCP yani 'Trans-Caspian Project" yani Hazar Ötesi doğalgaz projesiyle rekabet halindeydi. İşin püf noktasını Zeyno Baran imzalı "Turkey: Blue Stream Dynamics" (Türkiye: Mavi Akım Dinamikleri) adlı bir CSIS raporundan okuyalım. Zeyno Baran'ın satırlarına önem verin; zira Mesut Yılmaz'ın 1999 Eylül ayında hem Washington'da Amerikan enerji yetkilileriyle "özel görüşmesi"nde vardı; hem de hemen ardından yaptığı ve meşhur fotoğrafın çekildiği Moskova ziyaretinde, Gazprom yetkilileriyle görüşmesinde: "... TCP Amerika ve Türkiye tarafından Hazar petrolü ve gazını, Rus ve İran etkisinden arınmış biçimde uluslar arası pazarlara Türkiye üzerinden taşıyacak ihtiraslı Avrasya Koridoru projesinin temel halkasıdır. Ayrıca Türkiye'ye bir alternatif gaz tedarik etmiş olacaktır. Buna karşılık, Mavi Akım, şu sırada Türkiye'nin gaz ihtiyacının yüzde 70'ini karşılamakta olan Rusya'ya Türkiye'nin bağımlılığını artıracaktır... Bu projeler arasındaki rekabet bölgenin geleceği üzerindeki stratejik rekabetin bir parçasıdır. Rusya, Mavi Akım projesini en başta gelen bir öncelik olarak mütalaa etmektedir ve bu projenin kaderi elbette ki hem Türkiye-Rusya ilişkilerinin, hem de Hazar havzasının alacağı yönü belirleyecektir. ... Yılmaz'ın resmi bir hükümet görevi bulunmamasına rağmen, kendisi Türkiye'nin enerji politikasıyla derinden ilişkilidir ve Ersümer onun partisinin üyesidir. Yılmaz'ın Mavi Akım'la aktif ilgisi Mayıs 2000'deki cumhurbaşkanlığı seçimleriyle de ilgili olabilir. Henüz adaylığı açıklanmamış olmakla birlikte, Yılmaz'ın yarışa katılacağına yaygın bir kanaat var. Birçoğu Rusya ile muazzam iş çıkarlarına sahip iş alemi ve medyanın yoğun desteği, onu çok ciddi bir aday haline dönüştürebilir. Yılmaz Rusya ile daha yakın bir işbirliğinin uzun vadeli bölge istikrarının anahtarı olduğu düşüncesindedir. Öte yandan, Türk Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Rusya konusunda son derece ihtiyatlı olan Hazar bölgesi liderleriyle mükemmel ilişkiler içindedir." Onca zamandır varlığına işaret ettiğimiz "Rus lobisi"nin niye ve nasıl dallanıp budaklandığını, medya ve iş dünyasındaki uzantılarını ve başında kimin olduğunu bu satırlardan çıkaramıyorsanız; devamını getiririz...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |