Globalleşme ya da küreselleşme, AB yolundaki Türkiye'nin gündeminden hiç düşmeyen ve en çok tartışılan konulardan biri. Küresel iletişim alışverişinin kaçınılmaz olarak beraberinde getirdiği kültürel etkileşimde ise, hiç kuşkusuz bir numaralı aktör, hem aynılaşmanın hem de farklılaşmanın bir arada empoze edilebildiği elektronik kutu, yani televizyon.

Teknolojiyle birlikte gelen ideoloji

Türkiye'de televizyon için deneme yayınlarına ilk kez 1968 yılında geçilirken, yayınların gerçekleştirilebilmesi için gereken teknolojik donanım da Almanya'dan sağlandı. Her şeyde olduğu gibi burada da teknoloji transferi, ideoloji transferini beraberinde getirdi ve tv yayıncılığında Batı modeli uygulamalar benimsendi. TV'lerde Batıdan ve ABD'den ithal edilen programlara yer verilirken, bu yapımlar da genellikle eğlence ağırlıklı oldu.

Ticari kaygılar nedeniyle birbirleriyle rekabet halinde olan özel kanallar, hep denenmiş ve başarılı olmuş olanı tercih ettiklerinden, yayınlandıkları ülkelerde olay haline gelen eğlence programlarını ülkemizde de ekrana taşıdılar. Böylece izleyici Batı patentli ve Batı formatlı olan programların da izlendiğini hatta, rating sıralamasında ilk sıralarda yer aldığını gördü. Bunun en tipik örneği de Çarkıfelek, Kim 500 Milyar İster gibi programlardı.

Batı formatlı başarı

Son zamanlarda Batı formatlı sitkom tarzı komedi dizileri de en fazla izlenen yerli diziler arasında yer aldı. Hiç kuşkusuz buradaki başarı, patenti veya formatı yabancı da olsa bu programların Türkleştirilmesi'yle doğru orantılı. Bunun en güzel örneği de, 15 ülkede 20 yıldan beri yayınlanan Çarkıfelek yarışma programı. Çarkıfelek'in Türk versiyonu, dünyada yayınlananlar arasında en iyi komedi sunumu, en iyi prodüksiyon ve en iyi buluşla 3 dalda birinci oldu.