|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Sizden bıktık!. Kendilerine "parti lideri" denilen siyaset ağaları, istedikleri kadar kızıp sinirlensinler.. Türk halkı, "yeni isimler"i bekliyor.. İşte görüyorsunuz.. Kemal Derviş yolda yürüdüğü zaman, toplumdan, bir "siyasi lider"e gösterilen ilgiyi çekiyor.. Tayyip Erdoğan, yasaklı mı, değil mi, belli değil.. Ama her adı geçtiği zaman, koltuklara "şimdilik" sahip bulunanların tüyleri, diken diken oluyor.. Türkiye "gerçekten başarılı" insanlara acıktı.. Hatırlamıyor musunuz? Bir ara "Fatih Terim politikaya girse ne iyi olur" diyenlerin sayısı az mıydı? "İnternethaber.com" sitesindeki bir ankette "kimi başbakan görmek istersiniz" konulu bir anket vardı.. İlk andaki sonuçlara baktım.. Besim Tibuk, Kemal Derviş, Muhsin Yazıcıoğlu, Tayyip Erdoğan, Saadettin Tantan ve İlhan Kesici, Bülent Ecevit'ten de, Mesut Yılmaz'dan da daha fazla oy toplamışlardı.. Sanal ortamda Tansu Çiller'i başbakan görmek isteyenlerin sayısı ise, Bahçeli-Ecevit-Yılmaz üçlüsünün topladığı oyların 10 kat fazlasıydı.. Bu "sözde liderler" ne yaparlarsa yapsınlar, "değişim fırtınası" onların koltuklarını zorluyor.. Çıkın sokağa, sorun insanlara.. Türkiye Saadettin Tantan'a güveniyor, Mesut Yılmaz'a güvenmiyor.. Kemal Derviş, Türkiye'ye de, dünyaya da, Bülent Ecevit'ten daha fazla güven telkin ediyor.. Devlet Bahçeli'nin dedikleri ile yaptıkları arasındaki tutarsızlıklar, MHP'ye oy verenler tarafından da sorgulanıyor.. En koyu perhiz sırasında, olmadık turşuları yiyenlerden farkı yok Bahçeli'nin.. Medya patronlarına kamu ihalelerini yasal olarak da açan yeni RTÜK tasarısında, MHP'nin de desteği var.. Enerji konulu şaibeleri Meclis denetimi dışında tutan Cumhur Ersümer tartışmalarında, MHP yine şeffaflığın karşısındaki safta.. Peki MHP neyin yanında? Bu olup bitenlerden sorumlu değil mi MHP? Böyle bir tablo var.. Halk bunları biliyor, izliyor.. Ve Tayyip Erdoğan, Kemal Derviş, Besim Tibuk gibi isimler, birer yıldız gibi parlıyor ümit ufuklarında.. Sağlıklı bir gelişme bu.. Gelecek seçimlerde, keşke bir kamplaşma olsa ve oylar dağılmasa.. "Merkez"in yakın-sağ ve yakın-solunda, büyük koalisyonlar oluşsa.. "Muhafazakar-liberaller" ve "Radikal-liberaller", karşı karşıya gelseler.. "Avrupa Birliği Normları", "Hukukun Üstünlüğü", "Temizlik", "Şeffaflık", "Sivil Demokrasi" gibi konulardaki ortak-zeminin üzerinde, iki blok, farklılıklarını sunsalar topluma.. Türkiye gerçekten, 21'inci yüzyıla dönük ümitlerin yeniden canlandığı bir ülke oluverir.. Söyledikleri ile yaptıkları farklı, neyi temsil ettikleri ve neye karşı oldukları bilinmeyen partilerden de, liderlerden de bıktık.. Sadece biz mi bıktık? "İstikrar olsun" diye herşeyi destekleyenler bile bıktı.. Bakın Rahmi Koç'un söylediklerine.. Dinleyin TÜSİAD'ın açıklamalarını.. "Tekelci medya"nın köşelerini okuyun.. Bir anlasa bunlar.. Deniz bitmedi.. Bunlar, denizi bitirdi.. Açık ve seçik görelim durumu.. Kemal Derviş olmasa, bunlar ayakta durabilir mi? Bırakın ülke ekonomisini.. Bunlara, bakkal dükkanının yönetimini emanet eder misiniz? ŞAKA
Ne söylese doğrudur!.
Mesut Yılmaz, ANAP grubunda esip gürlemiş.. - İstediğimi bakan yaparım, istediğimi bakanlıktan atarım, falan demiş.. Muhteremin her söylediği doğrudur.. Mesela Millet Meclisi Yılmaz'ı, kendisi istediği için başbakanlıktan düşürdü.. Cumhur Ersümer de, Mesut Yılmaz istediği için Enerji Bakanlığı'ndan istifa etti.. Şu Tantan bu gerçekleri bir bilse, gidip Mesut Yılmaz'ın elini herhalde öper ve biat ederdi.. GEÇ OLDU AMA
Sonunda TÜSİAD'a bravo!.
TÜSİAD, 28 Şubat sürecindeki ayıplı suskunluğunu nihayet geride bıraktı.. "Çıkar cuntaları" ile "kartel medyası" arasındaki yalpalamalar, galiba geride kalıyor.. "Sermaye", bu çağdaki "değişimin lokomotifi" olmak konumundadır.. "Globalleşme"nin, "özgürlükçü demokrasi"nin, "serbest rekabet"in, "hukuk üstünlüğü"nün, itici gücü olmalıdır sermaye.. İşte TÜSİAD'ın önceki gün açıkladığı "Siyasi Kriterler, Görüşler ve Öncelikler" raporu, Türk sermaye kesiminin tarihinde, yüz-ağartıcı bir sayfa oluşturacak. "Askeri demokrasi"yi kabullenenler, şu gerçeği çok iyi bilmeli.. Türkiye için en büyük tehdit veya tehlike, ne "bölücülük"tür, ne de "şeriat"tır. En büyük tehlike, Türkiye'nin, rejimi, sistemi, ekonomisi ve askeri yapısı ile Batı'dan kopması, dışlanması ve bir "3'üncü Dünyalı Ortadoğu ülkesi" olmasıdır.. Bu tehlikeyi, sade siviller değil, askerler de çok iyi anlayıp, değerlendirmek zorundadır.. "TÜSİAD'ın Raporu", bu "gerçek tehlike"ye karşı, çıkış yollarını gösteriyor.. TÜSİAD'ın yönetimini de, Rapor'u hazırlayanları da kutluyoruz.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |