Kemal Derviş bu defa da 'istikrarlı' çıktı ve 50 gündür beklenen 'ekonomik tedbirler paketi'ni tanıtma amacıyla düzenlediği basın toplantısında da, daha önce her fırsatta söylediklerini bir kez daha tekrarlamakla yetindi. Düne kadar "Ekonomik tedbirler paketi bir türlü hazırlanmıyor" diye endişelenenler için yeni endişe konusu daha büyük ve vahim: Paketin içi boş...

Aslında, devlet bakanı Derviş'in Türk ekonomisinin durumuyla ilgili tespitleri de, rahatsızlıklara koyduğu teşhisler de doğru: Türkiye kazandığından çok daha fazlasını harcayan müsrif bir ülke; açığını da aşırı borçlanarak ve bütçe oyunlarıyla kapatmaya alışmış... Bugün geldiği noktada, gelirinin neredeyse bütününü, eski borçları ödemeye ayırmak zorunda; ancak, bunu, alıştığı yöntemle, yani yeniden borçlanarak gerçekleştirmesi artık imkânsız... 'Saadet zinciri' koptuğundan ekonomi duvara toslamış bulunuyor. Bu durumdan kurtulması için, bir yandan yeniden kredi bulabilmesi gerekiyor Türkiye'nin, bir yandan da ekonomik ve siyasal yapısını kredi verenlerin beklediği gibi elden geçirmesi şart. Kemer sıkacak, israftan vazgeçecek, küçülecek ve yolsuzluğun önüne set çekecek...

Bu tespit ve teşhisler doğru da, bunu sağlamayı getirecek tedbirler ortada görünmüyor. Bir ara "15 günde 15 yasa" diye bir sloganı vardı Derviş'in, sloganı ağzına almaktan vazgeçti de içeriğinin hâlâ peşinde. Hükümetten kemer sıkma yolunda vaat aldığını iddia ediyor. Mutlaka inanmamızı gerektirecek bir ciddiyetle ifade etmediği için, programın başarısını sağlayacak 'dış kaynağı' bulduğu konusunda bizleri tereddütte bırakmayı yeğliyor.

Sizin anlayacağınız, ev ödevini iyi hazırlamış ciddi görünümlü Derviş, "Hepsi de çok kaliteli" dediği 'iyi aile çocukları'ndan oluşan bürokrat kadrosunu yanına alarak kamuoyu karşısına çıktı dün ve gözlerimizin içine bakarak "Bugünden yarına bir iyileşme beklemeyin" demeyi başardı.

"Türkiye'nin güçlü ekonomiye geçiş programı" başlığını taşıyan metin, üzerinde 'program' yazmasına rağmen, bunalım dönemlerinde hazırlanan programlara pek benzemiyor; bütçe dengelerini, gelir ve gider hesaplarını, borç servisini, tasarrufun hangi kalemlerde yapıldığını, içte ve dışta derlenecek yeni kaynakları herkesin anlayacağı biçimde gözler önüne seren bir program değil bu. Zaten, kendisi de, bu sunduğunu başka programların izleyeceğini söylemekten geri durmuyor. Kaleme alanın sorumluluk taşımadığı, iyi niyetli bir yazarın, okurlarını bilgilendirmek amacıyla hazırlama zahmetine katlandığı bir gazete köşe yazısı sanki elimizdeki... Dişi ve tırnağı olmayan bir 'dilek ve temenniler' manzumesi...

Derviş'in somut bir tedbirler paketi ile karşımıza çıkmak yerine güzel derlenmiş lâf kalabalığı ardına sığınmasını, ya büyük bölümünü Ankara'da geçirdiği şu elli günde Türkiye'ye alışmakta zorlandığı ve beklediği türden bir destek bulamadığı gerçeği ile, ya da Türkiye'ye kısa zamanda uyum sağladığı için böyle davrandığı gerekçesi ile açıklamak zorundayız. Hangisi olursa olsun, Derviş'in şahsı için de, ülkenin bugünü ve geleceği bakımından da hoş olmayan bir durum bu...

Konuya 'âcil' müdahale bekleyen ekonomi açısından yaklaştığımızda, beklenen neşterin ortada görünmediğini söyleyebiliriz. Sorunlar hâlâ askıda ve Derviş, gerçek bir derviş sabrıyla, onları zamana yayarak çözme gayretini sürdürüyor. Enflasyonun emir ve komutla ineceğine, piyasaların kendiliğinden hizaya gireceğine, dengelerin zamanla yerli yerine oturacağına inananlardansanız, sorunları mükemmel anlatıp kaynağını uzmanca teşhis eden ve çare olarak da 'sabırla koruğun üzüm olacağı' özdeyişini hatırlatan "Türkiye'nin güçlü ekonomiye geçiş programı" tam sizin için...

Keşke programın sunumu hafta sonuna bırakılmasaydı da, piyasaların nasıl tepki vereceğini ânında ölçebilmemize yarayacak biçimde, hafta ortası bir günde açıklansaydı.

Piyasalar, programa hak ettiği tepkiyi vermek için sabırsız bir otuz altı saat geçireceğe benziyor...

FEHMİ KORU

Künye

Temsilcilikler

ReklamTarifesi

AboneFormu

MesajFormu