T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Cumhuriyet'e bir şeycik olmaz

Medyadan bir dostum, "Cumhuriyet'in içine düştüğü durumu yazarsın artık" dedi bana; "Tabii, geçmişte yazdıklarından alıntılarla süsleyerek..." Nedense, millet, "Ben demiştim" diye övünmeyi sevdiğimi sanıyor. Oysa, içim içime sığmasa bile, yüzde yüz haklı çıktığım konularda dahi "Ben demiştim" cümlesini sarf ettiğimi hatırlamıyorum.

Cumhuriyet epeyden beri ciddi bir bunalımda. Bunalım 'parasal' görünse de, temelinde çok daha başka unsurlar yatıyor. Gazeteyi çıkaran kadro, bugünün dünyasında 'kelaynak' kuşu gibi kaldığının farkında; bu durumdan kurtulmaya çabaladıkça sorun daha da büyüyor. Gazetenin geleneksel okuru Cumhuriyet'ten 'kelaynak' olmasını bekliyor ve o görüntüden kurtulma çabasını asla tasvip etmiyor; buna karşılık onu 'muhalif sol' söylemi için alan 'çağdaşlık' meraklısı nispeten genç bir okur kitlesi de var, onlar da hemen hergün "Artık bu kadarı fazla" diye isyan ediyorlar...

İlhan Selçuk ve arkadaşları, tam bir "Ne İsa'ya ne de Musa'ya yaranamama" durumuyla karşı karşıyalar...

Geçen gün, bir grup arkadaşla yemek yerken yanıma gelen biri, kendisini o ilin CHP il başkanı olarak tanıttıktan sonra, "Cezaevlerindeki açlık greviyle ilgili aylar önce yazdığınız yazıyı, 'Böyle bir yazıyı sizin imzanızla okumak isterdim' notunu düşerek İlhan Selçuk'a faksladım" dedi bana. Belli ki, 'sol muhalif' okur, gazetesindeki damar tıkanıklığını o eylemlerdeki tavrı sırasında fark etmiş...

Böyle bir gazetenin ciddi bir mâlî sıkıntı yaşaması doğal. Cumhuriyet sıkıntıyı on yıla yakın bir süredir bayağı derin yaşıyor. SHP'nin iktidarda olduğu yıllarda, kültür bakanlığı, halk kütüphaneleri eliyle destek çıktı Cumhuriyet'e... Ayrıca, "200 bin satan yeni bir gazete çıkartacağız, dergiler yayımlayacağız" diyen bir fizibilite raporu hazırladılar ve yüklü teşvik aldılar... Ancak, SHP desteği gitti ve mâliyetin yükü sadece okurun sırtına bindi. Cumhuriyet bugün ülkemizin en pahalı gazetesi...

Son ekonomik bunalımda maaş ve ücretlerinin yarısını devalüasyona kaybeden yaşlı okurlara sahip gazete, epeydir 'ölüm-kalım mücadelesi' veriyor. Aydın Doğan ve Dinç Bilgin geçici yardımlarda bulundular, hatta Aydın Bey'in gazeteyi grup bünyesi içine alabileceği söylendi. 'Aile fotoğrafı' üyesi Bayındır Holding patronu Kamuran Çörtük de ilgilendi. Sabancı Holding "Neden olmasın?" diye görüşmeler yürüttü. İstanbul Sanayi Odası yönetim kurulu başkanı Hüsamettin Kavi ile yine İSO'dan Memduh Hacıoğlu da, bir ara, "Cumhuriyet nasıl kurtulur?" sorusuna cevap arayanlar kervanına katıldı.

Cumhuriyet'in yayın politikası temaslardan etkilendi... Ancak, İlhan Selçuk'un iyiniyeti bilindiği için, "İlhan Abi yanlış yapmaz" tesellisi her zaman baskın geldi. Gazete, İlhan Selçuk'un gözetimi altında, Nadi Ailesi'nin elindeki isim hakkını bir vakfa devretti. Mâlî sıkıntılar yüzünden kurulan taktik ilişkiler vakıftan uzak tutuldu. Cumhuriyet etrafında kurulmuş şirketler herkesle işbirliğine girebildi, ama yazarlardan oluşan vakıf o işlere bulaşmadı. Bu da, İlhan Bey'e, ne zaman gerekse, "Cumhuriyet'i kimse satın alamaz" deme kolaylığını sağladı.

"Bedenime sahip olabilirsin, ama ruhuma asla" meselesi...

Esenyurt belediye başkanı Dr. Gürbüz Çapan ve kardeşleriyle ilişkiler de temelde diğerlerinden farksız. Çapan Ailesi Cumhuriyet'le şirketlerde ortak; gazeteyi onlar basıyor. Gerektiğinde kâğıt temininde, reklâm bulmada da yardımcı oluyor Çapanlar... İlhan Selçuk haklı, Gürbüz Çapan ve kardeşleri gazetenin günlük politikasına karışmıyorlar... Bazı yazarlara "Çapan'ın adamı" diye dokunulamıyor; bir de, son operasyon sırasında yaşandığı gibi, 'ortaklar' hakkında, onları üzecek yayın yapmaktan kaçınıyor Cumhuriyet... O kadar da olur tabii...

Bir ara, "Cumhuriyet" denildiğinde akla ilk gelen isimlerden birinin, yönetimden uzaklaştırılınca, Star veya Milliyet'e geçeceği duyulmuştu. Doğru dürüst tahsili olmayan, hergün yazdığı halde eli kalem tutmaz birinin Cumhuriyet dışında bir yazı hayatı olabileceğini düşünmek zordu; ben de o habere pek itibar etmedim... Oysa doğruymuş; önce kendisinin ayrılmaya hazır olduğunu duyurmuş o kişi, ilgi gösterilmeyince, "Ankara temsilcisi de benimle birlikte gelebilir" haberini uçurmuş...

Red Kit gibiyimdir; işini bitirdiğim kişi ve kurumları kalemime bir çentik olarak işleyip yoluma devam ederim, bir daha ardıma bakmam. Bundan yıllar önce yazdığım Cumhuriyet'le ilgili son yazılarımdan birini, "Cumhuriyet yaşamalı" anlamına gelen bir cümleyle bitirdiğimi hatırlıyorum. Hâlâ aynı görüşteyim. Cumhuriyet, özellikle şu kriz döneminde, Çapan operasyonu yüzünden yediği darbeyle kapanma noktasına gelmemeli... Buna izin verilmeyeceğini, Koç/Sabancı gibi bir grubun veya İş Bankası gibi bir kurumun 'kurtarma' işlevini üstleneceğini sanıyorum... Kurtarmalılar da.

Durumun vahameti, Cumhuriyet'in İnternet üzerinden erişilen sitesini paralı yapmasından da belli. Üç kuruş kazanacağım diye okurlara girişin yasaklanması yüzünden, vaktiyle flört ettiği medya patronlarının aleyhte yayınlarına İlhan Selçuk'un aslanlar gibi verdiği cevaplardan, gazeteleri İnternet'ten izleyenler mahrum kalıyorlar...

Bin yıl süreceği ilân edilmiş sürecin ihtiyar gazetesine bir şeycik olmaz, merak etmeyin...


15 Nisan 2001
Pazar
 
TAHA KIVANÇ


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED