T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Derviş ve soldaki hareketlenme

Sosyalist İktidar Partisi gibi marjinal marksist çizgiler ihmal edilse bile şu an solda en az 5 siyasî çizgi mücadele halinde...

-İşçi Partisi, 28 Şubat'tan bu yana macouluktan kemalizme evrimleşme çabası içinde, CHP tabanına ulaşmaya çalışıyor.

-CHP, yeniden Baykal'ın ellerinde... Baykal CHP'yi yeniden dizayn etme çabası içinde... "Gençleştirme" , "Anadolu'ya yönelme", "toplumun tarihî ve kültürel referanslarıyla buluşma", "hırçın muhalefet yerine proje üretme" gibi genel çerçeve arayışı, aynı zamanda kadrolaşma harekâtı olarak geliştiği için, süreç, yeni bir parçalanmayı da beraberinde getirdi.

-CHP'den kopanlar, şimdi toplumdaki siyasal arayışa tekabül edeceği umuduyla "Yeni Oluşum" üretmeye çalışıyorlar. "İnönü" karizması etrafında bir sol hareket.

-Bir de Mümtaz Soysal önderliğinde yürütülen sol oluşum var. Daha çok kemalist eğilimleri buluşturma hareketi olarak da tanımlanabilecek bu çizgi, bir rivayete göre, böyle bir çizgiye yakışacak bir isim bile bulmuş: "Cumhuiyetçi Devrim Partisi"

-DSP var sonra... DSP'yi oluştururken Ecevit, CHP'den farklılaşmayı öngörmüştü. Şimdi Ecevit'ler döneminin sonuna gelindiğne inanılıyor ve DSP'nin yarınları için öngörüler geliştiriliyor. "Ne olacak DSP'nin hali?" sorusu, soldaki tüm hareketlenmelerin gündeminde olmalı...

-Soldaki gelişmelerden söz edilirken Derviş'ten bahsetmemek artık daha çok imkânsız hale gelmiş bulunuyor. Çünkü Derviş, genelde sola sempatizan medya gruplarının Ankara temsilcileriyle yaptığı "ekonomik programı pazarlama" kahvaltısında, kendisini de pazarlamış bulunuyor. Nasıl bir Derviş var karşımızda: Demokratik sol veya sosyal demokrat... Yani hem CHP'ye yakın hem DSP'ye... (Hangisi tutarsa diye mi anlamalı bunu?) Sonra değişen bir sol anlayış içinde... Sadece adil gelir dağılımını değil, pastanın büyümesini de öngören bir sol anlayış. "Katı solcu değilim, diyen, sol da değişti ben de değiştim" diyen ve içinde bulunduğu durumu "tuhaf ve garip" kelimeleriyle tanımlayıp "Pek yakında politikayı düşüneceğim" diyen bir Derviş'le karşı karşıyayız.

-Derviş'in politik geleceğinden söz ederken, Türkiye siyasetine her zaman yakın ve belirleyici etkisinden söz edilebilecek olan uluslararası camianın, özellikle Amerika'nın düşüncelerini ihmal etmek mümkün olmaz. Derviş ismi gündeme geldiğinden beri Amerika'nın bir "Özal'ın sol versiyonu" arayışında olduğu tezi de tartışılıyor. Derviş'in ekonomik eylemi ile Amerika'nın "işin sahibi" gibi ilgilendiği açık. Amerika, Türkiye'de yadırganmak pahasına Derviş hareketine "siyasî reform boyutu" ekleme işini de ihmal etmedi. Ekonomik programın açıklanmasından sonra da Derviş'e en hararetli onay, Washington'dan geldi. Amerika'nın ısrarlı talebi, mevcut hükümeti de Derviş'in destek kıtası haline getirmek. Anlaşılıyor ki Amerika, "dış kredi" kozunu da, aynı zamanda siyasî amaçlı değerlendirmeye kararlı.

İlginçtir, Derviş'e gösterilen Amerikan ilgisine, soldan sadece Atilla İlhan'dan net tepki geldi. Kemalist kadrolanışın tepkisi buna göre daha utangaç oldu.

Ancak şunu söylemek mümkün ki, soldaki tüm oluşumlar için olduğu kadar, belki yüzer gezer oylara yönelik (sol dışındaki yeni oluşum çabaları da bunun içinde olmak kaydıyla) siyasî arayışlar için de Derviş ismi, artık bir rakip oyuncu gibi görünmektedir. O açıdan şu anki konumu gerçekten kendi ifadesiyle "garip ve tuhaf"tır. (Öyle zannediyorum ki siyasi duruşuna ilişkin sözleri de, kendisine verilmesi gereken desteği tartışılır hale getirecektir. Belki de, Türkiye'deki siyasi oyunda, yarınlarda destek kesilmesi de hesaba katılmıştır.)

Burada ben hemen Derviş'in liderlik kabiliyetini sorguladığımı hatırlatmak isterim. Ben hâlâ Derviş'ten Özal'ın mukabilini çıkarmanın zor olduğunu düşünüyorum. Ama uluslararası camia "Bize bu kadarı da yeter" diye düşünüyorlarsa ona da söylenecek bir şey bulunmaz.

Ortada şu andan itibaren "Siyasette Derviş nerede duracak?" sorusu vardır?

İlk önce akla, Ecevit sonrası DSP'nin geldiği açıktır. DSP bu iş için biçilmiş kaftan gibi görünmektedir. Yakındaki DSP Kongresi de spekülasyonlar için uygun bir zamanlama içinde akdolunacaktır. Derviş'ten de Ecevit'e saygı, sevgi, manevi bağlılık noktasında DSP tabanına sempatik gelecek kelâmlar gelmektedir. Derviş'in DSP'ye lider olması mıdır gidilen süreç? Bu henüz tartışılabilecek bir ihtimaldir.

Derviş DSP'ye lider olursa, bugüne kadar Ecevit firması olarak bilinen bu partiye hakim olabilecek bir "liderlik" gösterebilecek midir? Bu da önemli bir tartışma konusu...

Derviş hakkında şu ana kadar Baykal da sıcak sözler söylemiştir. Baykal'ın solda "lider" payesi verilecek bir Derviş'e de böyle sıcak yaklaşması beklenir mi? Zor gibi görünüyor.

"Sol" açısından bakıldığında hiç kuşkusuz en önemli olan Derviş'in sol piyasada ne yapacağı konusu. Netice itibariyle sol oyların da bir yüzdesi var ve hadi biraz yüzer gezer oylardan da alınsın, gene o bilinen yüzde paylaşılacaktır... Kaç grup... En az beş grup... Bundan dört eğilimden oy alan bir Özal çıkar mı? Ben ihtimal vermiyorum.

Derviş'le ilgili siyasî hesap zor tutacaktır.


17 Nisan 2001
Salı
 
AHMET TAŞGETİREN


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED