|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kemal Derviş dinlemesi keyifli biri, düşüncelerini belli bir düzen içerisinde ve anlaşılabilir bir Türkçe ile ifade ediyor. Sorulardan da çekindiği yok, hepsine cevap vermekten geri durmuyor. Ancak, bir gün önce bir başka grup gazeteciye aktardıkları, iki gün önce bir 'program' kalıbında kamuoyuna açıkladıkları, ya da kameralar önünde anlattıkları ile dün bize söyledikleri arasında temelde hiçbir fark yok. Aynı görüşleri, hemen hemen benzer cümlelerle her yerde tekrarlıyor Kemal Derviş... Söyledikleri özetle şu: Ekonomide sorun devletin yüksek faizle borçlanmasından kaynaklanıyor; bu sebeple bu süreci tersine döndürecek bir yeniden yapılanmaya gitmek gerekiyor. "Önce piyasaları rahatlatalım" yaklaşımı yanlış; Derviş önceliği yeniden yapılanmaya veriyor. Hükümet kesin olarak arkasında, Meclis de uyumlu çalışacağa benziyor; Türkiye'nin 'stratejik partneri' ABD ile ABD'nin üzerlerinde etkili olduğu İMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar kasalarını açarsa program başarıya ulaşır... Dıştan gelen mesajları olumlu buluyor Derviş, İMF ile hemen her alanda anlaşıldığını, süregiden müzakerelerin finans planı üzerinde olduğunu da hemen ekliyor... Türkiye'de halk, girişimciler olağanüstü dinamik Derviş'e göre; daha iyi yaşama isteğine bağlı bir başarı güdüsü var 'sağduyulu' halkın. Sorun devlet: "Özellikle devlet yönetiminde bozukluk var" diyor... 'Yeniden yapılanma' devlet yönetimini rasyonelleştirmeyi ve halkın dinamizminin önünü açmayı amaçlıyor. Ortam güvenilir hale dönüşürse dengelerin kendiliğinden oluşacağı kanaatinde. Hem istikrarı hem de yeniden yapılanmayı amaçlayan program kısır döngüyü bozabilir. Bunlar Derviş'in görüşleri... "Sağlıksız zemin üzerinde çalışan, reel sektöre kredi sağlamaktan çok tahvil alarak devlete borç vermeye alışmış" bankacılık sektöründeki sorunların farkında Derviş; ancak hemen neşter vurmak yerine banka sahiplerinin atacağı somut adımlar ve sermaye artırımıyla sektörde durumun düzelmesini hedefliyor. Ayak uyduramayacak bankaların BDDK tarafından fona alınması uygulaması sürecek. Bazı yanlış anlamalara yol açan 'mevduat garantisi' konusuna da, "Bütün mevduatlar devletin yüzde yüz garantisi altında" cümlesiyle açıklık getirdi bakan. "Bazen dış parayla da borçlanılabilse bile, ulusal paraya güven ve talebi artırmak şart. Türkiye'nin parası TL olmak zorunda..." Daha somut olmasını beklediğimiz program, Derviş'e göre, basit bir mekanizma üzerine oturuyor: Herkes para bekliyor, ama bu para devlette yok. Piyasaların güvenmesiyle dengeler oturacak, kur ve faiz gerçekçi seviyelere inecek, dışarıya veya yastık altına kaçan para yeniden sisteme girecek, reel sektör de böylece canlanacak... Bu arada, zaten programlanmış 10 milyar dolar tutarındaki dış kaynağa, program desteği olarak 10-12 milyar doların da eklenmesiyle Türk ekonomisi kısa sürede yeniden sağlığına kavuşacak... Hedef, bir daha kazaya uğramadan önümüzdeki on yıl içerisinde ortalama yüzde 7 büyümek... Kemal Derviş 'iyimser' ve bundan da rahatsız görünmüyor. Umudunu dışarıdan gelecek desteğe bağlamış. Türkiye ile ABD arasında çıkar birlikteliği bulunduğu kabulüne dayanıyor bu umut. "Dış politika ile ekonomi birbirine karıştırılmamalı, ama" dedikten sonra şunu ekledi: "Türkiye ile Amerika arasında stratejik amaç birliği var, bir çok konuya aynı gözle bakıyorlar; İMF ve Dünya Bankası'ndan göreceğimiz anlayışla ekonomimizde iyileşme yaşanması ABD'nin de yararına..." Hükümetin programı kenardan seyrettiği izlenimini paylaşmıyor Derviş; "Bu, hükümetin programı, görevi veren o, güçlü destek sağlamaktan da geri durmuyor; tabii, desteğin somut icraata dönüşmesi de gerekiyor" diyor. Yasaların Meclis'ten zamanında çıkacağından ise emin, şöyle diyor: "Hükümette fikir birliği var, Meclis de anlayış gösterecek..." Kurun dalgalanmada kalacağını, "Güvensiz bir ortamda kuru sabit tutmaya çalışmak en zor iş" cümlesinden öğreniyoruz... Nisan sonu için sarf ettiği "1 dolar 1 milyon 100 bin olur" cümlesini bir hedef belirleme veya tahmin olarak söylememiş Derviş; bu, bir tür akıl yürütme sonucu... Kemal Derviş bizimle konuşurken piyasaları da merak ediyordu. Medyanın programa sağladığı destekle, piyasa, dün korkulan tepkiyi vermedi. Derviş'in "Program başarılı olduğunda siyasete gireceğim" sözü ise bazı çevrelerde alarm zillerini çaldırmış olmalı.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |