|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
"Ekonomik, sosyal ve siyasal alanda birçok reformlar yapılmıştı ama" diyor Engin Güner, "Asıl yapılması gereken devletin yeniden yapılandırılmasıydı. Yani işin asıl önemli kısmı sona kalmıştı. Daha yapılacak çok iş vardı. Sadece temel hak ve özgürlükleri, devletin temel ilkelerini ortaya koyan çok kısa ve öz bir anayasa hazırlanmalıydı. Devlet ekonomiden bütünüyle elini ayağını çekmeli, sadece aslî görevleri olan iç ve dış güvenliği, hızlı, adil ve etkin bir yargıyı sağlamalı, dış işlerini en etkili biçimde yürütmeliydi. Turgut Özal'ın, 'devleti küçültmeli' derken kastettiği buydu..." Turgut Özal'ın Başdanışmanlığı'ndan sonra Cumhurbaşkanlığı Özel Kalem Müdürlüğü yapmış, 1991 seçimlerinde parlamentoya girerek, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Başkanvekilliği ve Türk Heyeti Başkanlığı görevlerinde bulunmuş deneyimli politikacı Engin Güner, Babıali Kültür Yayıncılığı'ndan çıkan "Özal'lı Yıllarım" adlı kitabında, merhum Turgut Özal'ı anlatıyor. Hoş, zarif bir kitap. Yalnızca deneyimli ve başarılı bir politikacı değil, aynı zamanda "usta" bir yazar Engin Güner. Bu nedenle, kitabı, herhangi bir "tanıklık" olarak okuyup geçemiyorsunuz. Güner, hem Özal'la olan musahabelerini anlatıyor, hem de Türkiye'nin bir dönemine ışık tutuyor. Bugün 17 Nisan. Turgut Özal'ın ölüm yıldönümü. Türkiye'nin makus talihini değiştirmiş o gözlüklü, tonton, şişman adam, sekiz yıl önce bugün aramızdan ayrılmıştı... Ülkeyi, içinde debelendiği karma ekonomi belasından kurtarmış, Türk halkına yeniden özgüvenini kazandırmış bir adam... Alın Turgut Özal'ı, "Ahrar Fırkası" ve "Hürriyet ve İtilaf"la başlayan, Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Fethi Okyar, Adnan Menderes'le devam eden çizgiye yerleştirin. Türkiye'yi mamur kılan; planı, projesi, vizyonu, endişesi olan insanlardı bunlar. Yaşasaydı Adnan Kahveci, "siyasî yasak" engeline takılmasalardı Necmettin Erbakan, Tayyip Erdoğan ve Hasan Celal Güzel olacaktı... Kazım Karabekir ve Ali Fuat Cebesoy'un İstiklal Mahkemeleri'nin gadrine uğradığını; Şükrü, Cavit, Halis Turgut ve Abidin Bey'lerin "İzmir Suikasti"ne karıştıkları gerekçesiyle tasfiye edildiklerini; Hamidiye kahramanı Rauf Orbay'ın İsmet Paşa'nın elinden bizar olup soluğu yurtdışında aldığını yazmaya gerek yok. Fethi Bey'in "Serbest Fırka"sı; Orbay, Karabekir ve Cebesoy Paşa'ların "Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası" kapatıldı. Adnan Menderes darağacına gönderildi. Turgut Özal, daha hayattayken tecrit edildi. Erbakan, Erdoğan ve Güzel'in ne şekilde siyaset dışı bırakıldığını ise bizzat yaşayarak tecrübe ettik. Özal düşmanlığı yaparak temayüz eden ilerici Türk aydını için bunlar sadece anakronik örnekler; çünkü onlar hiçbir zaman bu halkın refahını, saadetini istemedi; bu yoksul halk necip Türk aydını için bir laboratuvar malzemesi, bir kobay, bir denek, bir "toplum mühendisliği" öznesiydi. Onlar, bu ülkeyi sevenlere, bu halkın dirliğini isteyenlere düşmanlık ederek palazlandılar; çağdaşlaşmak adına savundukları ise karma ekonomiye bulanmış kapalı rant ilişkileriydi. Engin Güner'in kitabını okuyun. Mutlaka okuyun. "Özal'lı Yıllarım" bir tarih, bir tanıklık, bir portre değil sadece, bir nostaljik tad aynı zamanda.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |