|
|
|
|
Fenerbahçe'yi yenmek moda oldu. Çok iyi prim yapıyor. Galip gelen takımın futbolcuları -hele gol atanlar-, hocası, yönetimi birden bire medyanın karşısında buluyor kendini; bütün kameralar onlara dönüyor. (Serbest ekonomide vitrinde olmak esastır). Bu niçin böyle? Bir kere Fenerbahçe müthiş prestijli bir takım, medyatik alanda bir numara; taraftarı ve parası çok; en mühimi de hâlâ lider. Ama Galatasaray'ı ihmal etmiş olmuyor muyuz? Türk futbol tarihinin en büyük başarılarına imza atan, "Avrupa Fatihi" Galatasaray'ı. Öyle ama, Galatasaray'ı yenmek biraz buruk bir tat bırakıyor damakta. İnsanları fazla memnun etmiyor. Avrupa temsilcimizi, millî gururumuzu incitmiş gibi oluyoruz. Hem bu tür yenilgiler Galatasaray'a da yaramıyor. Sen Real Madrit'i devir; git Yimpaş'a yenil. Hani o çok kullanılan, artık cıcığı çıkarılan sıfat var ya: "İnanılmaz". Beşiktaş ve Trabzonspor şu günlerde zaten kendi dertleriyle uğraşıyorlar; bu kabil kıyaslamalara konu olamazlar. Gerçi Beşiktaş için umulmadık bir "şans" atmosferi doğdu. Aradaki puan farkı bir biçimde azaldı. Şimdi herşey olabilir. Biz yine de başa dönelim. Ligin şampiyonluğa abone dört büyükleri artık dipten gelen bir dalga ile sarsılıyor. Bu dalga geçici değildir. Antep, Ankaragücü, Gençlerbirliği, Denizli, Kocaeli gibi takımlar ve bu takımları çalıştıran hocalar zirveyi zorluyorlar. Biz de varız, bizi de görün diyorlar. Yılmaz Vural bunu açık açık söyledi. Fatih Terim ve Mustafa Denizli'nin kıymetlerini, kariyerlerini inkar etmeksizin; bu ülkede başka hocaların da olduğunu seslendirdi. Zaten bu ses çeşitli tonlarda yeşil sahalardan duyuluyor. Samet Aybaba, Ersun Yenal, Sakıp Özberk, Yılmaz Vural, Erdoğan Arıca, Hikmet Karaman, Hüseyin Kalpar her fırsatta kendi birikimlerinin ihmal edilmez seviyede olduğunu gösteriyorlar. İşte bu eylemin gerçekleştiği alan Fenerbahçe maçlarıdır. Fenerbahçe'yi yenmek için bu dipten gelen dalganın takımları fevkalade efor sarfediyor. Antep bunlar arasında en parlak yıldız. Bakınız bu önümüzdeki hafta neredeyse ligin düğümü çözülecek. Galatasaray önce Real ile oynayacak. Burada cim-bomun şansı bana zayıf gözüküyor. İstanbul'da maçı mucizevî bir biçimde aldı; aynı performansı bir daha göstermesi normal şartlarda mümkün değil. Ardından Rize'ye gidecek. Fener'de Antep ile oynayacak. İşte bütün bu maçlar birer derbi maçıdır. Eskiden öyle değildi ama. Derbi denilince dört büyükler arasında cereyan eden karşılaşmalar kastedilirdi. Dipten gelen dalga, Türkiye'yi sarsıyor. Futbolu da etkiliyor. Tabi öncelikle de Fenerbahçe'yi.
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür |
|
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz. © ALL RIGHTS RESERVED |