T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Hüsamettin Özkan, Halk Bankası ve gizli yazışmalar

Bence Kemal Derviş'in önemi, ekonomide yeniden yapılanmanın yanı sıra, Hazine'nin, Hüsamettin Özkan'ın denetiminden kurtarılmasında yatıyor.

Derviş yolsuzlukların ciddiyetle takip edileceği haberini verdi.

Peki öncekiler yapanın yanında, kâr mı kalacak?

Kurtköy meselesi

Mesut Yılmaz, eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ile birlikte, "Kasım 1999'da uçakları uçuracağız" bahanesiyle, Kurtköy havaalanı inşaatını Demiryolları Limanlar Hava Meydanları İnşaatı Genel Müdürlüğü'nden (DLHİ'den) aldı, Nato Enfrestrüktür Daire Başkanlığı'na (Nato Enf'e) vermişti. Kurtköy sivil bir havaalanıydı; ama askeriyenin ilgilendiği İleri Teknoloji Parkı projesi de orada faaliyete geçecekti. Dolayısıyla gecikme askeri açıdan büyük sakınca (!) yaratıyordu.

Bir hafta önce öğrendik ki, son tasarruf tedbirleri kapsamında. Türk Silâhlı Kuvvetleri, İleri Teknoloji Parkı yapımından da vazgeçmiş.

Kurköy'den uçak uçmuyor; İleri Teknoloji Parkı yapımı erteleniyor.

O zaman özel seçilmiş Nato müteahhitlerine DLHİ fiyatlarına göre birkaç misli para ödeyerek, Kurtköy Havaalanı'nı yaptırmaktaki kasıt neydi?

Üstelik, Kurtköy Soruşturma Komisyonu raporunda belirlendiği gibi, DLHİ de, ihale aşamasına gelmişti. Gecikme iddiası sadece bir bahaneden ibaretti.

Bence Parlamento -yeni gelişmeler çerçevesinde- Mesut Yılmaz hakkında, Hüseyin Kıvrıkoğlu da, eski Genelkurmay Başkanı Karadayı hakkında bir soruşturma açmalı; kendilerinden devletin milyonlarca dolarını sebepsiz harcadıkları için hesap sorulmalı.

Mavi Akım

Mavi Akım Projesi'nde da aynı aciliyet (!) ortaya çıktı.

BOTAŞ ve Gazprom arasındaki sözleşmeye göre, ancak, Karadeniz altından geçecek olan doğalgaz boru hattının inşaatına ilişkin somut adımlar atıldığı takdirde, Ankara - Samsun boru hattının yapımına başlanacaktı. Bu yüzden de Öztaş - Hazinedaroğlu firmasına 52 milyon dolarlık avans ödenmiyordu.

Denildi ki: Acelemiz var. 15 Nisan 2001 yılında Rusya - Türkiye doğalgaz boru hattı tamamlanmalı. Avans ödemesi gecikirse, Türkiye tarafındaki inşaat zamanında bitemez. Tazminat vermek durumunda kalırız.

İşte bu yüzden Ankara - Samsun hattını üstlenen Öztaş - Hazinedaroğlu 52 milyon dolarlık avansı aldı.

Soruyoruz: 15 Nisan 2001 geçti. Rusya'dan Türkiye'ye doğalgaz sevkiyatı başladı mı? Karadeniz altından geçecek boru hattı hangi aşamada? Ne zaman sona erecek?

Ya İstanbul - Ankara otoyolunda Bolu tüneli geçişi için kaç para tahsis edildi? Depremden zarar gören inşaat neden durdu? Astaldi firması Know-how için gerekli görmediği halde, aile fotoğrafındaki Kamuran Çörtük'ü niçin ortak almıştı?

Hüsamettin Özkan

Şimdi gelelim Hüsamettin Özkan meselesine. Derviş, Özkan'ın itirazına rağmen, Halk Bankası Genel Müdürü Yenal Ansen'i görevinden aldı. Böylece, Meclis kürsüsünden sorduğumuz bir soru dolaylı olarak Kemal Derviş tarafından cevaplandırıldı.

"Hakkında dava açılan Yenal Ansen'i Halk Bankası Genel Müdürü olarak muhafaza etmeniz doğru mu?"

Özkan bu sorumuzu duymazdan geldi ama, Kemal Derviş gerekeni yaptı.

Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Hikmet Uluğbay'ın (6 Temmuz 1999'da) intiharından, Kemal Derviş'in atanmasına kadar geçen zamanda Hazine'yi Hüsamettin Özkan - Recep Önal ve Hazine Müsteşarı Selçuk Demiralp yönetti.

Dolayısıyla, Hüsamettin Özkan sadece Halk Bankası'yla ilgili murakıp raporlarının uzunca süre yargıya intikal ettirilmemesinden değil, Etibank ve Egebank raporlarındaki gecikmelerden de sorumlu.

Hadiseleri hatırlayalım:

Hazine'den sorumlu Devlet Bakanı Uluğbay, eski Bankalar Kanunu'nun 38, 41, 44, 52, 56 ve Türk Ceza Kanunu'nun 508-510'uncu maddelerinden sorumlu tutulan Egebank yöneticileri hakkında Savcılığa suç duyurusunda bulunuyor (Haziran 1999). Savcılık, yeni Bankalar Kanunu çıkınca, ağırlaştırılan hükümler kapsamında, dosya, murakıplar tarafından elden geçirilsin diye, Devlet Bakanlığı'na geri gönderiyor.

Haziran'dan Aralık sonuna kadar, Egebank hakkında hiçbir işlem yapılmıyor. 22 Aralık 1999'da, nihayet Egebank, Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu'na devrediliyor. Murat Demirel ve arkadaşları hakkında adli takibat için 2000 yılının Eylül ayı bekleniyor.

25 Aralık 1999'da, bir başka murakıp raporu, Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu'na gönderiliyor. Bu raporda Murat Demirel'in bütün işlerini gören yakın arkadaşı Gökalp Baştürk suçlanıyor. Ama Baştürk hakkında suç duyurusu gene geciktiriliyor.

İşte, Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, bu sebebten dolayı, dönemin Hazine Bakanı Recep Önal'ı sorumlu görüyor. Önal hakkındaki fezleke hazırlığının temelinde bu ihmal yatıyor.

Etibank dosyalarında da aynı gecikme göze çarpıyor. Ve sorumlu, 6 Temmuz 1999'dan (intihar teşebbüsünden) Kemal Derviş'in atanmasına kadar geçen süre zarfında ipleri elinde bulunduran ekip (Özkan - Önal - Demiralp ekibi).

Hiç Recep Önal, Hüsamettin Özkan'ın bilgisi dışında hareket edebilir mi?

Gizli yazılar

Halk Bankası'nda ise, bizzat Hüsamettin Özkan'ın Güneş Taner ve Mesut Yılmaz ile yazışmaları var. Bu gizli belgeleri de, ele geçirdik. Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'e ek delil olarak ileteceğiz.

Hüsamettin Özkan, 4. 5. 1998 tarihli, Devlet Bakanı Güneş Taner'e gönderdiği bir yazıda, Halk Bankası yetkilileri hakkındaki murakıp raporlarının neden basına sızdırıldığını sert bir üslupla soruyor:

"Hürriyet gazetesinin 4 Nisan 1998 tarihli nüshasında, 'Bir Devlet Bankası nasıl soyuldu?' başlığı altında çıkan, kişisel politik hırs ve kaprislerin hangi boyutlarda ortaya konulabileceğine ibret verici bir örnek oluşturan yazının, hangi amaca hizmet için organize edildiği konusu, meslek ahlâkı ile ilgili özellikle araştırılması gereken çok önemli bir sorun olarak görülmektedir. Bir devlet bankasının olumlu imajına karşı yapılmış olan bu çirkin saldırının cevapsız bırakılmasının doğru olmadığı düşünülmektedir.

...Halk Bankası'nda saptanan mali yapıya ilişkin sorunlar, ülkenin genel yapısı ve çerçevesi içinde değerlendirilmelidir.

...Söz konusu raporlarda belirtilen yasaya aykırılıklar, (isnad edilen suçlar) genelde, yöneticiye tanınan takdir hakkının kullanılması ile, suistimal arasındaki ince ayırımda yer almakta, diğer bir kısım ise düzeltilmekle ortadan kalkabilecek nitelikteki usulsüzlük ve ihmallerle ilgili görünmektedir. Konaklama ve oto kiralama ile ilgili örneklerin, yurdumuzda uygulanan harcırah sisteminin, ülkenin temsili ile bağdaşmayan yetersizlikleri nedeniyle ortaya çıkmış olması muhtemeldir. Nitekim son yıllarda, kamu üst yöneticilerinin yurt dışı konaklama ücretleri (otel) ile şehiriçi ulaştırma (taksi ya da şoförlü oto kiralama gibi) giderlerinin, genelde TC Merkez Bankası veya diğer kamu bankalarınca karşılanması yönündeki uygulamanın yaygınlaşmaya başladığı bilinmektedir.

Yine mevduat toplamaya dayalı bireysel bankacılık uygulamasında, rekabet gereği, ayırım gözetilmeksizin, müşterinin memnun olacağı her türlü hediyenin (parfüm, çocuk oyuncağı vb. dahil) bankalarca satın alınıp, müşterilerine dağıtılması da mümkün olabilmektedir. Belirtilen nedenlerle, raporda eleştirilen tüm işlemler hakkında bankadan ayrıntılı yazılı bilgi ve görüş alınarak, objektif ve tarafsız olarak değerlendirileceği düşüncesiyle makamlarına iletilmesi uygun görülmüş ve bu çerçevede gerekli işlem yapılarak, bankadan alınan cevaplar 27. 4. 1998 tarihli yazılarımız ekinde bakanlığınıza gönderilmiştir. Bu konuda, bankanın cevapları tarafsız ve objektif bir şekilde değerlendirildikten sonra, yapılacak işlemlerin ve alınacak tedbirlerin belirlenmesi gerektiği düşünülmektedir. Yapılacak objektif değerlendirmenin sonuçlarına göre, bankaya ödetilmiş kişisel harcamalar varsa, bunların ilgililerine tazmin ettirilmesi, kayıt hata ve usulsüzlükleri varsa, düzelttirilmesi, yetki aşımları varsa bunların bir üst yetkili makamın takdirine sunulmasının sağlanması ve takdir hakkı kapsamına giren hususların ise emsal bankaların uygulamalarına da bakılarak, hakkaniyete uygun bir sonuca bağlanmasının daha doğru olacağı şüphesizdir.

Raporlarda yasaya aykırılığı ileri sürülen olay ve işlemlerde, suçun manevi unsuru yönünden, kasıt bulunup bulunmadığının belirlenmesi de, ayrı bir inceleme ve değerlendirme konusunu oluşturmaktadır. Burada, üzerinde özen ve önemle durulması gereken husus, olaylara tek taraftan bakmak yerine, gerçeğin ortaya çıkarılabilmesi için, savunma hakkına da gereken saygının gösterilmesi olmalıdır. Bunun sonucunda, gerçekten bilerek ve isteyerek yapıldığına kanaat getirilen suistimaller varsa, Bakanlığımca bunların gereğinin yapılacağından kuşku duyulmamalıdır.

Ancak, bankaların denetimiyle görevli olanlardan, objektiflik ve tarafsızlıklarını yitirdikleri, yetkilerin arkasına sığınıp, görevlerini kişisel zaaflarına alet ettikleri belirlenenler için de makamlarınca aynı duyarlılığın gösterilmesini beklediğimi belirtmek isterim. Gereği için bilgilerine arz olunur. İmza: H. Hüsamettin Özkan - Bakan"

Yılmaz'a gizli yazı

Görüldüğü gibi Hüsamettin Özkan 1998 yılı başından itibaren Halk Bankası üzerinde kol kanat germiş, konunun yargıya intikalini engellemeğe çalışmıştır.

Hazine, Güneş Taner'in istifasından sonra Başbakan Mesut Yılmaz'a bağlanınca, bu defa 15. 12. 1998'de Yılmaz'a bir yazı yazarak dosyaların Savcılıktan geri alınmasını istemiştir: "Halk Bankası ile ilgili olarak Bakanlığımızın bilgisi ve onayı olmaksızın, yetkisiz bir biçimde işleme konulmuş, ancak, henüz iade edilmemiş tüm dosyaların, Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan geri istenerek, emsal kamu bankalarının benzer uygulamalarında yapılan işlemler de gözönünde tutulmak suretiyle, objektif ve tarafsız bir şekilde yeni baştan değerlendirilmesine, büyük ihtiyaç bulunmaktadır. Böylece 'yasaya aykırılık', 'usulsüzlük', 'görevin kötüye kullanılması' ile 'takdir hakkının geniş yorumlanması' arasındaki ince ayırım ortaya çıkacak ve bunların kasten karıştırılarak yanıltıcı sonuçlara varılmasından kaynaklanan tutarsızlık önlenmiş olacaktır."

1998'in başından itibaren, 2000 yılının ekim ayına kadar, Halk Bankası'na ait dosyalar savcılıktan alınmış ve bir daha yargıya intikal ettirilmemiştir.

Gerek Güneş Taner, gerek Mesut Yılmaz ile sürdürülen (gizli) yazışmalar, Özkan'ın Halk Bankası yöneticilerini koruma ısrarını da ortaya koyuyordu.

Özkan'dan inandırıcı bir cevap alıncaya kadar, bu hususlarda yazmaya devam edeceğim.


17 Nisan 2001
Salı
 
NAZLI ILICAK


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | İzlenim | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED