YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Bizler de aynı gemideyiz

"Aman ne halleri varsa görsünler" veya "Yılda bir defacık herkesin eğlenmeye ihtiyacı var" tepkisini vermek de mümkün... Ancak, televizyon ekranları ve gazete sayfalarından iki gündür evlerimize taşınan yılbaşı eğlencelerine ait görüntüler, en hafifinden iç burkuntusuna sebep oluyor. Türkiye, fakirleştikçe daha fazla eğlenen, eğlenerek sıkıntılarını unutmaya (buna 'uyutmaya' da diyebiliriz) çalışan bir ülkeye dönüştü. "Vur patlasın, çal oynasın" manzarası, eğlenceye ters bakmayan, yılbaşında eğlenmeyi hoşgörüyle karşılamaya hazır kişileri bile çileden çıkarıyor...

Türkiye 2000 yılını iyi geçirmedi. Ekonomik göstergeler, üretimde yüzde 4.2, istihdamda yüzde 9.7 gerileme yaşanan 1999 yılından daha da kötü. Her şey bir yana, yılın sonuna yaklaşılırken girilen kriz ortamı toplumsal dengeleri bütünüyle bozdu. IMF'ye avuç açan, içborç-dışborç sarmalıyla boğuşan, halkı fakir bir ülke Türkiye. Buna rağmen, aslında yılbaşı gibi bir vesile olmasa da eğlencenin en aşırı örneklerine rastlanılan bir ülke aynı zamanda... Şu haber bile göz açıcı: İngiltere'nin ünlü iki DJ'yi (ara sıra konuşup plak çalan kişi), yılbaşı gecesi, kendi ülkelerinde değil İstanbul'daki bir diskotekte hizmet verdi.

Olayın karapara alışkanlığı, vergi kaçırma gibi polisiye yönleri de var elbette, ancak sokaklara taşan arsızlık ve terbiyesizlik manzaraları bakımından bile vahim bir durum söz konusu. Takmış takıştırmış bayanlarla sürmüş sürüştürmüş bayların yırtık yüz ifadeleri insanın tepesini attırıyor. Nitekim, İstanbul'da, sokaklara taşan çirkinliklere tahammül gösteremeyenler olmuş; gazetelerin yazdığına göre, "Açız" diye bağıran insanlar, çılgın eğlencelerin hüküm sürdüğü otelleri taşlamışlar...

Kırsal henüz bütünüyle etkisini yitirmediği için, fakirliği ve işsizliği, bozuk ekonomik göstergelerin zorladığı şiddetle yaşamıyor Türkiye. Dayanışma kültürü işsizliği, köy irtibatı açlığı kısmen de olsa önlüyor. Yeraltı ekonomisi de bir tür alternatif sosyal politika etkisine sahip. Ancak, yine de, sorunların giderek derinleştiğini, sosyal tabakalar arasındaki yırtılmanın vahimleştiğini fark edebiliyoruz. Alanı daraltılmış siyaset yüzünden, partiler, kitlelerin karnındaki şişi alamıyorlar; bu da yılbaşı gecesi İstanbul'da yaşanan mevzii tepkilerin önümüzdeki günlerde yaygınlaşmasına yol açabilir...

Elbette herkesin eğlenmeye hakkı var; ancak kitlelere önderlik yapması beklenen kişiler ve makam sahiplerinin sergiledikleri manzara bu hakkı tecavüz ediyor. İşadamlarıyla aynı masayı paylaşan bakanlar, tatil geçirme bahanesiyle gittikleri tatil beldesinde kukuletalarıyla gülünç olduklarını farketmeyecek kadar kendinden geçmiş yargı mensupları, eğer milletle alay etmiyorlarsa, kendilerini ve görevlerini hafife alıyorlar demektir... Siyaset ve yargı, herbiri ayrı sebeplerle, halkın tasa ve kederini birebir yansıtması gereken iki kurumdur çünkü...

Önümüzdeki yılla ilgili ekonomik ve siyasi tahminler, ülkemizin hayli çetin bir dönemden geçeceğine işaret ediyor. Ekonomik krizin faturasını hep beraber kemer sıkarak ödeyeceğiz; devlet biraz daha büzülecek, yatırımlar duracak ve işsizliği artırması beklenen tedbirler daha sıkı uygulanacak. Bu arada, günlük hayatında hergün IMF baskısını hisseden fakir-fukara, israfın önüne geçilmediğini, soygun düzeninin devam ettiğini, fakirliğinin sebebi olan yapısal bozuklukların kendi aleyhine kökleştiğini daha iyi anlayacak. Anlayacak ve ne tepki verecek?

Yılın daha ilk günlerinde şom ağızlılık yapmak istemem, ancak iplerin kopma noktasına doğru yol alındığı da açık. Siyasal hayat üzerindeki dayatma ve baskılar ekonomik dengeleri de tahrip etti; bozulan dengelerden zarar gören yığınlar, siyasi hayat üzerindeki baskılar yüzünden, kendilerini umutsuz ve yalnız hissediyorlar. MİT müsteşarının "İnsan, bunlara bakarak komünist olur" dediği arsızlık ve uğursuzluk nümunelerini de bu tabloya ekleyin. Ortaya çıkan, terörü besleyecek en uygun zemindir...

Türkiye'yi ele güne muhtaç eden, kitleleri kendi başlarına bırakanlar, kazdıkları kuyuya kendileri düşecekler; ne çare ki, bizler de onlarla aynı gemideyiz...


4 OCAK 2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Fehmi Koru

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...