YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Yok kanun, yap kanun!

Falih Rıfkı Atay, Zeytindağı kitabında, İttihat Terakki döneminden hatıralarını anlatıyor:

"- Efendimiz kanunu getirdim.

- Ne kanunu?

- Bir mesele için emir buyurmuştunuz. Halbuki elimizdeki kanun sarihtir; bu mesele emriniz gibi halledilemez.

Yaverine dönerek:

- Bana bir müsvedde kâğıdı getiriniz. Ve hemen Harbiye Nazırlığı'na müstacel bir telgraf: 'Şu numaralı kanunu derhal bu şekilde değiştirerek bana metnini müstacel telgrafla bildiriniz.'

Bir kumaş bile bu kadar kolay ısmarlanamaz...

...Cemal Paşa Boyacı köyündeki yalısında son cümlelerinden birinde:

- Bir şey yapmak istiyorum, kanun karşıma çıkıyor. Kanun nedir? Ben yaptım... ben bozarım.

Bu Enver'in bir sözünü hatırlatır:

- Yok kanun, yap kanun! der ve anlamayanlara izah ederdi: 'Yaparım olur, bozarım olmaz.'" (Zeytindağı-Falih Rıfkı Atay)

Dünden bugüne

Osmanlı, İttihat Terakki zihniyetinden çok çekti. "İyi niyetli" diktatörler, Osmanlı devletini inkırazdan, uçurumdan ve çöküşten kurtarıyoruz derken, iyice batırdılar.

O kanun tanımaz zihniyetin, Atatürk dönemine yansıması Recep Peker'di. Buyurgan, vesayetçi, totaliter.

Gelelim bugünlere... Hukukun üstünlüğü diye ısrarımız, yakın bir mazinin her an hortlayabilmesi endişesinden kaynaklanıyor. Günümüz siyasetinde de, geçmişin yansımalarına rastlamıyor değiliz doğrusu.

Her konuda bu böyle. Büyük medya patronlarının devlet ihalesine girebilmeleri için veyahut, vakıf üniversitelerine orman arazisi tahsisinin önünü açabilmek maksadıyla, Meclis'i ve komisyonlarını az çalıştırmadık.

9. Cumhurbaşkanı'nın aile fotoğrafında yer alanları hâlâ bugün himaye ediyoruz. Nevzat Ak, orman arazisi yolsuzluğu dolayısıyla hapishanede tutulurken, işbirliği yaptığı ortağı Ali Şener'e dokunulamıyor. O zaman, Nevzat Ak'a ayıp olmuyor mu?

Trona madenleri

Elimde, Bayındır Holding'in, Eti Holding AŞ'ye yaptığı bir başvuru var. 27.11.2000 tarihini taşıyan bu başvuruda, Bayındır Holding'in, Eti Soda'daki hisselerini, -1 YIL İÇİNDE GERİ ALMAK KAYDIYLA- Vakıflar Bankası'na 14 milyon dolar karşılığında satışına, muvaffakat talep ediyor.

Eti Holding (devlet), Bayındır Holding (Kamuran Çörtük) ve Park Holding (Turgay Ciner), Trona madenleri işletmesinde, Eti Soda'nın ortakları. 23 Eylül 1998'de akdedilen anlaşmaya göre, hisse satışında öncelik ortaklara verileceği için, teklif önce Eti Holding'e yapılıyor. Eti Holding muvaffakat verince, Vakıfbank, 1 yıllığına Trona madenlerinin % 36,5'inin sahibi oluyor.

Bayındır Holding'e Vakıfbank tam 14 milyon dolar ödüyor. Neyin karşılığında? Bir yıl süreyle, hisseleri rehin etmek karşılığında.

Kredi yerine, belli ki böyle dolanbaçlı bir yol denenmiş.

Peki Park Holding ile Bayındır Holding, Trona madenleri için kaç para sarfettiler? Öyle ya, hisselerin % 36,5'inin 1 yıl elde bulundurulmasının değeri 14 milyon dolar tuttuğuna göre... 23 Eylül 1998'den beri fizibilite ve yatırım faaliyetlerine sarf edilen para sadece 3,5 milyon dolar.

Demek "kıyak" (himaye) o tarihte başlıyor. (Bu konuda etraflı bilgi almak isteyenler, Konya FP milletvekili Teoman Rıza Güneri'ye başvurabilirler.)

Etibank

Etibank dosyası bir türlü açılmadı. Oysa iş yargıya intikal etse çok önemli ilişkiler ortaya çıkacak.

Usulsüzlükler ilk günden itibaren rastlanıyor. Meselâ 2.3.1999'da, Hazine Müsteşarlığı Banka ve Kambiyo Genel Müdürlüğü, Etibank'ı uyarıyor: "Artık bankanızın sermayedar gruplarına (tüzel ve gerçek kişilere) para vermeyeceksiniz; her ne ad altında olursa olsun kaynak aktarmayacaksınız. Bankanızın likit kalmasını sağlayacaksınız."

Sanki bu uyarı hiç yapılmamış gibi, Etibank tutuyor, 11.3.1999'da Medya İpek Holding'in Eti Finansal Kiralama'daki % 87'lik payını 1,3 milyon dolara satın alıyor.

Daha önce Etibank, 30 milyon dolarlık hisse satın alarak, Bilgin AŞ'de % 4, Gazete ve Matbaacılık AŞ'de % 39, Birleşik Basın AŞ'de % 13,86 oranlarında iştirak edinmişti. Bu yüzden 11.3.1999'da uyarı aldı ama hiçbir ikaz yapılmamış gibi yoluna devam etti.

Hazine Müsteşarlığı'nın ikazına rağmen, Etibank'ın, Eti Finans Kiralama'yı satın almasını sağlayan zevat şu isimlerden oluşmaktaydı:

Dinç Bilgin (başkan); Şükrü Karahasanoğlu (Başkan vekili); Org. Vural Beyazıt (üye); Önay Bilgin (üye); Zafer Mutlu (üye); Clifford Holmes (üye); Ercan Arıklı (üye).

Murat Demirel hangi sebebten hapiste yatıyorsa, Dinç Bilgin veyahut Zafer Mutlu'nun aynı sebeblerden içerde olması gerekmez mi? Şükrü Karahasanoğlu aranıyor, ama Etibank değil Sümerbank ilişkisinden dolayı onun peşine düştüler. Oysa hukukun üstünlüğüne saygı duyulan bir ülkede Ayşenur Esenler (Murat Demirel'in eşi) hapisteyken, Zafer Mutlu Sabah gazetesinin başında kalamaz veyahut back to back ilişki yüzünden Nail Keçili Ankara Ulucanlar Cezaevi'nde tutulurken, Etibank'ın Çukurova ile kurduğu 50 milyon dolarlık back to back kredi ilişkisi görmezden gelinemez.

Sinan Aygün'ün açıklaması

Banka yolsuzluğunun bürokrasi ayağından da çok söz edildi. Hatta Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün 20 Kasım 2000 tarihinde yaptığı konuşmada "Bazı nüfuz casuslarının" isimlerini de veriyordu: "Engis Aras, Banka ve Kambiyo Genel Müdürü olarak görev yapıyordu; 15.10.1997'de istifa etti. 24.12.1997'de Ali Balkaner'in sahibi olduğu Yurtbank'ta Genel Müdür yardımcısı ve Yönetim Kurulu üyesi olarak göreve başladı... Bayram Eser, Bankalar Yeminli Murakıplar Kurulu Başkanı iken 31.3.1997'de istifa etti. Ertesi gün Yurtbank'ta Yönetim Kurulu üyesi oldu... Mustafa Kırali, Yeminli Murakıplar Kurulu Başkanı iken, 1998 Ağustos'unda emekli olup 1 Eylül'de Yurtbank'ta çalışmaya başladı... Ekrem Aydemir, Ziraat Bankası Genel Müdür yardımcısı iken, 16.6.1999'da istifa etti, aynı gün İnterbank Genel Müdür yardımcısı olarak istihdam edildi..."

Yok kanun, yap kanun!

Sinan Aygün daha bir çok isim sayıyordu. Bunların her biri kanundaki yasağa rağmen, bir devlet kuruluşundan ayrılınca, 2 yıl beklemeye gerek kalmadan, kendi faaliyet alanları ile ilgili şirketlerde işe girmişlerdi.

Çıkarılan af hem bu kişileri kurtardı, hem de görevi ihmal (TCK 230) ve emniyeti suistimal (TCK 508-510) gibi maddelerden yargılanan banka sahip ve sorumlularını "temize çıkardı".

Sözgelimi Cavit Çağlar ve İnterbank'ın yönetim kurulu üyeleri, Ağustos 1999 tarihli Bankalar Kanunu çıkmadan önce bütün usulsüzlükleri gerçekleştirdikleri için, af kapsamına girdiler. Çünkü Türk Ceza Kanunu'nun 230 ve 508-510'uncu maddelerine göre yargılanıyorlardı.

Aynı şekilde, Eti Finansal Kiralama'yı Medya İpek Holding'ten satın alan veyahut 30 milyon dolar harcayarak Bilgin AŞ, Gazete ve Matbaacılık AŞ, Birleşik Basın AŞ'den hisse senedi alan Etibank'ın o dönemdeki yönetim kurulu üyeleri, bu işlemlerinden dolayı hesap vermeyecekler artık. Daha sonra Etibank'la ilişkisini kesen orgeneral Vural Beyazıt'ın büyük ihtimalle davası düşecek. Diğerleri ise devam eden sonraki usulsüzlükler sebebiyle yargılanacaklar.

Boşuna Enver Paşa'nın kulaklarını çınlatmadık yazımızın başında: "Yok kanun, yap kanun!" (Yaparım olur, bozarım olmaz.)


4 OCAK 2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazlı ILICAK

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...