YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Suikastte işin aslı ve görüntüsü

Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'a yönelik suikastin üzerinden günler geçmeye başladı. Şimdilik, cinayetin hemen arkasından, -hatta öncesinden demek lazım, yapılan açıklamalara, haberlere röportajlara bakılırsa- kesine yakın bir biçimde ortaya atılan Hizbullah iddiasının dışında yeni bir gelişme yok.

Ben de herkes gibi, ama herkesten daha farklı bir beklentiyle, bu suikastin bütün ayrıntılarıyla ortaya çıkartılmasını temenni ediyorum.

Vedat Aydın, Musa Anter ve öteki faili belli, ama katili bulunamayan cinayetlere "geride kaldı" desek bile, -ki bunu asla diyemeyiz- hiç olmazsa Gaffar Okkan'a yapılan suikastin bütün bağlantılarıyla, ilişkileriyle ortaya çıkarılması beklentisi içinde olabilmemiz gerekir...

Çünkü öldürülen devletin emniyet müdürüdür.

Ve Diyarbakır herhangi bir il değildir.

Diyarabakır bir anlamda garnizon bir şehirdir.

Olağanüstü Hal Valiliği oradadır. Asayiş Kolordu Komutanlığı oradadır. Yanısıra birçok askeri birlik yine uzakta değil, Diyarbakır'ın içindedir. Özel Kuvvetler vardır, Özel Tim vardır. MİT vardır. Jandarma İstihbaratı vardır, Emniyet İstihbaratı vardır. Bizim burada sıralamakta aciz kalacağımız başka birimler, kuvvetler de orada konuşlanmıştır.

Çünkü Diyarbakır, çok önemli ve her açıdan hassas bir merkezdir.

Benim bildiğim, Diyarbakır'da yabancı bir kuş uçsa devletin haberi olur.

Olmuyorsa ve bu olayda da olmamışsa burada sorunlar var demektir.

Tabii, gerçi devletin her birimi, öteki birimlerden haberli olmayabilir. Bu kadar çok istibarat birimi, bu kadar çok güvenlik birimi, bu kadar çok operasyon birimi olunca birimler arasında iletişimsizliğin olması da diyelim ki normaldir.

Mesela, Diyarbakır Cezaevi'ndeki itirafçılar koğuşundan dışarı çıkartılan tetikçilerin, cinayetler işledikten sonra yeniden cezaevine döndüklerinden bazı birimlerin haberi olmadığını, Susurluk sonrası yapılan çeşitli açıklamalardan biliyoruz.

Mesela, 'Yeşil' namıyla maruf devlet tetikçisinin, başka polis birimleri tarafından arandığı sıralarda, Diyarbakır Polis Lojmanları'nda kaldığını yine sonradan öğreniyoruz.

Fakat bunlarla ilgili herhangi bir soruşturmayı, gerçekleri ortaya çıkarma faaliyetini de şimdiye kadar duymuş değiliz.

Bu nedenle Diyarbakır pek de tekin bir merkez sayılmaz.

Sonra bu Hizbullah meselesinin hâlâ karanlık bir mesele olduğu da biliniyor. Eski Olağanüstü Hal Valisi Ünal Erkan, Okkan suikastinin hemen sonrasında yaptığı açıklamada, "Her ne kadar ilk başlarda müsamaha gösterildiği söyleniyorsa da..." diye Hizbullah'a bir tanım getiriyor.

Bunlar hâlâ karanlıkta kalmış işler ve Güneydoğu'da buna benzer birçok sorun var.

Güneydoğu'yu, daha gerçeği ülkeyi kana bulayan şiddet örgütlerinin kökeninde, devletle bağlantılı şaibelerin, söylentilerin, karışık ilişkilerin olması bana ilginç geliyor. PKK için de benzeri iddialar dile getiriliyor...

Daha Hizbullah'ın ne olduğu doğru dürüst ortaya çıkartılabilmiş değil.

Okkan'ın Diyarbakır'da gerçekleştirdiği operasyonlar sonucu edinilen bilgilerle, İstanbul'da öldürülen örgüt lideri Velioğlu'nun öldürüldüğü operasyonda bile kuşkulu soru işaretleri mevcut. Onun delik deşik edildiği evden, sıyrık bile almadan çıkan yardımcısının itirafçı olduğunu öğrendiğimiz gibi...

Biz bunların ya küçük bir bölümünü biliyoruz ya da bir ara duyup unutuyoruz.

Mesela ne oldu Batman'da, terörle mücadele gerekçesiyle kurulan birlik için, valilikçe Çin ve Bulgaristan'dan ithal edilen suikast silahları?

Ne silahların akibetini öğrenebildik ne de olayla ilgili tahkikatın -eğer varsa tabii- sonuçlarını

Şimdi bütün bu geçmiş olayları da yeniden değerlendirerek bu suikaste yönelik doğru soruları sormak gerekiyor.

Yoksa olay yerinde bir cami keşfedip, "suikastçiler burada saklanmışlar, öyleyse... önyargısıyla caminin imamını polis tavrıyla sorguya çekerek gazetecilik yapılamaz.

Yaralı polislerin ifadesi iddiasıyla ortaya atılan ve manşet yapılan, "Şalvarlı ve sakallıydılar " bilgisi de, yine öyle hedef saptırıcı ve belki de doğru bir bilgi.

Kaçırılıp işkence edilerek öldürülen JİTEM'in kurucusu, emekli Binbaşı Cem Ersever yazdığı kitaplarda, köylere PKK militanı kılığında Kürtçe bilen elemanlarla baskınlar yaptıklarını ve bazı köylerden de bu şekilde yiyecek aldıklarını anlatır.

Dolayısıyla bu konuda ortaya atılan her lafın, her bilginin peşinen doğruluğu kabul edildiği takdirde bu olaya da sağlıklı bakılamaz. Önceki siyasi cinayetlerde olduğu gibi.

Şimdi bazı açıklamalar, bu suikastte dış mihrakların, yabancı istihbarat birimlerinin parmağı olabileceğine işaret ediyor.

Ahmet Taner Kışlalı cinayetinde de önce "katilleri yakaladık, elimizde" açıklamaları dinledik, dehşetli manşetler okuduk. Sonra iş tavsadı. Sonra da mesele dış mihraklara havale edildi. Hâlâ da orada...

Şimdi Gaffar Okkan için de gidiş oraya doğru gibi görünüyor.

İşi komisyona havale etmek gibi dış mihraklara havale edip bazı devletleri suçlamak.

Dış mihraklar olabilir, mümkündür ama önce sorulması gereken sorular vardır.

Birincisi, Diyarbakır gibi bir şehirde böylesine büyük bir organizasyon kimin, kimlerin yardımıyla gerçekleşebilir? Gerçekten olabilir mi? Eğer olmuşsa bu örgüt -adı ne olursa olsun- nasıl bir örgüttür? Arkasında kimler vardır?

İkincisi de bu boyutta, bu anlamda ve önemde bir suikast kimlerin ne biçimde işine yarayabilir? Amaç nedir?

Ünal Erkan gibi Mehmet Ağar gibi eski Emniyetçiler'in bu suikasti yorumlarken, "İşte gördünüz, terör bitti demek ne kadar yanlışmış.." demelerinin bir anlamı olabilir mi?

Görüldüğü gibi bu cinayette esas mesele, cenaze töreni ve Diyarbakır halkının cenaze törenine gösterdiği ilginin içerdiği mesajlar değildir.

Yine işin esası bırakılıp görüntüsü ile uğraşılıyor.


29.OCAK.2001


Kağıda basmak için tıklayın.

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...