YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Nedir senin müktesebat dediğin?

Lugata baktığımız zaman "müktesebât" kelimesinin "edinilen bilgiler" anlamına geldiğini göreceğiz. Öyleyse bir millet müktesebâtının kıymetini bilirse düze çıkmak için gerekli tavrı göstermiş sayılır dediğimiz zaman milletin edindiği hangi bilgileri kastediyoruz? Elbette millet olmak, kendisi olmak için edindiği bilgileri. Bu cevabın (açıklamanın) yaşadığımız ortamda doyurucu olmak şöyle dursun hayli tedirginlik verici addedileceğini tahmin ediyorum. Çünkü birçoğumuzun aklına millet olmak için bilgiye ihtiyaç duyulmadığı fikri takılmıştır. Biz Türkler henüz kendinde (ansich) bir milletiz, daha kendisi için (für sich) bir millet olma aşamasına ulaşamadık. Bazılarımız millet olmayı bir biologi vakıası saymaktadır. Dolayısıyla onların bir millete mensup olmayı herhangi bir insan cinsine mensup olmakla eş tutmasına hiç şaşmamalı. Daha kültürlü diğer bazılarımız içinse millet benzetme uygun düşerse tarihin istihsal ettiği turşu gibi bir şeydir. Yani belli bir insan malzemesi belli şartlarda bir arada bekletilirse artık millet olurlar. O insanların hangi etmenlerden ne ölçüde etkilenerek nasıl olup da millet haline geldikleri sorusuna sosyologi cevap yetiştirir.

İnsan olarak hangi sebepten dolayı millet haline geldiğimize dair bilgiyi ister biyologiden ve isterse sosyologiden almış olalım bu bilgi millet olarak bizim müktesebâtımız sayılmaz. Çünkü bir ucu ırkçılığa öbür ucu kozmopolitizme varan ve her iki uçta da tutarlılığını milletin inkâr edilmesiyle sağlayabilen bu bilgilerin ne doğrulanmasından millet yararlanabilir ve ne de yanlış çıkmasından millet zarar görür. Demek ki milletin müktesebâtı dediğimiz şey sahip çıkıldığı zaman topluma ilişkin bir fayda temin eden ve terk edildiği zaman toplum için felâket sebebi haline gelen türden bilgileri içinde barındırır. Milletin müktesebâtı önce arzu edilen, sonra kazanmak için fedakârlığa katlanılan ve bilahare elde tutabilmek için uğruna savaş verilen bilgileridir. İstek, çaba ve sebat.. Sırası bozulmaksızın bu üçünden biri eksik olursa nelerin millet müktesebâtına dahil olduğu fark edilemez.

Milletin müktesebâtı konusundaki aymazlığın çoğu milletin hazırdan yiyor oluşundan kaynaklanıyor. Millet olma konusunda istekli değiliz, çünkü milletin hal-i hazırda mevcut olduğu konusundaki yaygın kafa konforunu feda etmek istemiyoruz. Millet olmaya çaba göstermeye yanaşmıyoruz, çünkü birey olarak kendi tanımımız bize güvenlik sağlamıyor. Millet yolunda sebat gibi bir fikrin yabancısıyız, çünkü pratikte kendimizi adamdan saydıracak aralığın ancak beynelmilel çıkar çatışması sırasında teşekkül edeceği acı bir şekilde bize gösterilmiştir. İsteksiz, çabasız ve sebatsız.. Çark yine de dönüyor. Hazıra dağ dayanmaz deseler bile dağın tükenmesi zaman ister. Dağ eriyene kadar kim öle, kim kala. Batırdığımız imparatorluğun terekesinden 26 devlet doğdu. Elimizde kalan topraklar yüzölçümü itibariyle Fransa artı Tunus'a tekabül ediyor. Çark dönmekte berdevam. Çarkın dönmesine yardımcı olduğumuz sürece bize millet olarak dokunmayacaklar. Nasıl olsa biz Türkler arasında dönen çarkın boynumuza geçmiş ilmeğin uzantısı olan ipi kısalttığını umursayan yok.


6 ŞUBAT 2001


Kağıda basmak için tıklayın.

İsmet Özel

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...