Eşek herif

Yine onlardan biri... Son günlerde posta kutuma "davetsizce" sarkan "devrimci" arkadaşlardan... "Esef duyarak" okuduğu dünkü yazım üzerine, dayanamamış, ilerici gençlerin hiç de öyle zannettiğim gibi "boş" olmadığını göstermek (kanıtlamak) için bu mektubu yazmaya karar vermiş.

Yazmış da...

Ama ben bir şey anlamadım.

Nazım Hikmet'in "karanlıklarla savaş"ı öğütleyen dizeleriyle süslü mektubun sonunda şöyle bir şeyler diyor:

"Amerikancı gerici güçlerin 1950 yılında ivme kazanan saldırıları Türkiye'yi yeniden köleleştirdi, kapitülasyonları yeniden yürürlüğe soktu... Kurtuluş Savaşı'yla başlayan antiemperyalist mücadelemiz sonuna kadar sürecek..."

İyi, sürsün de, Osmanlı dahil, Türk tarihinin hangi döneminde "antiemperyalist savaş" yaşanmış be eşek herif? Türkiye'nin, yoksa, bilmediğimiz "kolonyalist" bir geçmişi var da, 1950'den sonra gelen siyasi iktidarlar mı gizliyor bunu?

Hangisi?

"Kurtuluş Savaşı" derseniz, İdris Küçükömer'in de söylediği gibi, "mevzi" bir "Türk-Yunan savaşı"dır ve harp tekniği açısından son derece "başarılı" bir örnektir.

Bu kadar...

Bu arkadaşlar, "antiemperyalist mücadele" derken, belki de, "emperyal" bir güç olan Osmanlı'dan kurtuluşu yüceltmek istiyorlar, ama, tarih maalesef doğrulamıyor bunu. Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı'nın küllerinden doğmuş "taze" bir devlettir ve bırakın Osmanlı'yla ödeşmeyi, tam da Osmanlı'nın "modernleşme projesi"nin üzerinde oturmaktadır.

Hem, nedir öyle, "Amerikancı gerici güçlerin 1950 yılında ivme kazanan saldırıları" lafları?

1950 yılında ivme kazanan nedir?

1950 yılında ivme kazanan "demokrasi"dir.

1950 yılında halk, İsmet Paşa'nın "aydın-eşraf-bürokrat" sacayağına dayandırdığı "tek parti rejimi"ne son vermiş, seçme yetkisini kullanarak Menderes'in "Demokrat Parti"sini iktidara taşımıştır.

Mümtaz Soysal'ın "karşıdevrim" olarak değerlendirdiği "1950 süreci" aynı zamanda, "inşa ve restorasyon süreci"dir. Kalkınma hızı ise, genç devrimciler bilmez, yüzde 13'lerde seyretmektedir.

"Karanlıklarla savaşı" öğütleyen Nazım'ı sorgusuz sualsiz 13 yıl zindanlarda çürüten kimdir?

Tan gazetesini yıktırıp yağmalatan?

Sabahattin Ali'yi kafasını odunla parçalayarak ortadan kaldıran?

1950 yılında ivme kazanan gerici Amerikancı güçler mi?

Ayıp...

Hem ayıp, hem yazık!

Demokrasi düşmanlığı yapmak istiyorsanız, daha sofistike, daha inceltilmiş yöntemler bulabilirsiniz.

Hatta, daha inandırıcı...

"Ordu devrimci kulvara girmiştir, gerici emperyalist güçlerin defteri 28 Şubat'ta dürülmüştür..."

"Git yat be kardeşim" diyeceğim ama, onun suçu yok; son yıllarda aynı galat, aynı şablon, adı "yazar"a, "düşünür"e, "akademisyen"e çıkmış koca koca adamların ağzında.

Ne yapsın?

"Keramet" vehmediyor çocuk...