![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Halledilmesi gereken bir 'koli' meselesi var memlekette
Polis bir yere baskın yapıyor. Konu yolsuzluk, usûlsüzlük vs. Baskının durup dururken yapılmadığı malûm. Bir ihbar, şikâyet ya da ayyuka çıkan söylentiler ve burun kemiklerini sızlatan kokular sebebiyle harekete geçiliyor. Gözaltına alınan şahıslarla birlikte, belgelere de el konuluyor. Sanık konumundakiler kameralara sırıtarak el sallamadıkları için, yüzlerini kapatmaya çalışıyorlar. Mevsimin durumuna göre ceketle, paltoyla, kazak yahut gömlekle... Kimi zaman da bir gazete ile yüzlerini örtenlere rastlanıyor. Toparlanan belgeler ise, sağdan soldan bulunan kolilere dolduruluyor. Hesapların incelenmesi, kayıtların tek tek gözden geçirilmesi lazım. Fakat kolilerin ne kolisi olduğunu hiç dikkat eden yok. Etrafta bulunan kameralar hepsini kaydediyor. Hes Matik... Kim özgür, kim değil? Omo... Colormatik... Ülker Buklet... Dell... Bingo... Macintosh... vs. Şimdi oturup düşünelim. Böyle rastgele kullanılan koliler, devlet ciddiyetine yakışıyor mu? Arzu eden ayakta da düşünebilir. Böyle rastgele kullanılan koliler, devlet ciddiyetine yakışıyor mu? Bir televizyon programına konuk olan kişilerin ağzından kazara çıkan firma isimlerine bile "reklam oluyor" diyerek müdahale eden devlet, o görüntülerden rahatsız olmuyor mu? Bugüne kadar rahatsız olmadıysa bile bundan sonra olması lazım. Ve hemen bir çare düşünülmeli. Bu türlü baskınlarda ele geçen belgelerin taşınması sırasında kullanılacak özel koliler hazırlanmalı. O türlüsü hazırlanana kadar, başka çare olmadığı için zorunlu durumda kullanılan kolilerin üzerindeki yazılar da düz kâğıtlar yapıştırılmak suretiyle kapatılmalı. Ayrıca gözaltına alınanlar da unutulmasın. Onlar için 'yüz kapatma malzemesi' tasarlanmalı bir an önce. Bizden söylemesi. Allah rahmet eylesin
Sohbetlerinden feyz almaya çalıştığım Prof. Esat Coşan Hoca'ya Allah rahmet eylesin. Bütün sevenlerinin başı sağolsun. 63 yaşında vefat etmiş olmasının 'özel' bir anlamı olduğunu düşünüyorum. Şüphesiz, bir o kadar daha yaşasaydı bizler için çok iyi olurdu. Fakat takdir-i ilahi işte. Bir de şu var; Efendimiz (s.a.v.)'i çok sevenlerin, bu dünyada O'ndan daha fazla kalmak istemediklerini hatırlattı Esat Hoca bizlere. Dikkat çekici bir nokta daha... Hiç kimse, direksiyon başında uyuduğu için kazaya sebep olan Avustralya'daki TIR şoförü aleyhine tek kelime etmiyor. Demek ki Hoca, herkese takdir-i ilahi'nin ne anlama geldiğini iyi öğretmiş. Kim özgür, kim değil?
DGM Savcısı Talat Şalk "Ben özgürüm" dediğinde, kimileri onun "hazır kart" reklamından etkilendiğini düşünmüş olabilir. Hiç alakası yok. Kastettiği, "bilgi ve belge toplamakta özgür olduğu" idi. Adalet Bakanı ise, sert tepki gösterdi. "Hiç kimse özgür değil!.." Aşkolsun! Molla Hızır Bey'den nakledilen bir latifenin tam sırası. Bir gün mecliste sohbet esnasında kadılık (hâkimlik) mesleğinin durumundan söz edilir. Mecliste bulunanlardan biri: - Kadılık, iki hasımdan biri büyük yerden olduğu vakit zordur, der. Hızır Bey hemen müdahale eder: - Yok, onda ne zorluk var? Belli ki makam korkusuna büyükler lehine hükmedersin. Esas zor olan, iki taraf da büyüklerden olduğu zamandır. Meclis'te kaba kuvvet
- Hocam, parlamentoya MHP ile birlikte kaba kuvvet ve zorbalık girdi deniyor.
mseker@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim | Dizi |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|