YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan
Bilişim'den

  Arşivden Arama

  I Explorer Kullanıcıları, TIKLAYIN.

 

Anayasa Mahkemesi, odak ve devam

Anayasa Mahkemesi Fazilet'in kapatılması davasını görüşüyor. Belki de bu hafta kararını verecek. İktidar partilerini aldı bir telâş: "Ya istikrar bozulursa... Ya kapatma dolayısıyla düşen milletvekillikleri, üç ay içinde ara seçimi gündeme getirirse!"

Dikkat ederseniz iktidar, demokrasi için çırpınmıyor. Sadece bir erken seçim endişesi ile panik yaşıyorlar.

Milletvekilleri ve yasak

Şu anda Meclis, (Kavakçı hariç) 7 milletvekili noksanıyla çalışıyor. Başsavcı'nın iddianamesinde, başörtüsünü savunarak partiyi kanunsuz fiillerin odağı haline getiren 15 milletvekilinin adı geçiyor. Bunlar: Recai Kutan, Abdüllatif Şener, Abdullah Gül, Musa Uzunkaya, Mehmet Ali Şahin, Bülent Arınç, Mustafa Kamalak, Fethullah Erbaş, Remzi Çetin, Altan Karapaşaoğlu, Cemil Çiçek, Mehmet Elkatmış, Bekir Sobacı, Merve Kavakçı, Nazlı Ilıcak.

Bunlara ilâve olarak bir önceki dönemin bazı milletvekillerinin de ismi sıralanıyor: Musa Okçu, Naci Terzi, Ramazan Yenidede ve Abdullah Gencer.

Odaktan kapanırsa, demek 15 kişinin milletvekilliği düşüyor. Bu durumda, ara seçimi gerekli kılan 28 sayısına (mevcudun % 5'ine) ulaşılamıyor.

Ya devamdan kapatılırsa? O zaman kimlerin devam unsuru olduğu ileri sürülecek? Eski RP'li milletvekilleri topyekûn mü siyasi yasağa uğrayacak? Bu yasak Fazilet'e geçen belediye başkanlarını da kapsayacak mı? Yoksa sadece RP Başkanlık Divanı'nda yer alıp da, siyasi hayatını FP'de sürdürenleri mi ilgilendirecek?

Yaygın kanaat göre, "devamdan" kapanırsa, Siyasi Partiler Kanunu'nda veyahut Anayasa'da, devamı oluşturan unsurlar ve kişiler tarif edilmediğinden, yasaksız bir uygulama olabilecek. O zaman da seçim gündeme gelmiyor.

95'inci madde

Başsavcı Vural Savaş, iddianamesinde, 147 Refah Partili milletvekili ve belediye başkanının FP'ye geçtiğini hatırlatarak bunların bir bölümünün (Oğuzhan Asiltürk, Abdullah Gül, İsmail Kahraman, Süleyman Arif Emre, Rıza Ulucak, Ömer Vehbi Hatipoğlu, Musa Demirci, Ertan Yülek, Temel Karamollaoğlu, Cevat Ayhan, Necati Çelik, Fehim Adak, Bülent Arınç, Bahri Zengin, Hasan Aksay, Aydın Menderes, Osman Yumakoğulları, Zeki Ünal, Lütfi Doğan, Hanefi Demirkol, Mehmet Ali Şahin) Siyasi Partiler Kanunu'nun 95'inci maddesine aykırı olarak, Fazilet Partisi'nin Yönetim Kurulu'nda da yer aldığını belirtiyordu.

Siyasi Partiler Kanunu'nun 95'inci maddesi, kapatılan siyasi partilerin her kademedeki yöneticilerinin bir başka partide yönetici olamayacağını öngörmekteydi. Bu hüküm 1995'te gerçekleştirilen Anayasa değişikliğine aykırı olduğu için, uyum yasası çerçevesinde yeniden düzenlendi. Yeni düzenlemeye göre, siyasi yasak kapsamına, sadece partinin odaktan kapatılmasına sebeb olanlar giriyor. Dolayısıyla 95'inci maddeye aykırılık kalmadı.

Başsavcı, RP'den topluca FP'ye geçen 147 milletvekili ve belediye başkanı haricinde, devamı işaret etmek üzere üç isim üzerinde de durmuştu:

1) Küskünler hareketi sırasında Erbakan ile telefonla konuşup ondan talimat aldığı iddia edilen RP'li Meclis Başkanvekili Yasin Hatiboğlu.

2) RP kapatıldıktan sonra Erbakan'ı ziyaret ederek yeniden partileşme için hocadan talimat beklendiğini söyleyen Ali Oğuz. ("Yeni oluşumdaki parti liderliği görevi kime verilirse verilsin en iyi şekilde yerine getirilecektir. Bu emanet kime tevdi edilirse bihakkın yapar. Şu an Recai Bey, Tayyip Bey, Bülent Bey üzerinde duruluyor. Ama bunlardan hiçbirisine isabet etmez de Hoca sıradan bir arkadaşımıza (sen yap) diyebilir.")

3) Erbakan'a ödül verilmesini isteyen Abdüllatif Şener.

Ecevit'in telâşı

Savcı'nın arzu ettiği gibi, çok sayıda milletvekilini yasak kapsamına alıp, partiyi devamdan kapatmak pek ihtimal dahilinde görünmüyor.

Yasaksız devam olabilir; veyahut Merve Kavakçı'yı, laik cumhuriyeti yıkma teşebbüsü gibi gösterip, başörtüsü lehindeki konuşmalara dayanarak Fazilet Partisi odaktan kapatılabilir.

Aslında Başsavcı, Merve Kavakçı'nın milletvekili adayı yapılmasını ve salona girişte alkışlanmasını, FP'nin bütün milletvekillerinin kanunlara aykırı davrandığının bir işareti sayıyor. Kavakçı'nın adaylığının FP Genel İdare Kurulu'nda kararlaştırıldığından yola çıkarak, laik cumhuriyete karşı topyekûn bir tavır alıştan söz ediyor.

Dolayısıyla odaktan kapatmada, yasaklıların sayısının, daha da artması mümkün!

İşte bu yüzden aldı Ecevit'i bir telâş.

1.5 yıldır yerlerinden kıpırdamayanlar, Anayasa'nın 69'uncu maddesini, Fazilet Partisi'ne karşı bir pazarlık silâhı gibi kullananlar, şimdi panik içinde.

Ama gene niyetleri demokrasiyi sağlam bir temel üzerine oturtarak, özgürlüklerin sınırını genişletmek değil.

Günü kurtarmaya çalışıyorlar.

Anayasa Mahkemesi karar verme aşamasındayken, son dakikada bu değişikliğin yapılması da çok çirkin.

İp inceldiği yerden

Ben diyorum ki, ip inceldiği yerden kopsun.

Eğer Anayasa Mahkemesi, bazı üyeleri başörtüsünü savundu diye, FP'yi kapatacaksa, eğer milletin seçtiği, Yüksek Seçim Kurulu'nun mazbatasını verdiği Merve Kavakçı, laik cumhuriyete karşı bir eylem sayılacaksa, varsın sayılsın.

Uğranılan haksızlıklar, herkese yeni bir mücadele gücü kazandıracaktır. Meydanlar milletin kürsüsü olacaktır. Eğer iyi niyet, bu şekilde cezalandırılacaksa, vebalini karar sahipleri taşıyacak, Türkiye'yi mahkûm ettikleri karanlığın hesabını, hem millete, hem tarihe vereceklerdir.

Eğer kendisine demokratik cumhuriyet denilen bir ülkede, başörtüsünü savunmak suç sayılacaksa, milletin seçtiklerine sırf başörtülü diye Meclis'te yer verilmeyecekse, bu zillete ve zulme katlanmaktansa, meydanlarda halkla kucaklaşmak ve Ankara'yı kuşatmak tercihimiz olacaktır.

Karanlığın en koyu olduğu zaman, aydınlığa en yaklaştığımız andır. Bunun gibi zulüm ve haksızlık katlanılamayacak boyuta ulaşınca, adalet bize yakınlaşacaktır.

Adalet

Geçen gün, MHP'li Grup Başkanvekili 51 maddelik tüzük değişikliğini yeniden Meclis'e getireceklerini söyledi.

"Ama başörtüsü yasağını koymayacağız" dedi.

İsmail Köse'nin o sözleri üç şeyi gösteriyor:

1) Şu anda Meclis içtüzüğünün 56'ncı maddesinde başörtüsü yasağı yok.

2) İktidarın böyle bir yasak getirmeye niyeti yok.

3) Başörtüsü yasağına karşı çıkmak suç değil.

Anayasa Mahkemesi önemli bir karar arefesinde. Eflatun'un devletinde, faziletli idarenin esasını, adil yönetilen bir devlet teşkil ederdi. Adalet, Türk töresinin değişmeyen temel prensibi olarak siyasetnamelerimizde yer almıştır.

Ünlü tarihçi Halil İnalcık, Osmanlı'nın dayandığı "Daire-i Adliye"yi şu şekilde izah ediyor: "Hükümdar ancak asker sayesinde kuvvet sahibi olur; parasız asker olmaz; tabanın refahı olmadan para olmaz ve adalet olmadan halk müreffeh yaşayamaz."

Anayasa Mahkemesi tarihin ışığında ve gelecek nesillere borcunu unutmadan, bu kararı verecektir. Kararın adil ve memleketimize hayırlı olmasını, Türk milleti için yeni bir utanç vesilesi oluşturmamasını dileriz.


6 ŞUBAT 2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Nazlı ILICAK

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...