YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Spor'dan

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Futbolda oluyor da...

Adam kayırmalar, plansızlık ve "Her şeyi sadece ben bilirim" iddiaları arasında atasporumuz serbest güreş toprağa gömüldü. Bu dalda dünyanın en iyileri arasında yer alan Harun Doğan ise "Sydney Olimpiyadları'ndaki toplam başarısızlığın faturası yüklenerek" minder dışına itildi. Bu Kahramanmaraşlı delikanlıyı ilk gördüğümde (1995 Atlanta) "Güreş stili ve boyası aynen Ali Yücel'e benziyor, dilerim kaderi benzemez" diye yazmıştım.

Aradan çok geçmeden olanlar oldu. Ali Yücel, Erzincan depremi sonrasında Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün arabasını durdurup "Anam-babam öldü, bana yardım edin" (1939) demiş ve Çankaya'nın himayesine alınmıştı, Avrupa (1949) ve Dünya (1951) şampiyonuydu, greko-romende de dünya ikincisi (1950) olmuştu ama bir kere "CHP'li" damgası yemişti. İşlemediği bir suçtan ötürü "Saat Hırsızı" ilan edilerek (1953) minderlerden ebediyyen uzaklaştırıldı. Şu particilik, Türkiyemizdeki insanların çoğunun iliklerine kadar işlemiş, hemen her zaman ve her yerde siyaset konuşulur olmuştur. Bu yüzden serbest ve greko-romende Türkiye'deki Türkler, dış ülkelerde yaşayan Türkler'den daha az başarıya ulaşmışlardır. Rus, Bulgar, İran ve son 10 yıldan bu yana da Azeri, Özbek, Kazak Milli Takımlarında yer alan Türk ve Müslüman güreşçiler altın madalyaları topluyorlar, hem de bin türlü yoklukla mücadele ederek. Sovyet Karması ile Bulgar Milli Takımları'nda güreşerek birincilik kürsülerine tırmanan Türk asıllı sporcuları buraya yazmaya kalksam sayfa almaz. Bugün de Rus Milli Takımı'nda Saitiev kardeşler, Kura Muhammedov, Seyid Murtazaaliyev, Azerbaycan Milli Takımı'nda ise Namık Abdullahev gibi Olimpiyad ve Dünya Şampiyonlukları kazanan dindaşlarımız var. Mayıs ayında Polonya'da düzenlenecek Avrupa Şampiyonası'nda Türkiyemizi kim temsil edecek? Başlarda belirttiğim gibi Harun Doğan cezalı, O'na ilaveten Yüksel Sanlı keza yine cezalı, Milli Takım yerlebir olmuş. Federasyon Başkanı Osman Şansal, başarı için kollarını sıvamış durumda ama Güreş Eğitim Merkezleri bile işlerliliğini yitirmiş durumda iken ne yapabilir?

Bu durumda akla tek bir çıkar yol geliyor: Dünyanın en büyük serbest güreşçileri arasında yer alan dindaşımız sporcuların iki ya da üçünü Türkiye'ye transfer etmek. Kısa zamanda bundan başka çıkar yol yok gibi geliyor bana! Ayrıca, bu türlü transferlerin benzerlerini çoğu spor dallarında da görüyoruz, hatta Rus asıllı olup da sonradan Türk adı alanlar bile Milli Takımlarımızda bulunuyor. Yabancı ülkelerde imal edilen makinaları satın alıp Türkiyemize getirmekten nasıl gocunulmuyorsa, uluslararası aramalarda da Türkiye için mücadele edecek sporcuları transferden uzak kalınmamalıdır. Harun Doğan ve Yüksel Sanlı ise affedilmelidirler. Bana göre zaten suçlu değiller. Hüseyin Özkan, judo'da, Adem Bereket güreşte Türkiye'yi Sydney'de temsil edip bir altın, bir de bronz aldılar da sanki kötü mü oldu? Adam kayırmalarla tükenen serbest güreşimiz transferle ayağa kalkar...

Ahmet Kabaklı

Cihat Baban'ın açtığı bir yarışmada Emil Galip Sandalcı ve Yaşar Tellidede ile birlikte derece alarak gazeteciliğe (1955) başlamıştı. Daima güleryüzlüydü. Elbette unutulmaz anılarımız var. Ahmet Kabaklı, Tercüman Gazetesi'nin lokomotifiydi. Vural Saygılı, Yılmaz Gümüşbaş derken Nezih Demirkent de ruhunu Hakka teslim etti. Demirkent'le birlikte güreş kamplarına gider röportajlar yapardık, mesleğe spor yazarı olarak başlayan bu büyüğüme ve yitirdiğimiz diğer değerlere Yaradan'dan rahmet diliyorum.

basınDAN

Zorunlu Ermeni göçü sırasında kıyım oldu mu olmadı mı, medya artık bunu tartışıyor ama ne tartışma! 68 Kuşağı'nın hakim olduğu yayın organları giderek kendi insanlarımızı "suçlu" gösterme hevesindeler, hepsi de birer tarihçi olmuş. Prof. Dr. Muharrem Kirzioğlu'nun "Kars ve Çevresinde Ermenilerin Yaptığı Mezalimler" adlı eseri ve belge-leri kaale alan yok. Döneklerden zaten başka ne beklenir!

Sina Koloğlu Milliyet'te TV kritikleri yapıyor, Sina'nın babası Doğan Koloğlu, amcası ise Orhan Koloğlu, bunlar doğuştan gazeteciler. Genç meslekdaşım İslam Çupi'nin ölümünden sonra "Mahmut Küçük"ü de öldü, diye yazdı. Mahmud'u İslam'ın cenazesinde görmüştüm. Sina'nın bu yazısı üzerine Küçük'ün hısım akrabası ayaklanıp telaşa düşmüş. Geçen Pazar, Sina yaptığı yanlışlığı düzeltip özür diledi.

Haluk Ulusoy'un başkanlığında futbolumuz büyük başarılara imza attı. Sen misin bu kadar başarılı olan. Şimdi fellik-fellik Ulusoy'a nasıl ceza verilir, nasıl görevden alınabilir, Teşkilat bunun hesapları peşinde.

Ofset basılan gazetelerle en az 30 yıl "Boyalı basın" diye alay eden Cumhuriyet de pazar günü erotik resimli ve boyalıydı.


14 ŞUBAT 2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Ali GÜMÜŞ

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...