Susurluk çekti gitti sorular kaldı yadigar

Susurluk Mahkemesi, zihinlerimizdeki Susurluk imajlarının, kafalarımızdaki Susurluk sorularının ne kadarını görüşebildi, kaç tanesini cevaplayabildi? Bu mahkeme, koskoca Susurluk buzdağından kaç parça buz koparabildi? Tatmin olabildik mi? Cevabımız ne olursa olsun gelin, aşağıdaki soruların cevaplarını birlikte arayalım...

Önce bakalım, 6'şar yıla hüküm giyen sanıklar İbrahim Şahin ve Korkut Eken'in liderliğinde kurulan "cürüm işleme maksatlı çete" üyeleri hangi cürümleri işlemişler? Bu çetenin üyeleri olmaları hasebiyle, 4'er yıl hapsi mahkum edilen polisler Ayhan Çarkın, Ercan Ersoy, Ziya Bandırmalıoğlu, Oğuz Yorulmaz ile müteveffa Abdullah Çatlı ve diğer 8 sanığın suçu mahkeme kararında şöyle ifade edilmiştir:

"... Yasal yetki ve görevler dışına çıkılarak veya kendi menfaatlerine göre hareket edilerek halk arasında korku, endişe, panik yaratacak, ammenin selameti aleyhine adam öldürme, adam kaldırma, yağma, ruhsatsız silah taşıma, suikast silahlarını taşıma, sahte kimlik belgesi kullanma, kullandırtma, firari cinayet sanıklarını ve kumarhane işletmecilerini kullanma, saklama ve çetesel faaliyetlerine iştirak ettirme şeklinde, gayri muayyen suçların işlenmesi amacının görüldüğü, bu yönde suçların işlendiği anlaşılmıştır."

Bu ifade herhangi somut bir cinayeti (Mesela Ömer Lütfi Topal) ya da herhangi bir adam kaçırma (Mesela Tarık Ümit ki kendisinden hala haber alınamadı) olayını tarif etmemekte, çetenin olsa olsa bu gibi suçları işlemeyi de içerecek amaçlarla kurulduğunu dile getirmektedir. Zaten, yukarıda isimleri zikredilen sanıklara somut herhangi bir suç izafe edilecek olsa; herbiri 4'er, 6'şar yıl değil muhtemelen ömür boyu hapis cezası alacaklardı. O zaman da değişmez bir tabiat kuralı tahakkuk edecek ve maşası oldukları hiyerarşinin bir üstünü ele verecekler; muhtemelen bir üst de daha üstünü açık edecek böylelikle çözülen Susurluk cezalandırılmış da olacaktı. Olmayacağı belli olan şey, maalesef olamadı!

Peki Susurluk da çözülemeyen sadece bu kadar mıydı? Maalesef, "Şahin-Eken çetesi" de buzdağının sadece küçük bir parçası. Bakın, daha nerelerin üzeri örtüldü.

- Yeşil kod adlı MİT ve JİTEM görevlisi Mahmut Yıldırım'ın işlediği cinayetler, katıldığı kanunsuz eylemler soruşturulamadı. Yeşil'i kullananlar yargı önüne çıkarılamadı ve dahası Yeşil de halen bulunamadı.

- Kumarheneler Kralı Ömer Lütfi Topal cinayeti ve Tarık Ümit'in kaçırılması ve çok büyük bir ihtimalle öldürülmesi olayı çözülemedi.

- Behçet Cantürk cinayeti aydınlatılamadı.

- PKK'lı itirafçıları kullanma fikrinin mucidi ve JİTEM'in kurucularından Binbaşı Cem Ersever, şoförü ve sevgilisinin öldürülmesi olayının üzerindeki esrar kaldırılamadı, faaller bulunamadı.

- Emniyet Genel Müdürlüğü'ne hibe edilen ya da satın alınan silahların kimlere neden verildiği anlaşılamadı. (Ki, bu susturuculu suikast silahlarından bazıları Susurluk'ta kaza geçiren Mercedes'in bagajında bulundu.)

- Azerbaycan'daki darbe girişiminin resmi ve gayrıresmi failleri bulunamadı.

- Özgür Gündem gazetesinin bombalanması, yazar Musa Anter ve Hikmet Babataş cinayetleri aydınlatılamadı.

- İranlı uyuşturucu kaçakçıları Nazım İsmaili ve Asgar Simitko'nun polis yelekli ve telsizli üç kişi tarafından kaçırılarak öldürülmesi ve bu cinayetten kimlerin menfaati olduğu hala anlaşılamadı.

- Tuğgeneral Veli Küçük (Tümgeneral olarak emekli oldu), eski Kocaeli Emniyet Müdürü Nihat Camadan ve Affan Keçeci yargı önüne çıkartılamadı ve Hadi Özcan gibi isimlerin bağlantıları çözülemedi.

- İsimleri Güneydoğu'da haraç, uyuşturucu, adam kaçırma ve adam öldürme suçlarına bulaşan çok sayıda subay da yargılanamadı.

Evet, Susurluk'un içinde bunlar da vardı. Tabii bütün bunların, "üst düzey" ve "çok üst düzey" kayırıcıları...

Bütün bunları hatırlatıp; mahkemenin sadece bir çeteyi ve o çeteyi de sadece çete kurmaktan dolayı cezalandırarak ağzımıza çaldığı bir parmak balın tadını da kaçırdığım için çok üzgünüm.