YeniSafak.com “ Türkiye'nin birikimi... ” Yazarlar

 
Ana Sayfa...
Gündem'den...
Politika'dan...
Ekonomiden...
Dünya'dan...
Kültür'den...
Yazarlar'dan
Spor'dan

  Arşivden Arama

 

 

Erbakan haklıymış! Susurluk fasa fiso...

Sanki, 24 Aralık 2000 tarihinde yazmamış, parlamentodan çıkacak "af" kararıyla birlikte "Susurluk" defterinin "ilelebet kapanacağını" hatırlatmamışız gibi... Sakalımız da var ama, demek ki lafımız para etmiyor...

Böylece "kayıp silahlar" davası tarihe karışmış olacak...

İzmit-Adapazarı hattında işlenen seri cinayetler unutulacak.

TBMM Susurluk ve Faili Meçhul Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nun hazırladığı raporlar "bir kez daha" hasır altı edilecek...

Öyle de oldu!

"Susurluk fasa fiso" dediği için Erbakan'a etmediklerini bırakmamışlardı, hatırlayacaksınız... Erbakan'ı topa tutan ve aynı zamanda Susurluk eyyamında başı çeken çevreler, "Susurluk defterinin ilelebet kapanması" anlamına gelen mahkeme kararını, nedense derin bir tevekkülle karşıladı.

Neden acaba?

Devleti çetelerden arındırma, temiz toplum özlemi filan hikaye...

Nitekim, o dönemde, TÜSİAD üyesi ünlü genel yayın yönetmeni, TBMM Komisyonuna ifade vermeyi reddeden Orgeneral Teoman Koman'a arka çıkan yazılar yazıyor, "Ne yani, gidip Meclis'te bir sakallıya hesap mı verecek?" diyerek "temiz toplum" özlemini dile getiriyordu.

Erbakan haklıymış!

Susurluk fasa fiso...

"Çeteleri ortaya çıkarmak" âli maksadıyla başlatılan "Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık" eyleminin Refahyol hükümetine yönelik linç kampanyasına dönüşmesini/dönüştürülmesini başka nasıl izah etmeli?

Daha önce de yazmıştım ama tekrarlamakta beis yok:

Bir Emniyet görevlisi, "Bu işte bir terslik var" diyordu, "MİT ve Genelkurmay (sanki) yabancı devletler tarafından korunan bir çeteyi yakalamak istiyor da, siyasi iktidar (Refahyol hükümeti) buna izin vermiyor... Siyasi iktidarın kontrolündeki parlamento da olayı ciddiyetle ele almaya yanaşmıyor. 'Sürekli aydınlık için bir dakika karanlık' eylemiyle sağlanmak istenen buydu."

Prof. Mahir Kaynak ise, Susurluk düğümünü Refahyol hükümetinin çözemeyeceğini, "çetelerle mücadele" konusunda hükümetin "özellikle" atıl bıraktırıldığını söylüyordu. Kaynak'a göre, Susurluk'ta ortaya çıkan "çete" dış güdümlüydü.

Ermeni terörüne karşı kullanılmıştı ama, onu sevk ve idare eden güç, terörün bitirilmesine karar verdiği için değil, "terörü bu çeteye bitirtmek istediği için" terör sona ermişti. Yani, Asala örgütünün taşkınlıkları önlenmiş gibi gösterilecek, böylece çeteye devlet içinde "meşruiyet" sağlanacaktı.

Dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in (askerî) danışmanlarına göre, MİT ve Genelkurmay devlet içinde yuvalanmış çetelerden arınmak istiyordu, ancak siyasî iktidar (Refahyol hükümeti) buna izin vermiyordu.

Bu arınma nasıl olacaktı?

Ülkeyi, "yabancıların kontrolündeki" bir çeteden kurtarmaya yanaşmayan siyasi iktidarın, MİT ve Genelkurmay tarafından "bir şekilde" kenara itilmesiyle mi?

Hatırlarsanız, Refahyol hükümetiyle birlikte, kimi yayın organlarında "polise karşı asker" tezi işlenmeye başlamış, "çetelerle mücadele" görüntüsü altında, devlet içindeki "dindar-muhafazakâr" kadrolar refüze edilmişti.

Ardından da, bildiğiniz gibi, 28 Şubat postmodern darbesi gelmişti.

Susurluk, "halkı devlete yaklaştırmama" politikasının bir devamı olarak, 28 Şubat sürecinde oldukça işlevseldi...

Bir ihtiyaca binaen gündeme getirilmişti.

Maksat hasıl olunca da gündemden düşürüldü.


15 ŞUBAT 2001


Kağıda basmak için tıklayın.

Mehmet Ertuğrul YAVUZ

 


Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim
İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV

Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED

Bu sitenin tasarım ve inşası, İNTERNET yayını ve tanıtımı, TALLANDTHIN Web tarafından yapılmaktadır. İçerik ve güncelleme Yeni Şafak Gazetesi İnternet Servisi tarafından gerçekleştirilmektir. Lütfen siteyle ilgili problemleri webmaster@tallandthin.com adresine bildiriniz...