Ne olacak bu trafiğin hali?

İstanbul trafiğinden şikayetçi olmayan yok. Sadece İstanbul'da yaşayanlar değil, Anadolu'da herhangi bir şehirde yaşayıp da İstanbul'a işi düşenler de buradaki keşmekeşten yakınıyor. (Olaya CHP'liler gibi bakmayalım, Anadolu dedikten sonra Trakya'yı da eklememiz gerekir.)

Bir tarihte Denizli'den değerli arkadaşım Saffet Avcı telefonla arayıp geleceğini söylemişti. Aylardır taksitlerini ödediği otomobilin teslim zamanını iple çekiyordu. Geldiler, arabayı aldık almasına da "Bu karmaşık yollarda kaybolurum" diyerek benim kullanmamı istedi. Canıma minnet. Atladık arabaya yola çıktık. Maksat yolu doğrultana kadar kullanmaktı.

Köprüyü geçtik. Fethi Paşa Korusu'nda birer çay içeriz düşüncesi vardı bende. Fakat ha burada bırakmışım, ha Üsküdar'da. Oradan da yolu bulamayabilir. İlerledik. Yeni arabanın keyfi de başka oluyor. Otoyola girdik. Birden kendimizi İzmit'te bulduk.

Şehrin içine girsek, ben oradan otobüsle dönerim ama, İzmit de karışık be birader. Yol da güzel. Az daha gittik, Bilecik derken Eskişehir'e yakın bir yerde mola verdik. Ordan öte fazla bir mesafe kalmamıştı zaten. Afyon'dan sonra sabaha doğru Denizli'ye ulaştık.

Yahu kusura bakmayın, ben aslında bu hikayeyi anlatmak niyetinde değildim, maksadım başka bir şeydi de aklıma gelmişken araya sıkıştırıvereyim dedim.

Ne diyorduk, İstanbul trafiğinden herkes şikayetçi.

Bir okurumuz kendisine yol vermeyen ve sıkıştırıp zor durumda bırakan minibüsçüden şikayet ediyor gönderdiği faksında. Az daha kaza yapacakmış okurumuz.

İyi güzel de azizim, ben ne yapabilirim? Ombudsman gibi davranmam mümkün değil ki.

En iyisi Minibüsçüler Esnaf Odası'nı arayıp durumu bildirmeniz.

İşte numarası: 0212.562 03 01

Kardan adamı özledik

Sadece insanların değil, mevsimlerin de dengesi bozuldu. Kış kışlığını yapmıyor. Çocuklar koca Şubat tatilini kardan adam yapma isteğiyle geçirdi ama tek damla kar düşmedi buralara.

Kardan adamın ne olduğunu kitaplardaki resimlerden öğrenenler var.

Yağışların gecikmesi çocuklarla birlikte herkesi korkutur oldu. Kuraklık tehlikesi ürkütücü. Yağmur duasına, kar duasına çıkılıyor memleketin değişik köşelerinde.

Kimisi de bu yağmur duasına çıkanlarla dalga geçmeye kalkışıyor kendi çapında.

Ne yapsın millet? Dua etmeyip de "Yağdır mevlam su" şarkısını mı söylesinler?

Halkın inançlarına saygı göstermeyi bilmeyen bu nasipsizlere söylenecek lafımız yok. Söylesek de anlamazlar, onlar hâlâ maymundan geldiklerini savunmaktalar.

Varsın savunadursunlar. Biz, eğer yağış olmazsa, duadan başka ne yapabileceğimizi düşünelim.

Kuzey Kutbu'ndaki buz dağlarını taşımaya niyetlensek, başarabilir miyiz?

Herkes kendi çapında katkıda bulunabilir. Kimisi tır kamyonunun kasasını doldurup kar getirebilir, kimisi el arabasıyla. Yoksa işimiz zor.

Allah yardım etsin.

Taşındık

İnsanoğlu kuş misali... Topkapı'daydık, Bayrampaşa'ya taşındık.

555

Yeni telefonların 555 ile başlaması Amerikan filmlerindeki hayatlara özentiyle bakanlara çok cazip gelecek.

Kirvemiz Kota

"Bilmem hatırlar mısınız? Güneydoğu'da 'Nikah Şahidim Mehmetçik Olsun' kampanyaları düzenleniyordu bir zamanlar" diyerek söze başlıyor Küçükçekmece'den Ferdinaz Koyuncu. Sonra da bir teklif getiriyor:

- Ekonomi kirvemiz Kotarelli olsun.

Olsun'u mu kaldı kardeşim?

Atı alan Üsküdar'ı geçti, çoktan Kadıköy'e vardı.

---

---

« Geri Dön