![]() |
![]() |
![]() |
| Türkiye'nin birikimi... |
|
|
|
|
Ahmet KABAKLIAhmet Kabaklı ile pek yakın bir ilişkimiz gelişmedi. Onu 50'li yıllardan başlayarak Tercüman gazetesinde yazdığı yazılarından tanıdım. Ama itiraf etmeliyim ki, o yazıları kendi tipime uygun bulmazdım. Şu cümleyi öyle değil de böyle kursa ifade daha nesnel bir hüviyete bürünür diye düşündüğüm çok olmuştur. O dönemdeki yazıları bana oldukça öznel, daha çok da avama hitap etmek üzere kaleme alınmış gibi gelirdi. Yüz yüze tanışmamız 80'li yılların başlarına rastlıyor. İletişim ile ilgili olarak düzenlenen ve İstanbul'da gerçekleştirilen bir toplantının başkanlığını yapacaktı. Ben de o toplantıda raportör olarak görevliydim. Toplantıya önyargılı ve hazırlıklı gitmiştim. Bana asistanlık edecek olan arkadaşıma: "Bak, bu toplantının başkanı Ahmet Kabaklı, şunlar, şunlar da katılımcı. Bana öyle geliyor ki, bu duygusal insanların bir araya gelmesinden, biz, üç günde bizden istenen raporu zor çıkartırız. Toplantı savruk geçmeye başladığı anda, ben inisiyatifi alır, toplantıyı akşama kadar bitirmeye çalışırız. Sen benim dediklerimi uygulamaya bak" dedim. Toplantı başladı. Hem de tam saatinde. Ahmet Kabaklı hocamız, yerine oturur oturmaz, toplantının mahiyetini açıkladı ve herkese sırayla söz vereceğini, bildirisi olanların konu çerçevesinde konuşabileceklerini belirtti. Ve ilk konuşmacıya söz verdi. O konuşmacı (ki şair biriydi), söz aldı, fakat konuyla ilgili olmayan noktalara dalar gibi oldu. Ben de, işte beklediğim savrukluk daha ilk konuşmacıyla başlıyor, diye düşünmeye kalmadan, Kabaklı hoca, konuşmacıyı uyardı: "Bunları sonra konuşabiliriz, şimdi toplantımızın konusu iletişim, bu konuda bir bildiriniz varsa onu alalım, yoksa sırada ikinci konuşmacıya söz vereceğim" dedi. Konuşmacı: "Hocam, bir daha kimbilir nerde buluşuruz, şimdi bir araya gelmişken..." diye devam etmeye hazırlanıyordu ki, Kabaklı hocamız: "Müsaadenizle şimdi sözü diğer arkadaşa veriyorum" dedi ve dediğini de yaptı. O toplantıda öğle vaktine kadar söz almak isteyen herkese söz verildi. Konudan sapmak isteyenler önlendi. Kapalı kalan yanlar Kabaklı hocamızın dirayeti ve ifade gücü ile sarahate kavuşturuldu ve aynı gün öğleden sonra hoca, raporu dikte etmeye başladı. Katılımcıların hepsinin görüşlerini rapora dercetti. Sonuç kısmını da, gene herkesin görüşlerini ortak bir noktada toplayarak raporu bitirdi. Hocanın böylesine dirayetli, toparlayıcı ve ifadesinde ağyarını mani efradını cami bir belagat gücüne ulaşması beni şaşırtmıştı. Toplantının bitiminde başbaşa kaldığımızda şaşkınlığımı hocaya da itiraf etmekten kendimi alamadım. Hoca kalbinin bütün temizliği ile gülümsemekle yetindi. O arada Türk Edebiyatı Tarihi'nin ne zaman tamamlanacağını sordum, söyledi. Kitabın beşinci cildinde, bizim Mavera ekibindeki imzalara müstakil başlıklar açacağını söyledi. Nitekim son yıllarda yayınlanan beşinci ciltte vaadini tutmuş olduğu görüldü. Onun bu kitabı, kütüphanelerde öğrenciler tarafından faydalanılan kitapların en başında geliyor. Vaktiyle resmî görev münasebetiyle yaptığımız kütüphane teftişlerimizden bunun böyle olduğunu biliyorum. Onunla son karşılaşmamız, 2000 yılının Mayıs ayında, Özel Yavuz Sultan Eğitim Kursları'nın (eskiden Muradiye) Necip Fazıl Kısakürek'i anma toplantısında vaki olmuştu. Ergun Göze, Erdem Bayazıt da katılımcılar arasındaydı. Kabaklı hoca toplantıyı hem yönetmiş, hem de konuşmacı olarak katılmıştı. Diğer konuşmacıların yanında, onunki de beğeni toplamıştı. Hocamızın, o tarihte, biraz halsiz olduğu hissediliyordu. Bazı insanlar eserlerinin arkasında kalır; bazıları da eserlerinin önüne geçer. Bazıları da kendileri ne ise eserleri de odur. Mesela Üstad Necip Fazıl bu sonuncu kümede yer alır bence: eserleri de şahsiyeti kadar cerbezeli, albenili. Ahmet Kabaklı hoca ise, şahsiyetini eserlerinin önüne çıkartmıştır. Eserlerinde farkedilmeyen cerbezesi, albenisi, şahsında toplanmıştır: şahsındaki sevimlilik, sempati, babacanlık, ruh temizliği, hizmet ehli oluşu, insanlara şefkat ve merhametle yaklaşması, sanıyorum onun şahsiyetini özetleyebilecek niteliklerdir. Allah'tan rahmet diliyorum.
rozdenoren@yenisafak.com
|
|
| Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya | Kültür | Yazarlar | Spor | Bilişim |
| İnteraktif: Mesaj Formu | ABONE FORMU | İNTERNET TARAMA FORMU | KÜNYE | ARŞİV |
|