|
|
|
|
Toplulukları iki hareket alanlara çekiyor, bunlardan biri “rapor”, diğeri “siyaset”. İlkinin davranış temellerini “centilmenlik”, ikincisini ise “Makyevelist” düşünce oluşturduğundan, sporcular, siyasetten çoğunlukla uzak durdular. Fakat zaman hızla değişiyor, topluluklar, siyasi şahsiyetlerden artık sportmence davranışlar bekliyor. Parlamentoya giren ilk dünya rekortmeni sporcu İngiliz Roger Bannister'di. Bir Mil'i 4 dakikanın altında koşan ilk atlet olan Bannister, ülkesinde ve hatta dünyada sınırsız popülariteye sahipti. Bu müthiş adam, spor alanlarında gösterdiği performansın yüzde birini siyasette gösteremedi, kurt politikacıların arasında eridi-gitti. Futbolcu Boszik, Macaristan'da, Olimpiyad Güreş Şampiyonu Enam Ali Habibi de İran'da Meclis'e giren ilk büyük sporculardı. Siyasette hiçbir zaman yakınlık duymamış olmama rağmen, sporcuların siyasete atılmalarını sağlamış olduğuma inanıyorum. Yukarda arzettiklerini bir gün Mustafa Dağıstanlı'ya anlatmıştım. Söylediklerim O'nu etkilemiş olacak ki, birkaç gün sonra yanıma gelip “Milletvekili adayı olmağa karar verdiğini” açıklamıştı. Çifte Olimpiyad Şampiyonu Mustafa Dağıstanlı, vatani görevini bahriye askeri olarak ifa etmişti. Tam o sıralarda da emekli Amiral, Moskova Büyükelçisi Fahri Korutürk, Cumhurbaşkanı seçilmiş, yeni Başkanla ilgili haber ve yorumlar gündemin göbeğine yerleşmişti. Dağıstanlı'nın milletvekilliğine soyunması o zamanlar (1973) büyük haberdi. Bir Olimpiyad Şampiyonu ilk kez siyasete girecekti. Florya Köşkü'nde kalan Cumhurbaşkanı Korutürk'ten randevu talep ettim. Koruma Müdürü Nazım Gürtekin, çok değer verdiğim, sevdiğim bir kişiydi. O'nun kanalıyla görüşmeyi gerçekleştirdim, eski Amiral'i günün Cumhurbaşkanı'nı eski bahriye askeriyle buluşturdum, bu da çok önemli bir haberdi. Tercüman'da manşette yer aldı. Sonra Dağıstanlı'nın seçim gezilerini izledim. “Şeref Kürsüsü'nden Seçim Kürsüsü'ne” başlığı altında yine manşette yer alan bir haber daha yazdım. Mustafa Dağıstanlı, iki devre milletvekilliği yaptı. Bir Olimpiyad Şampiyonumuzun TBMM'ye girmesinde işte böylece benim de katkım oldu. Günümüzde siyasi şahsiyetlerp olitikalarını sporla birleştirmeğe çalışıyorlar. Putin, karate, judo, bush, koşu yaparken, glof oynarken görüntülemiyorlar. Böylece liderler, politikanın özünü oluşturan “Makyevelist” düşünceden uzak olduklarını, sportmen davranışları benimsedikleri mesajını verirken bünye olarak da sağlamlıklarını vurgulamış oluyorlar. Baba Bush, bir kere Tokyo'da yemek masasından devrildi ve O'nun bu halsizliği politikasının sonu oldu. Seçim havasına dolu-dizgin girdiğimiz şu günlerde sağlam bünyeli, gençlik yıllarında spor yapmış ne kadar çok kişi görürsem o derece memnun oluyorum. Kalabalıklar artık sporcu siyasiler istiyor.
Yakup Topuz AK Parti'den aday adayı oldu. Yüksek okul mezunu, Serbest Güreş Milli Takımımızı Dünya Şampiyonu (1994) yapmış bir antrenör olan Yakup Topuz'a, doğrusu imrendim. Yakup da tıpkı benim gibi “Milletvekilliğinin en kârlı meslek olmayıp vatana hizmet olduğunu” düşünenlerden. O'na neden imrendim? Kendi kendime “Keşke şu siyasete ben de biraz ilgi duysaydım, o zaman Meclis'te belki Yakup'la yan yana otururduk” diye düşündüm. Ama bu zeki ve esprili adamla yan yana oturduğumda gülmekten ve birbirimize fıkra anlatmaktan görüşmeleri doğru dürüst izleyemezdik.
VİZE KUYRUKLARI
Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taşıyanlar yabancı Başkonsoloslukların vize bölümlerinde horlanıyorlar. İstanbul'da görevli Başkonsoloslar, ülkelerinde “Büyükelçi” muamelesi görüyorlar, bu da ilginçtir ve onlar da Türk vatandaşlarına “Konsolos” (umacı ve gulyabani gibi korkutmak için uydurulmuş, korkunç hayali yaratık ya da alev şeklinde mezardan çıktığına inanılan ölü) muamelesi yapıyorlar. Yılda en az 100 milyon Amerikan Doları “vize” adı altında T.C. vatandaşlarından tahsil edilip, onların kasalarına giriyor.
SÜREYYA AYHAN
Adını gökyüzünden alan Süreyya (Ülker yıldızı) Münih Olimpiyat Stadı'nda Avrupa Şampiyonu olarak bayrağımızı dalgalandırdı. 1500 metrede Avrupa Şampiyonu olmak, hem de 4 dakikanın altında derece yapmak kolay değil. Kadın hareketi, konken oynayarak değil, sporda, ilimde elde edilen başarılarla güçlenir. Demek ki gençlerimize imkan verilip desteklenirse imkansız sanılan başarılara ulaşılıyor. Süreyya'yı, antrenörünü, O'nu destekleyenleri yürekten kutluyorum.
TAYYİP ERDOĞAN Gençliğinde büyük bir futbolcuydu. Kasımpaşa Birinci Takımı'nda oynarken O'nu yıllarca izledim. 1.85m. boy ve güçlü fiziğiyle bugün sahalarda olsaydı, üstün tekniğiyle futbolseverlere parmak ısırtırdı. Bugün, Başkan Erdoğan, mayası sporla yoğrulu tek siyasi şahsiyet...
|
|
|
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv Bilişim | Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür |
© ALL RIGHTS RESERVED |