T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Siyaset üretemeyenler, siyaseti tüketiyor!..

Türkiye şu anda, “Siyaseti Üretmek” ile “Siyaseti Tüketmek” arasında gelip giden kadroların serüvenini izliyor..

Siyaseti üreten siyasetçilerin, Türkiye'de ve dünyada neleri değiştirdiklerini, yaşayarak gördük..

En somut örnek, üretken bir siyaset elitinin yarattığı “Avrupa Birliği” değil mi?

Bu şekilde, tarih boyunca birbirlerini boğazlayarak üstünlüklerini kanıtlamaya çalışan Fransa ve Almanya, şimdi aynı para birimini (Euro) kullanıyor..

Bu şekilde, en şahlanmış milliyetçi duygular, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin oluşturduğu içtihadın içinde, üstün bir insanlık hukukuna teslim oluyor..

“Siyaseti Üretmek”, böyle birşey..

Bizde de Turgut Özal, siyaset üretiminin ne olduğunu, çok kısa sürede gerçekleştirdiği “Değişim Programı” ile hepimize gösterdi..

Hepimiz biliyoruz..

“Özal Modeli Siyaset”, 1990'lı yılların sonuna kadar sürdürülseydi, bugün Türkiye bambaşka bir yerde olacaktı..

Ve şimdi bugünün, “Siyaset Tüketimi”nin yoğun biçimde yaşandığı döneme geldik..

Siyaseti, sadece koltuk kavgası yapmak ve ellerine geçirdikleri koltuğu bırakmamayı başarı gibi sanmak şeklinde sunan kadrolar var önümüzde..

Örneğin şu andaki Başbakan Ecevit, birbirine aykırı partilerin, 3 yıl aynı koalisyon içinde yaşamalarını “eşsiz bir başarı” biçiminde sunmuyor mu?

Acaba, bu başarının toplum yaşamına ve bireylere yansıyan ürünleri nedir?

Türkiye'de halk ve bireyler, daha mutlu, daha ümitli ve daha mı zengin?

Bunca deneyin sonunda, hâlâ bazı partiler, rejim tehdidi olarak görülmüyor mu?

Devlet mi küçüldü?
Yönetim mi sivilleşti?
Her alanda rekabete açık bir toplum mu olduk?
Kıbrıs sorunu mu çözüldü?
Kentlerin yönetiminde, reformlar mı yapıldı?..
Daha mı az vergi ödüyoruz?
Ödediğimiz vergiler, bize hizmet olarak daha fazla mı geri dönüyor?
Bu listeyi veya yakınmalarımızı, uzatabiliriz..

Ve şu anda 3 Kasım erken genel seçimine uzanan yolda, hâlâ “Siyaset Üretimi”ne dönük yansımaları göremiyoruz..

Topluma “Siyaset” adı altında sunulan şey, siyaseti tüketen eski kadroların, nasıl tasfiyeden kurtarılacaklarının aranması çabalarından öteye geçmiyor..

Bu tablo, siyaset üretmesi gereken ve göreceli biçimde”Yeni” olarak kabul edilen kadroları da etkilemekte..

Seçimden en büyük parti olarak çıkacağı tahmin edilen AK Parti'nin, diğer partilerden farklı, somut ne gibi projeleri var mesela?

Yani, AK Parti'nin siyasete karşı tek iddiası, Tayyip Erdoğan'ın, Necmettin Erbakan'dan farklı ve değişmiş olduğunun kanıtlanması mı?

Veya Kemal Derviş'in DTP'yi yüzde 1'in üzerine çıkartıp, ANAP'ı da barajdan kurtarma projesi mi, beklediğimiz “Siyaset Üretimi”dir?

ŞAKA

Ecevit'in bugünkü durumu!..

Emrehan Halıcı'nın, “Ecevit Başkent Hastahanesi'ne gitseydi, çalışamaz raporu verilecekti” doğrultusundaki sözleri, Başkent Hastahanesi'ni kızdırmış..

-Tıbbın bütün imkanlarını kullanarak, Başbakan'ı biz tedavi edip, bugünkü durumuna getirdik, demişler..

Keşke Ecevit'i, “Bugünkü Durum”una getirmeselerdi..

Tedaviden önce, “En büyük parti”nin lideriydi muhterem!..

YAZIK OLDU!..

11 Eylül, “Amerikan Ruhu”nu vurdu!..

11 Eylül terörist saldırısı, sade ABD'ye değil, tüm uygarlıklara yönelmişti..

Ancak bu saldırı sonunda, özellikle ABD, insan aklının ve uygarlığının gerektiği reaksiyonları vermek yerine, 11 Eylül'ü gerçekleştiren teröristlere uydu.. Onlar gibi bakmaya, onlar gibi davranmaya başladı.

Hani bilinen bir ayırım vardır insanlarla, diğer canlılar ve özellikle hayvanlar arasında..

Örneğin bir köpek, bir evdeki sıcak sobaya temas edip, canı yanarsa, o köpek soğuk sobalardan da ürker..

Amerika'da 1 Eylül saldırısı ertesinde, tüm İslam âlemine ve Müslümanlar'a, “muhtemel teröristler” biçiminde bakılıyor..

Belirli ülkelerin vatandaşları, Amerika'ya girerken, parmak izi veriyorlar.. Hepsinin sınır kapısında fotoğrafları çekiliyor..

Şu anda T.C. vatandaşları bu uygulamanın içinde görünmemekte.. Ama bilemeyiz, bu “Yeni Amerika”nın neler yapacağını..

“Göçmenler Ülkesi” Amerika, şu anda kendi içine dönüş döneminde özetle.

11 Eylül, Kuleler'i değil, “Amerikan Ruhu”nu vurdu..


14 Ağustos 2002
Çarşamba
 
MEHMET BARLAS


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED