T ü r k i y e ' n i n   B i r i k i m i

Y A Z A R L A R
Nereden baksan tutarsızlık!

Bülent Bey, Kemal Derviş'in istifasının ardından öyle bir açıklama yaptı ki geçen gün, şaştım.

Hasan bile bu kadar şaşmamıştır.

“Derviş'in yokluğu hükümeti olumsuz etkilemeyecektir” gibisinden bir cümle aklımda kalan.

İki ihtimal var:

Bu söz ya doğru, ya değil.

Doğruysa, geldiği günden beri uzun methiyeler düzülen Kemal Derviş, yokluğu farkedilmeyecek kadar etkisiz eleman mıydı sorusu devreye girer.

Doğru değilse, bu durumda Bülent Bey yalan söylüyor demektir ki o daha kötü.

En net ifadeyle, şarkıdaki gibi “Nereden baksan tutarsızlık”.

Son gelişmelere göre Derviş'in istifasından piyasaların etkilenmemesi, Bülent Bey'in sözlerini yorumlamamızda yardımcı olabilir.

Kemal Derviş görevini törenle devrettikten sonra basında eleştiriler yükselmeye başladı.

Olacaktır, siyaset böyle.

Tuttuğun büro, kullandığın araba, yürüdüğün yol, giydiğin gömlek, çektiğin tespih, taktığın gözlük...

Övenler, eleştirenler, yerden yere vuranlar, akıl verenler...

Derviş de muhtemelen biliyordur bunları.

Başına geleceklere hazırlıksız değildir.

Epey zamandır bir ayağı siyasetteydi zaten.

Bugün yarın hangi partiye geçeceğine karar verecek.

Parti ismini zikrettikten sonra daha çoğalacaktır eleştiri okları.

Benim en hoşuma giden teklif, Star'da Ümit Aslanbay'dan geldi: “Derviş ANAP'ın başına geçsin” dedi Aslanbay.

Hiç fena düşünce değil.

ANAP'ın başına geçip, solu birleştirmek ve bunu yaparken de DTP'nin şemsiyesini kullanmak...

Derviş şemsiyeden hoşlanıyor malum.

Yalnız, -her ne kadar iyi bir gelişme olsa da- kafama takılıyor, daha önce öksürünce düşen, aksırınca çıkan borsa ve piyasalar Derviş'in istifasını niye umursamadı?

Bizim anlı şanlı Derviş'imiz, hakikaten solda sıfır değildi ya!

BARAJIN ALTI ÜSTÜ

DYP, Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdi.

Kamuoyu araştırma şirketine dava açtı.

Sebep, partinin barajın altında gösterilmesi.

İnsan bu durumda baraj altında gösterilen diğer partilerin niye dava açmadığını da merak etmiyor değil.

Baraj altında kalma ihtimali bulunan siyasi partilerin, şu günlerde Hasankeyf'te yaşayan vatandaşlarımızın durumlarını çok iyi anladıklarını sanıyorum.

Yanlış hatırlamıyorsam, merkez sağda bulunan bir başka parti de benzer bir ilk'e imza atıp, bir televizyon dizisine dava açmıştı.

Hep söylenir, dava aşamasındaki bir konuda konuşmak doğru değildir.

Bizim de mahkemeyi etkilemek gibi bir niyetimiz yok ama, hakimin yerinde ben olsam, hemen ertelerim.

Dava için en uygun tarih 4 Kasım.

TÜZÜKÇÜ GELDİ

Yeni Türkiye Partisi (YTP) gelir olması için, tüzüğünü 100 milyon liraya satışa sundu.
İyi fikir.
Fakat fiyat yüksek.
Pazarlık sözkonusuysa, benden beş milyon çalışır.

İP

Mehmet E. Yavuz'un dünkü yazısında bir cümle yine dikkat çekiciydi. CHP'yi yazarken, onun şuyu var, bunun buyu var derken, “Perinçek'in İP'i var” deyip devam etmiş. Ne demek bu?
Başkaları ipsiz mi?
Bizde âdettir, siyasetçi dediğin ipini cebinde taşır.

BAŞLANGIÇ

Bu daha başlangıç diyor Süreyya Ayhan.
Ne güzel bir başlangıç!
3:58:79.
Söylemesi kolay.
- Üç ellisekiz yetmişdokuz.
Ya koşması?
Bir buçuk kilometrelik mesafe.
Rakiplerini pes ettiren bir performans.
Ayakta alkışlamak lazımdı, biz oturduğumuz yerde alkışlayabildik ancak. Birazcık ayıp oldu sanki.

ÜZERİMİZDEKİ BULUTLAR

Aşırı sıcakların sebebi, Asya üzerindeki kahverengi bulutlarmış.
Kahverengi bulut dedikleri nedir ki!
Biz, memleketin üzerindeki kara bulutları defetmeye hazırlanıyoruz.
3 Kasım'a ne kaldı şunun şurasında?


14 Ağustos 2002
Çarşamba
 
MEHMET ŞEKER


Künye
Temsilcilikler
ReklamTarifesi
AboneFormu
MesajFormu

Ana Sayfa | Gündem | Politika | Ekonomi | Dünya
Kültür | Spor | Yazarlar | Televizyon | Hayat | Arşiv
Bilişim
| Aktüel | Dizi | Röportaj | Karikatür
Bu sitede yayınlanan tüm materyalin HER HAKKI MAHFUZDUR. Kaynak gösterilmeden çoğaltılamaz.
© ALL RIGHTS RESERVED